Radikal Gazetesi'nden Murat Yetkin yazdı...
12 Haziran seçimleri için senaryo çalışması yapmak için doğrusu vakit biraz erken. Ancak yine de mevcut kamuoyu araştırmalarından ilham alarak bazı tabloları şimdiden tahmin etmek mümkün olabilir. Bu amaçla önce bazı bilgileri hatırlamak ve bazı kabuller yapmamız gerekir.
Bilgiler şunlar: 550 sandalyeli Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir hükümetin güvenoyu alması için en az 276 oy gerekir. Anayasa değişikliğini Meclis’te oylamak için en az 367 oy, anayasa değişikliğini halkoylamasına sunmak için ise en az 330 oy gerekir.
Baraj ve sandalye sayısı
Yüzde 10 seçim barajının da etkisiyle, partilerin aldıkları oy ile kazanacakları sandalye arasında doğrudan bir ilişki yok; bu kaç partinin barajı aştığına bağlı. Örneğin 2002 seçimlerinde yalnızca AK Parti ve CHP barajı aşabildiği için, AK Parti yüzde 34 ile tek başına iktidar olabilmişti. Ama üç partinin Meclis’e girmesine ve aldığı oylara bağlı olarak aynı oranın hükümet kurmaya yetmemesi de mümkün. AK Parti de CHP de 2007’de 2002’den daha yüksek oy almasına rağmen daha az sayıda vekil çıkarmışlardı; bunun nedeni MHP’nin yüzde 10 barajını aşması ve daha çok bağımsızın Meclis’e girmesi idi.
Kabulleri ise mevcut anketler çerçevesinde yapabiliyoruz. Bu tablo bir ay sonra değişebilir, ama bugün itibariyle hem İbrahim Uslu yönetimindeki ANAR hem de Adil Gür yönetimindeki A-G anketlerine baktığımızda, 12 Haziran’da Meclis’te dört parti grubunun olacağını varsayabiliriz. Bunlar AK Parti, CHP, MHP ve bağımsız milletvekillerinin bir araya gelmesiyle kurulacak BDP grupları olur. (MHP’nin baraj altında kalacağı spekülasyonları bu iki muteber kuruluşça da dışlanıyor. Zaten Kürt milliyetçiliğinin temsil edilip, Türk milliyetçiliğinin dışında kaldığı bir Meclis’in Kürt sorununa çözüm bulmasını da, böyle bir girişimin toplumda çatışmaya yol açmamasını da beklemek saflık olur.)
İkinci büyük kabul ise seçim sonrası en büyük konunun yeni anayasa olacağı ve demokratikleşme, yürütme yetkisinin paylaşımı, Kürt meselesi, türban meselesi ve siyaset-asker ilişkilerinin bu tartışmanın alt başlıkları olacağıdır.
Sandıktan çıkabilecek senaryolar
1- AK Parti 330 milletvekilinden fazla çıkarır. CHP yüzde 30’u bulup geçse dahi AK Parti en kısa sürede bir çeşit başkanlık sistemini öngören anayasayı halkoylamasına sunma gayretine girer. Eğer sandalye sayısı 367’ye çok yakınsa birkaç vekil transferiyle ya da
üzerindeyse doğrudan, Başbakan Tayyip Erdoğan’a terzi işi uyacak bir anayasayı Meclis’ten geçirip Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunar.
2- AK Parti 330 milletvekilinden az çıkarır, ama hâlâ tek başına hükümet olacak (276’dan fazla) sandalyeye sahip olur. CHP bu durumda yüzde 30’dan fazla oy alsa dahi, AK Parti, istediğine yakın bir anayasa değişikliğini deneyecektir. Burada önüne üç yol çıkar:
A- BDP ile işbirliği: AK Parti sistemin bir yandan yürütme anlamında bir tür başkanlık etrafında merkezileşmesi, ama yerel idarede merkezden özerkleşmeden yana. Ayrıca AK parti bu seçim sonrası –artık yargıdan pürüz çıkmayacağı inancıyla türban meselesine el atmak isteyecektir. BDP ise etnik hakların anayasada yer alması ve özerklikten yana. Dolayısıyla AK Parti’nin halkoylaması için BDP ile işbirliği arayışı yalnızca Başkanlık sitemi değil, Kürt meselesi zemininde de tartışılacaktır.
B- MHP ile işbirliği: AK Parti seçimden sonra Kürt meselesini PKK/BDP zemininde çözmekten vazgeçebilir. Kürt meselesini Irak (ve biraz da Suriye ve İran) bağlantılı ve dış zeminde, dış ticaret ve diplomasi marifetiyle soğutma yoluna giderken içeride MHP ile başkanlık sistemi ve türban dâhil çözümler arayabilir. CHP’nin direnişi, halkoylamasına gidilip kazanılmasının önüne geçemeyebilir.
C- CHP ile işbirliği: AK Parti’nin yeni anayasa için CHP’yle işbirliği yapması geniş kesimlerin görmek istediği değişikliklerin karşılıklı tavizlerle alınan bir ortalaması olacaktır. Kürt sorunu demokratikleşme, türban meselesi öğrenim özgürlüğü, özerklik talebi yerel yönetimin güçlendirilmesi zeminlerinde çözüm bulabilir. Ancak Erdoğan, asıl hedeflerinden uzaklaştıracak böyle bir çözümdense, her şeyin olduğu gibi kalmasını da tercih edebilir.
3- AK Parti tek başına hükümet kurabilir, ancak BDP desteği olsa dahi 330 halkoylaması desteğini bulamaz. Bu durumda yeni anayasa ya suya düşer ya da geniş Meclis uzlaşmasıyla yapılır.
4- AK Parti birinci gelir ama 276 sandalye alamaz. AK Parti’nin hükümet kurmak için kimin kapısını önce çalacağını seçim sonrası stratejisi belirler. Kürt sorununu öne çıkarıyorsa BDP, türbanı öne çıkarıyorsa MHP, ekonomi ve dış politikayı öne çıkarıyorsa CHP’ye (‘Büyük koalisyon’ formülü) koalisyon ortağı teklifi götürebilir. Bir seçenek de böyle ‘tek başına muhalefet’ safına çekilip kırılgan bir koalisyonu yıpratma yolu olabilir.
5- CHP büyük bir sürpriz yaparak birinci parti olur. Şimdilik hiçbir ankette görünmeyen, seçim sloganlarında kalan bu ihtimal gerçek olursa, karşımızda zaten bambaşka bir Türkiye var demektir. O zaman yeni, şeyler söylemek lazım olacak.