Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğünde görevli Dr. Murat Gözübenli, Gezi Parkı olaylarında 140 milyon lira maddi zarar meydana geldiğini söyledi. Polis Akademisi 5. Uluslararası Terörizm ve Sınır Suçlar Sempozyumu'nun son gününde "Toplumsal Olaylar, Sosyal Medya ve Algı" konusunda oturum düzenlendi. Oturumda konuşan Gözübenli, Gezi Parkı olaylarını ve Londra'da 6-11 Ağustos 2011 tarihlerinde bir uyuşturucu satıcısının polis tarafından öldürülmesiyle başlayan protestoların analizini yaptı. Gözübenli, Gezi Parkı olaylarının 27-29 Mayıs'ta bazı ağaçların yerinden sökülmesinin ardından bir grup tarafından başlayan sözlü direniş eylemlerinin ardından, çadırların kurulması ve zabıta görevlisinin çadırları yakmasıyla daha da geniş kitlelere yayılmasıyla gerçekleştiğini belirtti. Değişik kesimlerden insanların bir araya gelmesiyle oluşan eylemlerin Bayburt ili hariç tüm illere yayıldığını, insanların sokaklara çıkarak çeşitli gösteriler yaptığını dile getiren Gözübenli, bazı kentlerde ise gösterilerin şiddet içerikli olduğunu kaydetti. Gözübenli, bu olayların vatandaşlar arasında kutuplaşmayı artırdığını, turizmin, ekonominin olumsuz etkilendiğini, ilk defa böyle bir eylemle karşı karşıya kalan polisin aşırı güç kullandığı yönünde bir izlenimin ortaya çıktığını belirterek, bazı medyada polisin müdahalesinin abartılarak verildiğini bildirdi. Gezi Parkı olaylarının kanun dışı olaylar olarak gerçekleştiğini vurgulayan Gözübenli, şunları söyledi: "Uluslararası mevzuata ve Anayasamıza bakıldığında her vatandaşın özgürce toplanma, basın açıklaması yapma yetkisi var. Bunlar barışçıl toplantılar şeklinde oluyor ve kanuna uygun toplantı ve gösteriler olarak nitelendiriliyor. Kanuna uygun olarak başlayan ancak zaman içinde şekli ve boyutu değişerek kanunsuz hale gelen olaylar ile kanunsuz bir şekilde başlayıp, hiçbir bildiri yapılmadan, şiddet içeren korsan gösteriler de ortaya çıkabiliyor. Kanunsuz toplantı ve gösterilerde özellikle şiddet varsa, kamu düzeni bozuluyorsa, başkalarının hakları ihlal ediliyorsa kolluk kuvvetlerine görev düşüyor." Gözübenli, Gezi Parkı olaylarının bazı kesimler tarafından Arap baharına benzetildiğini, toplumsal patlama, başkaldırış ya da terör olarak nitelendirildiğini ifade ederek, Gezi Parkı'ndaki bazı ağaçların yerlerinden sökülmesi üzerine az sayıda insanın katılımıyla başlayan sözde direniş eyleminin provokatör bir ortam yaratmak için fırsat bekleyen belirli kesimlerin isyan eylemlerine dönüştüğünü belirtti. Gezi Parkı olaylarının bir hafta içinde tüm ülkeye yayıldığını ifade eden Gözübenli, olayların 2 ay boyunca devam ettiğini, polisle çatışma, sokak gösterileri, çevreye ve kamu mallarına zarar verme, barikat kurma gibi eylemlerin gerçekleştiğini anlattı. Gözübenli, Gezi Parkı olaylarında perde arkasında marjinal grupların, terör örgütlerinin ve değişik grupların ön plana çıktığını dile getirerek, polisin yoğun ve fedakar bir şekilde çalıştığını ve daha önce hiç görülmemiş bir kalabalıkla karşı karşıya kaldığını bildirdi. - Gezi Parkı olaylarının bilançosu Gezi Parkı olaylarının bilançosu hakkında bilgi veren Gözübenli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bayburt hariç, 80 ilde 4 bin 725 eylem yapıldı. Eylemlere yaklaşık 3 milyon 545 bin kişi katıldı. 5 bin 341 kişi gözaltına alındı. 160 kişi tutuklandı. Olaylarda 1 polis şehit oldu, 5 vatandaş öldü. 4 bin 312 sivil vatandaş ile 694 güvenlik görevlisi yaralandı. Gösterilerde 45 ambulans, 90 belediye otobüsü, 214 özel araç ve 240 polis aracı tahrip edildi. 58 kamu binası, 337 iş yeri zarar gördü ve 140 milyon lira maddi zarar meydana geldi." Gözübenli, benzer isyan eylemlerine karşı hazırlıklı olunması gerektiğine işaret ederek, bu tür olaylara karşı eylem planları, risk analizi, personel eğitimi, çevik kuvvetin profesyonelleşmesi, araç gereç takviyesi gibi hususlara dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti. Ayrıca vatandaşlarla ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle diyalog kanallarının sürekli açık tutulması gerektiğine dikkati çeken Gözübenli, toplumda meydana gelen sinyallerin dikkate alınması ve istihbarata önem verilmesi gerektiğini belirtti. Gözübenli, zor kullanmanın en son çare olarak düşünülmesi, suçlu ile suçsuz vatandaşların ayrılması, kitlenin psikolojisinin hesaba katılarak hareket edilmesi gerektiğini vurgulayarak, kalabalıkları tahrik edecek söylem ve davranışlardan kaçınılması, profesyonel davranılması, provokatörler tarafından yapılan tahriklere kapılmaması, personelin moral motivasyonunu en üst düzeyde tutacak tedbirlerin alınması gerektiğini kaydetti. - Gezi Parkı'nda sosyal medyanın önemi Van Emniyet Müdürlüğünde görevli Dr. Fuat Altunbaş da "Toplumsal Olaylarda Sosyal Medya Platformları: Gezi Parkı Örneği" konulu konuşmasında, Türkiye'nin Facebook kullanımında 7. sırada, nüfus oranına bakıldığında ise 4'üncü sırada yer aldığını ve Twitter'da da aktif olduğunu belirterek, Türkiye'deki Twitter kullanıcılarının dünyadaki rakamın yüzde 3'ünü oluşturduğunu ifade etti. Özellikle Gezi Parkı olaylarından sonra Türkiye'de Twitter kullanıcılarının arttığına işaret eden Altunbaş, "2 milyonlarda olan Twitter kullanıcısı sayısı, Gezi Parkı olaylarının ardından 10 milyonlara kadar çıktı. İnsanlar organize olmak ve bilgiye ulaşmak için sosyal medyayı kullandı. Türkiye ve dünyada 'Diren Gezi' etiketi yaygın olarak kullanıldı" dedi. Altunbaş, polisin de sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanması gerektiğine işaret ederek, sosyal medya stratejileri oluşturulması gerektiğini bildirdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz