Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, “Tarihin peşinde koşulmaz, tarihin içinde koşulur ve önüne geçilir. Bir yüzyıl sonra eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti küresel bir güç olacaksa, olduğunu bütün dünyaya gösterecekse, temel taşlarını bugün dokumak zorundayız” dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Marriot Otel’de düzenlenen 5. Büyükelçiler Konferansı’nın da bir konuşma yaptı. Konuşmasında Davutoğlu, hükümetin dış politikasına yönelik eleştirileri değerlendirdi. Eleştirileri yöneltenlerin var olan durumun kendileri için en iyi durum olduğunu zannedip bulunduğu yeri muhafaza etmeye çalışanlar olduğunu kaydeden Davutoğlu, “Biz böyle demiyoruz, hiçbir büyükelçimizin de böyle demesini istemiyorum. Her bir büyükelçimiz bulunduğu merkezde, tarihin aktığı merkezin, Ankara'nın temsilcisi olacak ve o merkezde başı dik bir şekilde diyecek ki, ‘Eğer bu tarih bir yere doğru akıyorsa, ben onun peşinde koşmayacağım.’ Tarihin peşinde koşulmaz, tarihin içinde koşulur ve önüne geçilir. Bir yüzyıl sonra eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti küresel bir güç olacaksa, olduğunu bütün dünyaya gösterecekse, temel taşlarını bugün dokumak zorundayız” dedi.
“Biz her şeyi yaparız, her türlü riski alırız ama iradesizliği asla kabul etmeyiz” diyen Davutoğlu, “İradenizi koyacaksınız, bazen hata da yapacaksınız, yapabiliriz. Değerlendirme hatası da yapabiliriz, bunun için bu ortak akıl forumlarını oluşturuyoruz” diye konuştu.
“PASİF BİR BÜYÜKELÇİ GÖRMEK İSTEMİYORUM”
Bütün büyükelçilerin eteğindeki taşı ortaya koyacağını söyleyen Davutoğlu, hata olursa bunun sorumluluğunu bakan olarak almaya hazır olduğunu kaydetti. Pasif bir büyükelçi görmek istemediğini dile getiren Davutoğlu, “Pasif bir dış politika görmek istemiyoruz. Çünkü bu dış politikanın arkasında çok güçlü bir siyasi irade var. On yıllık bir birikim var. Sayın Yakış'la başlayan ve daha önceki selefim Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakan Yardımcımız ile devam eden ve benim de naçizane şekilde katkıda bulunduğum bir köklü gelenek ve Sayın Başbakanımızın liderliğinde bir siyasi irade var. On yıllık bir birikimden bahsediyoruz. Herkes heybesi dolu gelecek büyükelçiler konferansına, yeni perspektifler getirecek. Gerekirse en sert eleştiriler getirecek, ama buraya gelirken dolu gelecek, buradan giderken dolu gidecek. Bizim yeni perspektifimiz ve büyükelçiler toplantılarından beklediğimiz vizyon bu” dedi.
“ANKARA'YI GÖZ ARDI EDEN TARİHİ ANLAYAMAZ”
Türkiye'nin küresel güçlerle ilişkilerinin derinleşerek güçlendiğini kaydeden Davutoğlu, bu küresel güçlerin birini diğerine alternatif olarak görmediklerini belirtti. Davutoğlu, “Çünkü bu küresel güçler de biliyor ki, tarih artık Ankara'dan akıyor. Ankara'yı göz ardı eden tarihi anlayamaz. Ankara'yla ilişkilerini riske sokacak olan, bütün bölgesel politikalarda da risk üstlenmiş olur” diye konuştu.
Türkiye'nin bundan sonra da hem uluslararası platformlarda ağırlığının artacağını hem de bütün bu güçlerle ilişkilerinin daha da kökleşerek, zenginleşerek, çeşitlenerek devam edeceğini belirten Davutoğlu, ancak bunların geleneksel ilişkiler olduğunu, bakanlık olarak değerlendirmelerinde Türkiye'yi farklılaştıran hamlelere odaklanmaya çalıştıklarını söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Türkiye ile ABD, Rusya, Çin ilişkilerinin güçlü olarak devam etme iradesi olacak. Biz bunları güçlendiririz. Öyle hamleler yapacaksınız ki, Türkiye'nin varlığı hissedilecek. Herkes diyecek ki, 'Evet Türk diplomasisi farklı bir seyir takip ediyor.' Alışkanlıkları kıracağız, ezberleri bozacağız. Hiç görünmediğimiz yerlerde görüneceğiz. Bir sabah insanlar Afrika'da kalktığında Başbakanımızın uçağını 20 yıl sonra Mogadişu'ya inen ilk başbakan uçağı olarak görecekler ve bir efsane oluşacak. Bir efsanedir Türkiye'nin Somali politikası. Yapacağınız milyarlarca dolar yatırımla ulaşamayacağınız bir kamu diplomasisi başarısıdır aynı zamanda. Çünkü bütün Afrika o resimle bütünleşti.”
Geçen yılki Büyükelçiler Konferansı sırasında Ortadoğu coğrafyasında kaotik bir durumun hakim olduğunu belirten Davutoğlu, ancak son 1 yılda Libya, Tunus, Fas ve Mısır'da seçilmiş hükümetlerin işbaşına geldiğini anımsattı. Geçen sene bugün Suriye için söylenen her şeyin Libya için söylendiğini belirten Davutoğlu, "Libya için üretilen korku senaryolarının şimdi Suriye için üretiliyor. Çünkü istiyorlar ki, Suriye eski rejimle devam etsin. Ya da Suriye öylesine bir kaosun içine girsin ki, Türkiye'nin de başı belaya bulaşsın. Neredeyse, Türkiye'nin başı belaya bulaşsa memnun olacak bir zümre var" dedi.
Kuzey Afrika konusunda son bir yıl içinde büyük mesafe kat edildiğini kaydeden Davutoğlu, "Halk bir kere oy vermeye alışmışsa artık geri dönüş yok. O güzel bir virüstür. Artık bir daha bu ülkelerde Bin Ali, Mübarek, Kaddafi gelmeyecek" dedi.
“MISIR'IN BAŞARISI TÜRKİYE'NİN BAŞARISIDIR”
Mısır'ın bölgede Türkiye'nin rakibi olmadığını yineleyen Bakan Davutoğlu, "Mısır'ın başarısı Türkiye'nin başarısıdır. Mısır ne kadar başarılı olursa Türkiye'nin o ölçüde menfaatinedir. Mısır ne kadar başarılı olursa bölge de o kadar çabuk istikrara kavuşur" diye konuştu.
Suriye konusunda, Beşar Esad'ın Türkiye'nin telkinlerini dikkate almadığını belirten Davutoğlu, "Keşke 7 saat baş başa konuşup anlaştığımız 14 maddelik metni, aşamalı planı, daha üçüncü gün bozmamış olsaydı. O zaman, bugün Suriye'de bunlar yaşanmazdı. Bizim analizimiz doğruydu. Vicdanımızın ve stratejimizin gereğini yaptık. Bin Ali'ye bir gün içinde tavır belirledik. Mübarek'e 2-3 hafta içinde. Kaddafi'ye 3-4 ay uğraştık acaba ikna edebilir miyiz diye. Beşşar Esad'a 9 ay 10 ay uğraştık acaba bir şey yapabilir miyiz diye. Ama ısrarla 'Siz ne derseniz deyin ben halkımı bombalarım, topa tutarım' diyen bir lidere bir rejime bizim söyleyeceğimiz tek söz vardır; biz de senin karşında halkın yanında yer alırız. Ben bunu da kendisine görüşmelerimizde açık bir şekilde söylemiştim. Bundan sonra da aynı mantık içinde, Suriye'deki dönüşümün en kısa sürede ve halkın bütününün katılımıyla sağlanacağını ifade etmek istiyorum. Bunun için gayret sarf edeceğiz" dedi.
IRAK BAŞBAKANI MALİKİ'YE ELEŞTİRİ
Konuşmasında Irak Başbakanı Nuri El Maliki'yi eleştiren Davutoğlu, "Aralık 2011'de biz Sayın Maliki'yi Ankara'ya bekliyorduk, 2. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'ni yapmak üzere. Ama Sayın Maliki Ankara'ya gelmektense Washington'a gidip Türkiye'yi şikayet etme yolunu tercih etti. O günden bugüne de maalesef Türkiye aleyhine demeçlerine devam etti. Keşke Sayın Maliki, Amerikan güçlerinin çekilmesinden sonra Irak'ın bütün kesimlerine açık bir politika takip etseydi" dedi.
Davutoğlu, Türkiye'nin Irak'ın her yerinde olduğunu, hafızasından silinmeyecek anılardan birinin Kerkük'e 2012'de yaptığı ziyaret olduğunu belirtti. Konuşmasında Avrupa Birliği konusuna da değinen Davutoğlu, Avrupa'daki ekonomik ve siyasi gelişmeleri yakından izlediklerini söyledi. AB'nin önümüzdeki dönemde alacağı seyrin, Türkiye'nin AB üyeliğini de belirleyecek bir seyir olduğuna işaret eden Davutoğlu, şunları söyledi:
"AB'nin önünde iki yol var. Ya jeopolitik olarak etkili, ekonomik olarak rekabetçi, küresel olarak içselleştirici bir yol izleyecek ve küresel etkisini sürdürecek, ya da jeopolitik olarak etkisiz, ekonomik olarak rekabet gücünü kaybetmiş, kültürel olarak tek tipleşmiş bir Avrupa doğacak. Bizim tercih ettiğimiz Avrupa birinci Avrupa'dır. O birinci Avrupa'nın olabilmesinin birinci şartı da Türkiye'nin AB üyeliğidir. Ama AB bu konuda tereddüt ederse Türkiye kendi çizdiği yolda reformlarına da devam edecek, AB sürecini de işletecek ama tarihi akışı içindeki etkisini AB'ye endekslemeden yoluna devam edecek. AB'ye çıpa atıldı tabiri çok kullanıldı geçmişte. Biz sadece tarihe çıpa atarız. Bu tarihi treni kaçıranlar da daha sonra bundan büyük üzüntü duyacaklar."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz