Bu plan şöyle özetlenebilir:
1- Esad rejiminin IŞİD’e ‘Halep’in kuzeyini size bıraktık’ dediği istihbaratı var. Bu Türkiye’ye 4.5 milyonluk yeni göç anlamına gelebilir.
2- Ankara, Arap-Kürt çatışmasından kaygılanıyor. Bu nedenle PYD’nin Fırat’ın batısına geçmesini istemiyor.
3- Ankara, rasyonel olması durumunda PYD ile uzlaşılabileceği mesajı veriyor. IŞİD’i ise muhatap alınacak aktör olarak görmüyor.
4- Türkiye, Suriye’ye tek taraflı bir müdahaleden ziyade koalisyonla operasyon yapılmasını müzakere ediyor.
5- Uluslararası camiada Esad sonrası için planlı geçiş seçeneğine yönelik yeni bir arayış başlayabileceği düşünülüyor.
Hürriyet'in haberine göre; Türkiye-Suriye sınırındaki kritik noktaların son haftalarda savaşan gruplar arasında el değiştirmesinin Ankara’da neden olduğu alarm hali devam ediyor. MGK toplantısının ardından Türkiye askeri harekât planları da dahil her türlü seçeneği içeren bir yol haritası hazırladı. Ancak şu an için Suriye’ye tek taraflı bir müdahaleden ziyade ‘IŞİD’e karşı koalisyonun parçası olarak operasyonlara katılma’ seçeneği üzerinde ABD ile aktif müzakere yürüyor. Türkiye açısından öncelikli mücadele alanı IŞİD’in yönelmesinden kaygı duyulan 4.5 milyonluk nüfusu kapsayan Mara hattı. Ankara’nın PYD’den beklenti ise 3 maddede özetleniyor; 1-Tel Abyad halkı geri dönsün 2-PYD bayrağı insin 3-Yerel yönetimde etnik hiyerarşi kurulmasın. PYD’nin IŞİD’den farklı olarak Ankara açısından rasyonel bir aktöre dönüşebileceği belirtiliyor.
4.5 MİLYONLUK HATTAN GÖÇ PATLAMASI KORKUSU:
Ankara’yı Suriye konusunda alarma geçiren ana gelişme 28-31 Mayıs tarihleri arasında yaşandı. İdlib ve Cisr El Şuğur’un muhaliflerin eline geçmesinin ardından Esad rejiminin muhaberatının kilit ismi Ali Memlük ile IŞİD komutası arasında Haseke’de bir toplantı gerçekleşti. Türk tarafının edindiği bilgiye göre Esad rejimi bu görüşmede IŞİD’e “Halep’in kuzeyini size bıraktık. Biz de hava harekatıyla destek veririz” mesajı verdi. Bunun üzerine IŞİD, Kilis’in hemen karşısındaki Azez’e harekât başlattı. Bu hareketlenme Türkiye açısından dönüm noktası oldu. Zira Türkiye sınırında IŞİD’in hedefi haline gelme potansiyeli taşıyan bölgede toplamda yaklaşık 4.5 milyonluk nüfus yaşıyor. Dolayısıyla da Ankara’da IŞİD’in Mara hattında yönelik operasyonlarının Türkiye açısından altından kalkamayacağı bir göç dalgasına neden olabileceği tespiti yapılıyor. Bu göç patlaması tehlikesi karşısında askeri senaryoları da kapsayan bir yol haritası üzerinde çalışılıyor.
PYD’NİN FIRAT’IN BATISINDA İŞİ YOK:
Ankara’da tereddüt yaratan PYD’nin kendisinden ziyade silahlı gücü YPG/YPJ’nin Tel Abyad’ı ele geçirme şekli. Tel Abyad’ın IŞİD’den kurtulmasının Türkiye’nin menfaatine bir gelişme olduğu ancak PYD’nin burada bir etnik temizliğe girişmesi durumunda Türkiye sınırında çok uzun sürebilecek bir Kürt-Arap çatışmasının tetiklenebileceği kaygısı hâkim. Sınır boyundaki pek çok Türk ilinde de Kürt ve Arapların beraber yaşıyor olması korkuları katmerlendiriyor. Ankara’nın bu kaygılarını en çok besleyen gelişme ise Tel Abyad’ın düşmesinin ardından Kandil’den gelen ‘iki kantonun birleşmesini kutlayan’ açıklama olmuş. Üst düzey yetkiliye göre PKK’nın Tel Abyad’daki başarının sahibi gibi açıklama yapması örgütün fütuhat (fetih) mantığını kanıtlayan bir tavır. Durumu şöyle özetliyor: “PYD’nin Fırat Nehri’nin batısında işi yok. O kadar alanı kontrol edecek gücü olmamasına rağmen buna girişmesinde kan davası niyeti sezinliyoruz. PYD eğer IŞİD’le mücadeleyi istismar edecek maceraya kalkışırsa sonucuna katlanır”.
PYD İLE UZLAŞMAK MÜMKÜN:
Halihazırda PYD ile Ankara arasındaki iletişim kanallarının açık olduğu vurgulanıyor ancak temasın kimler arasında olduğu noktası muğlak bırakılıyor. Üst düzey yetkili “IŞİD ile PYD arasında çok büyük fark var. Biz IŞİD’in rasyonel ya da muhatap alınacak bir aktör olduğunu düşünmüyoruz. PYD’nin ise yaptığı yanlışlar var. Tel Abyad gibi yanlışlar yaparlarsa hem Türkiye’ye, hem Suriye’ye hem de kendilerine zarar verirler. Ancak rasyonel davranırlarsa uzlaşma mümkün. PYD aynı yanlışları yapmazsa rasyonel bir aktör olabilir” diyor.
ABD İLE ‘OPERASYON’ MÜZAKERESİ:
Mara hattındaki IŞİD tehlikesinin büyümesi üzerine Türkiye ile ABD arasındaki ‘operasyon’ temalı görüşme ve müzakereler yoğunlaştı. Ankara’daki bilgiye göre mayıs sonundan bugüne kadar o hattaki IŞİD hedeflerine ABD yaklaşık 5-6 hava harekâtı düzenledi. Türkiye’nin IŞİD’e karşı koalisyonun operasyonlarına Türk hava unsurlarıyla ya da başka şekilde katılıp katılmayacağı ise Washington ile yürütülen güncel aktif müzakerelerin parçası. Ankara “ortak planlama olursa gereğini yaparız” noktasında ancak önşartlarını da muhafaza etmeye devam ediyor. İncirlik’in kullanımı gibi kritik konular yine bu müzakerelerin bir parçası. Türkiye’nin uzun zamandır savunduğu ‘güvenli bölge’ konusunda ise ABD rezervini korumaya devam ediyor. ABD ile mevcut görüş ayrılıklarına rağmen üst düzey yetkilinin anlatımından bugün için Ankara’nın Suriye’ye tek taraflı bir müdahaleden ziyade koalisyonun parçası olarak operasyonlara katılma seçeneğine ağırlık verdiği anlaşılıyor. Üst düzey yetkili öyle ifade etmese de Ankara’nın son haftalardaki gelişmelerin ardından ABD’nin “Suriye’de öncelik IŞİD’le mücadele” tezine yaklaştığı hissediliyor.
ESAD SONRASI PLANLI GEÇİŞ:
Ankara’ya göre Suriye ile Irak arasında temel bir fark var. Irak düzleminde bugün artık doğru sorunun ‘Bölünecek mi’ değil ‘bütünleşebilecek mi’ olduğunu belirten üst düzey yetkili Suriye’nin ise coğrafi olarak parçalanmasının her şeye rağmen o kadar kolay görünmediğini belirtiyor. Rusya’nın dahi Esad rejiminin ani bir çöküş yaşayabileceğine yönelik sinyaller almaya başladığı Ankara’nın kulağına gelen bilgiler arasında. Uluslararası camiada Esad sonrası için planlı geçiş seçeneğine yönelik yeni bir arayış başlayabileceği düşünülüyor. Ancak çeşitli ülkeler tarafından ‘B Planı’ olarak telaffuz edilen ‘Lazkiye merkezli küçük bir homojen Nusayri devleti’ seçeneği de tamamen gündemden düşmüş değil.
ANKARA’NIN PYD’DEN ÜÇ BEKLENTİSİ VAR
Üst düzey Türk yetkili Ankara’nın PYD’den 3 beklentisini şöyle sıralıyor:
1- Çatışma sırasında kaçan Tel Abyad halkı geri dönsün
2- PYD bayrağı insin.
3- Yerel yönetimde etnik hiyerarşi kurulmasın.
Bu taleplerin PYD tarafına net bir şekilde iletildiği belirtiliyor. Üst düzey yetkili devam ediyor: “PYD’nin yanlışları oldu ama düzelebileceğine inancımız var. Uzlaşma imkanı var. PYD, Suriye’nin geleceğinde rasyonel bir aktör olabilir ama bu rasyonel davranıp davranamayacaklarına bağlı. Tel Abyad’da süreci nasıl yönettikleri PYD’yi sınamak açısından bir test olacak”.