İngiltere'de bir anne ve eski sevgilisi, kadının dört yaşındaki kızına uyuşturu madde vererek ölümüne sebep oldukları gerekçesiyle 13 yıl hapis cezası aldı.
ANİ KALP DURMASI TEŞHİSİ
2013'te, ülkenin kuzeyindeki Humber bölgesinde yaşanan olayda, dört yaşındaki kız çocuğu Poppy Widdison ani kalp durması teşhisiyle kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti.
Kızın annesi 38 yaşındaki Michala Pyke ile 40 yaşındaki eski sevgilisi John Rytting, geçen ay "çocuğa eziyet" gerekçesiyle suçlu bulunmuşlardı.
Michala Pyke ve John Rytting çiftinin, "ilişkilerini zorlaştırdığı" düşüncesiyle çocuğa uyuşturucu yedirdiği ortaya çıktı.
4 YAŞINDAKİ ÇOCUĞA E**ROİN, METADON, DİYAZEPAM**
Yapılan otopside çocuğun ölüm sebebi belirlenemedi.
Toksikoloji (zehir bilim) testleri ise, çocuğa ölümünden önce, 2 ile 6 ay arası bir süre boyunca büyük miktarda eroin ve metadon verildiğini gösterdi.
Çiftin cep telefonunda bulunan mesajlarda, Poppy'e uykuya geçmesi için diyazepam içerdiği düşünülen "mavi şeker" vermekten bahsettikleri görüldü.
4 yaşındaki Poppy Widdison'a uyuşturucu vererek ölümüne neden olan anne Michala Pyke (sağda) ve eski sevgilisi John Rytting
Davayı gören yargıç Jeremy Richardson, iki sanığın "uyuşturucu bağımlılığı ve satıcılığı bataklığında" yaşadıklarını belirtti.
Poppy adındaki kız çocuğunun "uyuşturucu çamuruna gömüldüğünü" söyleyen yargıç, Poppy'nin yaşamının anne karnından itibaren "tam bir trajedi" olduğunu ifade etti.
'AKIL ALMAZ BİR ALÇAKLIK'
Poppy'nin babası Brendan Widdison ise, kızının "her şeyleri" olduğunu ve hayvanlarla oynamayı çok sevdiğini anlattı.
Baba Brendan Widdison ayrıca, "Yatak odası doğumgününden kalan ve hiç oynama fırsatı bulamadığı hediye oyuncaklarıyla dolu, hiç dokunulmadan, bıraktığı gibi duruyor" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
"Poppy'nin hayatında farklı zamanlarda başarısızlıklar yaşandığını kabul ediyorum ama bunların hiçbiri onun ölümüne sebep olmamalıydı. Bu yaşananların nedeni, iki insan ve onların inanması güç alçaklıkta, aşağılık eylemleri."
Öte yandan, Poppy'nin ölümünün ardından yapılan araştırmalar, İngiltere'deki devlet kurumlarının çocuğu koruyabilecekleri birçok fırsatı kaçırdıklarını ortaya çıkardı.
Buna göre, sosyal hizmet kurumları çocuğun her gün maruz kaldığı tehlikenin boyutundan haberdar değildi.