ANKARA (ANKA) – Devlet Bakanı Bülent Arınç, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun AKP’nin seçimlerde Hizbullah'la işbirliği yaptığı iddialarına yanıt verdi. “Anamuhalefet partisinin, Türkiye’nin en köklü siyasi kuruluşunun genel başkanına, bir şeyi atıp ondan sonra onun tartışılmasını sağlamak yakışmıyor” diyen Arınç, “Lütfen bu tavrından vazgeçsin. Emin olun bunlara biz ancak daha 6 ay sabrederiz. 6 ay sonra da Sayın Kılıçdaroğlu elini siyasetten çekmiş olur” diye konuştu.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nde(BYEGM) düzenlenen basın toplantısında konuştu. Basın kartı sahibi gazetecilere “gri pasaport” müjdesi veren Arınç, Türkiye’de yalnızca kamu çalışanlarına yönelik uygulanan ‘hizmet damgalı pasaport’ hakkından bundan sonra sarı basın sahibi gazetecilerin de yaralanabileceğini söyledi. Başvurulara ilşikin her türlü iş ve işlemlerin BYEGM’nce yapılacağını belirten Arınç, “Bu yönerge kapsamında Cumhurbaşkanlığı, Parlamento, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı ve diğer Bakanlıkları yurt dışında takip eden basın mensupları ile yerel ve yaygın medya mensuplarımız özel hizmet pasaportu alabilceklerdir” diye konuştu.
PARLAMENTER SİSTEMDEN YANAYIM
Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arınç, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Başkanlık” sistemine ilişkin endişelerinin olduğunun hatırlarılması üzerine, kendisinin daha önce de söylediği gibi, parlamenter demokratik sistemden yana olduğunu belirterek, “Ben 5 yıl Meclis Başkanlığı yaptım. O günlerden kalan tecrübelerimde, 15 yıldan beri parlamentodayım, aksıyan birkaç yönü olmakla birlikte parlamenter sistemin Türkiye için daha iyi sonuçlar verebileceği kannatini taşıyorum. Eğer ileride bir Anayasal değişikliği gündeme gelecek olursa bir sistem arayışına o zaman gidecek olursak, şüphesiz parlamento içinde, dışında da herhalde sivil toplum, meslek kuruluşları ve milletimizin ortak platformunda da bu konu ciddi bir şekilde, kavga etmeden bir tartışma yapılmasında fayda vardır diye düşünüyorum” dedi.
KILIÇDAROĞLU’NUN İDDİALARI, AGATHA CHRİSTİE’NİN KORKU ROMANLARI GİBİ
Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun AKP’nin seçimlerde Hizbullah'la işbirliği yaptığı iddiasının sorulması üzerine ise, yine Kılıçdaroğlu tarafından gündeme getirilen ‘Kayseri dosyasını’ örnek gösterdi. “Bir siyasetçiye, hele Anamuhalefet partisinin, Türkiye’nin en köklü siyasi kuruluşunun genel başkanına, bir şeyi atıp ondan sonra onun tartışılmasını sağlamak yakışmıyor” diyen Arınç, “Agatha Christie’nin korku romanları gibi ‘şu kimdir’ diye ortaya bir şey atıp arkasından bunları başkalarının tartışmasını temin etmek fevkalede yanlış olur, kimse siz söyleceksiniz. Yani elinizde bir çekiç var, herkesi çivi gibi dövmeye başlamışsınız” dedi.
PARTİLİLERİNİN DEDİKODULARINI GELİP MECLİS KÜRSÜSÜNDE SÖYLÜYOR
Arınç, AKP-Hizbullah ilişkisi iddiasını ise “Bu çok müthiş bir iddia, böyle bir iddia, delilleri varsa somut olarak, bir partiyi iktidardan da alaşağı edebilir, halk nezdinde de itibarını fevkalede düşürebilir” dedi. Duvara çamur at, tutmasa da izi kalsın düşüncesinin bir genel başkana yakışmayacağını ifade eden Arınç, “İktidar ve ya Hükümet ne yapmış da Hizbullah denen terör örgütüyle biraraya getirilmiş hepimiz merak içinde bunu bekliyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu’nun, Başbakan Erdoğan’a söz konusu iddiaları “gitsin halka sorsun” demesini ise, “Bu topu taca atmaktır” şeklinde değerlendiren Arınç şöyle devam etti:
“Biz halka sorarak mı siyaset yapıyoruz? Hizbullah’la AK Parti arasındaki ilişkinin halka sorulacak nesi var? Sen sordun da mı bunu söylüyorsun. Batman’da ve Van’da AK Parti’li milletvelillerinin Hzibullah derneklerini ziyaret ettiği söylendi. Hizbullah adını taşıyan hiçbirdernek Türkiye’de yok. Sayın genel başkan; hangi milletvekilidir bunlar ve hangi Hizbullah derneklerini ziyaret etmiştir? Hzibullah dernekleri diye bir Türkiye’de olmadığına göre, mağaralarda bazı kuruluşları mı ziyaret etmiş bunlar? Bu konuda elinizde bir delil mi var? Eminim ki ellerinde hiçbir şey yoktur. Kulaklarına Batman ve ya Van’da kendi partililerince fısıldanan bazı dedikoduları gelip Meclis kürsünde söylebilecek kadar ciddiyetten uzak bir davranış göstermiştir. Eğer Hizbullah dernekleri diye bir şey gösteremiyorsanız, ama isimleri farklı STK’ların ziyaret edilmiş olması, bunun neresi suç? Mesela adı ‘adaleti arayanlar derneği’ olsa, sizin düşüncenize göre bunlar, faraza söylüyorum, Hizbullah’la bağlantılı kişiler midir? Siz emniyet genel müdürü müsünüz, siz MİT başkanı mısınız, ne biliyorsunuz? Bu işin kolayına kaçmaktır. CHP’li bir milletvekili yanlış bir şey söylediği zaman, genel sekreter de olsa, genel başkan yardımcısı da olsa, ‘o onun kişisel düşüncesidir, biz bağlamaz’ diye kıvırtıp kaçanlar var. Bu tarafda da, işte ‘bazı milletvekillerinzi Van’da, Batman’da dernekleri ziyaret ettiler’. Benim de Manisa seçim bölgem, girmediğim dernek yok. Kalplerini yarıp mı bırakacağız? İsimlerine bakarak giriyoruz. Bunların hepsi takdir edilen çalışmalar yapan kuruluşlar.”
AKIBETİ ÇİLLER GİBİ OLUR
Arınç, 1995 seçimlerinde Tansu Çiller’in Refah Partisi için ‘Bunlar PKK’dan daha tehlikeli’ dediğini, ancak 6 ay sonra Çiller’in Refah Partisi ile koalisyon hükümeti kurduğunu belirten Arınç, “Siyasetçilere böyle iftiralar atmak hiçbirzaman yakışmadı. Şu anda sayın Çiller siyaset dışında kaldı. Bir partiye davet edilmesine rağmen gitmedi, çünkü ‘bu iş Türkiye’de artık bitti’ dedi. Sayın Kılıçdaroğlu da aynı davranışı gösterirse aynı akıbete uğrayacaktır. Lütfen bu tavrından vazgeçsin. Emin olun bunlara biz ancak daha 6 ay sabrederiz. 6 ay sonra da Sayın Kılıçdaroğlu elini siyasetten çekmiş olur” diye konuştu.
Arınç, AKP ve CHP’nin seçim sonrası koalisyon kuracağı iddialarının hatırlatılması üzerine ise, koalisyonun CHP-MHP arasında olabileceğini, çünkü tüm hedefin AKP’nin yıpratılması ve iktidardan uzaklaştırılması olduğunu söyledi. Arınç, eğer bir anamuhalefet partisinin, ‘ben hepsiyle koalisyon kurarım’ diyorsa, şimdiden başarızlığa mahkum olduğunu belirtti.
ELLERİNİ UZATABİLECEĞİ HERYERDE ALKOLE ULAŞMAK GİBİ BİR DÜZENLEME OLMAZ
Arınç, bir soru üzerine RTÜK Yasası’nın Şubat ayının ilk haftasında görüşüleceğini belirtti. Arınnç, “Herşey içki ve seksten ibaret değil” sözlerinin hatırlatılmasının üzerine de şöyle konuştu:
“İçki ve alkol meselesi bu kadar konuşulmamalı. Alkol alan kullanan arzu eden insanlar olabilir. Ama herşey onların arzuları istikametinde ellerini uzatabileceği heryerde alkole ulaşmak gibi bir düzenlemeyi getirmez. Dünyanın her yerinde alkol bağımlılığı ve başlama yaşı elbette dikkate alınır. Gençliğin, ailelerin korunması için mutlaka tedbirler alınır. Ama Türkiye’de bazı kesimler, ki bunların kim olduğunu bağırmalarından daha çok anlayabiliyoruz, ‘her yerde alkol olmalı, herkes elini uzattığında alkole ulaşabilmeli, çünkü herşey alkolden ibarettit’ anlayışı var. Bazı gazetelerimiz, televizyonlarımız, magazinimiz, herşeyimiz seks ve alkolle ilgili. Ama hayat bunlardan ibaret değil; insan hayatının küçük bir kısmında alkol yer alsa bile büyük kısmında, farklı duygular; inanç, ahlaki düzen, aile düzeni, samimiyet, sadakat, insani duygular da var. Hayat alkolden ibaret değildir; seks kısmını isterseniz bırakalım. Çünkü herşey alkol üzerinde odaklaştı. Sayın Umut Oran diye birisi de bana cevap vermiş; ‘hayır herşey alkol ve seksten ibaret’ diyor. Eh, Allah sana akıl fikir versin, ben kendi düşüncemde ısrar edeceğim.”