- Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında düzenlenen Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması Jüri Başkanı Türkan Şoray, festivalde ödül kazanan filmlerin 200 sinemada oynaması gerektiğini ancak böyle bir şanslarının olduğunu zannetmediklerini söyledi. Şoray, jüri üyeleri yönetmenler Reis Çelik ve Ümit Ünal, yapımcı Şükrü Avşar, oyuncu Mahir Günşiray, Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Sinema Bölüm Başkanı Prof. Dr. Feride Çiçekoğlu, sinema yazarı Burçak Evren ve CNNTürk Programlar Koordinatörü ve gazeteci Aslı Öymen, opera sanatçısı Rahman Altın, görüntü yönetmeni Zekeriya Kurtuluş ile Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, kentteki bir otelde basın mensuplarıyla buluştu. Türk sinemasının "sultanı" Şoray, onurlu bir görev üstlendiğini dile getirdi. Jüride sinema bilgisi, kültürü ve birikimi açısından değerli insanların yer aldığını anlatan Şoray, şu ana kadar güzel filmler izlediğini, filmleri değerlendirirken zorlanacaklarını ancak en iyi şekilde değerlendirme yapacaklarına inandığını kaydetti. Türk sinemasının çok güzel yerlere geldiğini, özgün, bireysel, farklı genç sinemacıların yetiştiğini ifade eden Şoray, festivalin yeni sinemacıların önünü açma adına çok önemli olduğunu vurguladı. - Türk sinemasının sultanının kriterleri Ödül alan filmlerin seyirciye ulaşmasının da çok önemli olduğuna değinen Şoray, şunları söyledi: "Maalesef festivallerde kazanan filmlere bakıyoruz, sinema sanat olduğu kadar ticari bir olay, seyirciye ulaşacak ama gişe de yapacak ki bir sonraki filmle yapımcı, yönetmen devam etsin. Ödül kazanan filmler 200 sinemada oynamalı gerekirse ama böyle bir şansları olduğunu zannetmiyoruz. İnşallah giderek buna da bir çare bulunacak." "Filmleri izlerken hangi kriterlere öncelik veriyorsunuz?" sorusu üzerine Şoray, hikayeye, yönetmenin bu hikayeyi nasıl anlattığına, oyuncuların bunu nasıl aktardığına baktıklarını söyledi. Bir hikayeyi herkesin farklı anlatacağını belirten Şoray, "Filmde beni ne kadar etkilediği, hikayenin tadının bize nasıl geçtiği önemli. Genel görseli, müziği, ışığı da değerlendirilecek" diye konuştu. Jüri başkanı olduğu hatırlatılarak, kendisinin daha önce bir festivalde oyuncu olarak haksızlığa uğrayıp uğramadığının sorulması üzerine Türkan Şoray, "Uğramışımdır ama jürinin kararlarına saygı duymak lazım" cevabını verdi. Bir festivalde oynadığı filmin yönetmeninin, görüntü yönetmeninin ve başka oyuncuların ödül aldığını ancak kendisinin ödül alamadığını anlatan Şoray, neden ödül alamadığı ile ilgili kendisini sorguladığını söyledi. Filmin ismini açıklamayan Şoray, "Umutlar tükenmiyor. Şimdi jürideyim ama seneye bir filmimle katılacağım. Değerlendirmeyi heyecanla bekleyeceğim" diye konuştu. - "Festival filmlerinde ticari bir şey göremiyorum" Jüri üyesi Avşar da bir filmin gişe mi yapması yoksa ödül mü alması gerektiği ile ilgili tartışmaları değerlendirdi. Festival kapsamında izlediği filmlerde çok ticari bir şey göremediğine dikkati çeken Avşar, Türkiye'de 183 salon olduğunu ve filmlerin giderek arttığını kaydetti. Bu doğrultuda sinema fimlerinin seçilerek salonlara girdiğini anlatan Avşar, özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığının destek verdiği filmlerin gişelerde çok iş yapmadığını ifade etti. Kültür ve Turizm Bakanlığının çok düşük miktarda destek verdiğini, bu destekle çok iyi film yapmanın mümkün olmayacağını savunan Avşar, şöyle devam etti: "Bakanlık 200 bin lira para veriyor, 'bununla film yap' diyor. Sinema gönül işi, maddi bütçesi olması gerekiyor ancak 200 bin lira ile film yapılırsa maalesef olamıyor. Daha çok film desteklenmek yerine daha az film desteklenmeli ama daha fazla destek verilmeli." - "Destek alan filmler iş yapmadı" Yapımcı olarak maliyetleri karşılamak amacıyla ticari düşündüğünü dile getiren Avşar, destek konusunun düzeltilmesi gerektiğini belirtti. Filme desteğin 750 bin lira, 1 milyon liranın altında olmaması gerektiğini ifade eden Avşar, sözlerini şöyle sürdürdü: "5 milyon dolar ya da 1 milyon dolar harcayınca da çok iyi film yapıyorsunuz demek değildir ancak yeni sinemacılara, yeni yapımcılara daha fazla destek verilmesi gerekiyor. Her şeyini satmış, kaynanasının bileziklerini bile satmış insanlar var. Çok zor durumda film yapmaya çalışıyorlar. Kültür ve Turizm Bakanlığının destek konusunu gözden geçirmesi gerekiyor. Bu parayla film çekilemez. 200 bin lira ile film yapmaya çalışıyorlar. 4 duvar arasında geçen bir film, yarım saat yürüyen bir adamı çekmenin bir anlamı yok. 42 yıldır bu işin içerisindeyim. Yüzlerce film ithal ettim, 100'ün üzerinde film çektim." Kültür ve Turizm Bakanlığının ciddi anlamda desteklemesi, yüksek para vermesi gerektiğini kaydeden Avşar, az paralarla desteklenen filmlerin sinemalarda iş yapmadığını öne sürdü. Avşar, "Yıllardan beri destek alan filmler sinemada ya iş yapmadı ya da sinemayı aşağıya indirdi" dedi. - "Bu filmlerin hepsi zarar edecektir" Altın Portakal Film Festivali'ndeki filmleri de ticari açıdan iyi görmediğini belirten Avşar, "Bu filmlerin hepsi zarar edecektir. Festivalin de katkısıyla bir film kurtarılabilir, diğerleri sinema bulamayacaktır. Daha zor bir yola koyacaktır. Bir film yapan yeni yönetmen, yapımcının bir daha film yapması uzun zaman alacaktır" diye konuştu. - "Yapımcılar Türk sinemasında yerini alamadı" Yönetmen Reis Çelik de sinema ile sanatın her zaman politikacılarla ters düştüğünü, Türkiye'nin kültür varlığını ayağa kaldıran sanatın, politika dışında bırakılması gerektiğini söyledi. Sinemanın Cumhuriyet tarihinde hep yargılandığını, sansürlere uğradığını ileri süren Çelik, modern bir devlet olma aşamasına gelindiğinde sinemanın desteklenmesi yönünde bir kanun çıktığını kaydetti. Kanunda eksikliklerin bulunduğunu ancak bugün korku, macera, en radikal politik filmlere destek verildiğini anlatan Çelik, asıl sorunun yapımcı sektöründen kaynaklandığını, yapımcı kavramının Türk sinemasında yerini alamadığını belirtti. "Hayatında cebinde bin lira parası olmamış arkadaşlara film yapmaları için 300 bin lira destek verildi ancak bunlar da paraları doğru yerde harcayamadıkları için sıkıntı yaşadılar" diyen Çelik, şöyle konuştu: "Bir çocuğa her sabah bir çikolata, şeker verirseniz sevinir ama biz vermeyiz, zararlı olduğunu biliriz. Herkes tarafından tartışmaya bile gerek yok. İyi filmler vardır olağanüstü iş yaparlar, olağanüstü kötü filmler veri değildir. Nuri Bilge'nin filmlerine bakın. Şu anda 35'inci uluslararası ödülünü alan film, Türkiye'de 30 bin kişi seyretmiştir. Çok yerdiğimiz Recep İvedik, bir bakmışsınız dünya klasikleri arasına girmiş." Oyuncu Mahir Günşıray da başka festivale katılmama şartının kaldırılması gerektiğini söyledi. Türkiye'de az sayıda festival olduğuna işaret eden Günşıray, "Adana'da 8 ödül alan bir film, Antalya'dan niye 8 ödül almasın. Türk sinemasını çok olumlu bir noktada görüyorum" dedi. Prof. Dr. Çiçekoğlu da "Filmlerde çapulcu mu yoksa akil tarafı yansıtan filmler mi görüyorsunuz" sorusuna, çapulculuğu üstlenen filmleri gördüklerini anlattı. Toplu halde hareket etme alışkanlığından çıkan, kendisi için karar veren yeni bir kuşağın geldiğini dile getiren Çiçekoğlu, "Kısa filmlerde çok güzel çapulcu filmler izleyeceğiz, bu süreç uzun filmlere de yansıyacaktır" diye konuştu. Çiçekoğlu, bir filmin çok gişe yapmasının çok iyi olduğu anlamına gelmediğini belirtti. - Mustafa Akaydın Belediye Başkanı Akaydın da "Festivale ne kadar destek veriliyor" sorusuna, kendisi başkan olmadan önce 7 milyon 700 bin lira devlet katkısı olduğunu ancak bu fonların 2,5 milyona kadar indiğini söyledi. Bu yıl 250 bin lira destek geldiğini ancak henüz AKSAV'ın kasasına yatmadığını anlatan Akaydın, festivalin 2008 yılındaki maaliyetinin 28 milyon lira, kendi döneminde ise 5-6 milyon lira arasında olduğunu belirtti. Festivale herkesi davet eden Akaydın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ödül törenine gelmek istediğini dile getirdi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz