Samsun Büyükşehir Belediyesi Güçten Düşmüş Sahipsiz Hayvan Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’nde kediler ve köpekler kısırlaştırılıyor, bakıma muhtaç olan hayvanlar da barınakta korunaklı bir şekilde yaşamlarını sürdürüyor.
Merkezde 163’ü yasaklı ırk 1517 köpek, 450 de kedi olmak üzere toplam 1967 hayvan bulunuyor. Barınakta geçen ay 43 olan yasaklı ırk köpek sayısının 1 ayda 160’a çıkmasının ardından yeni önlemler alınmaya başlandı. İlk olarak yalnız yaşayan tehlikeli ırklar için 30 adet yeni kulübe imal edildi. Yakın dönemde de 88 gözlü yarı açık yeni bir alan yasaklı ırkların hizmetine sunulacak.
Tehlikeli ırk köpeklerin sayısının son günlerde oldukça arttığını ifade eden Veteriner Hekim Emre Pınar, “Yasaklı ırklarla ilgili yasa değişikliği oldu. 14 Ocak’tan önce barınağımızda 43 yasaklı ırk mevcuttu. Son düzenlemenin ardından barınakta bulunan yasaklı ırk köpek sayısı 160’a yaklaştı. Biz de yasaklı ırkları daha güzel şartlarda bakmak için yeni girişimlerde bulunuyoruz. Bunun için ilk etapta yeni kulübe talebinde bulunduk. Samsun Büyükşehir Belediyesi bize ilk etapta 30 adet köpek kulübesi imal edip, gönderdi. Köpeklerin barınakta daha rahat bir yaşam sürmesi için tüm imkanlarımızı seferber ediyoruz. Daha çok yasaklı ırkları barındırmak için planımız da var. Sadece yasaklı ırkların barınacağı yeni alanımızın ihale süreci tamamlanmak üzere. 88 gözlü yarı açık sistemli alanda bu yasaklı ırkları çok daha güzel ortamda misafir edeceğiz. En kısa zamanda yeni alanı hizmete sunacağız” dedi.
Tehlikeli ırkların kalabalık kafeslerde değil, tek başlarına bakılması gerektiğinin altını çizen Emre Pınar, “Yasa ile birlikte 6 köpek ırkı ‘tehlikeli’ olarak belirlendi. Amerikan pitbull terrier, dogo Argentino, fila Brasilerio, Japanese tosa, American staffordshire terrier ve American bully ırkları tehlike arz eden ırk olarak belirlendi. Bu köpeklerin sahiplendirilmesi, satılması, çoğaltılması, hediye edilmesi ve yurt dışından getirilmesi kanunen yasaklandı. Şu anda merkezimizde yaklaşık 160 yasaklı ırk var. Bu hayvanlar bazen çok agresif olabiliyorlar. Saldırgan bir yapıya sahip oldukları için hırçınlaşabiliyorlar. İnsanların yanı sıra birbirlerine de çok saldırdıkları için bu hayvanları bireysel kafes ya da kulübelerde bakıyoruz. Sosyal bir alan oluşturup, birden fazla tehlikeli ırk köpeği aynı kafes içine koyamıyoruz. Eğer aynı yere koyarsak birbirleriyle boğuşuyorlar. Şu anda yasak ırklar bireysel kafes ve kulübelerde yaşamlarını sürdürüyor. Yeni alanımız yapıldıktan sonra yasaklı ırkları çok daha güzel alanlarda misafir etmeye devam edeceğiz. Hayvanların daha iyi koşullarda yaşaması için sürekli olarak kendimizi güncelliyoruz” diye konuştu.
Köpeklerle karşı karşıya gelinmesi durumunda yapılması gerekenlerden de bahseden Pınar, şunları söyledi: “Herhangi bir vatandaş, kendisine köpeğin saldıracağını hissediyorsa güvenli bir alana kendisini konumlandırıp, ilgili birimleri araması gerekiyor. Hayvanın üzerinize neden geldiğini belli başlı şeylere bakarak anlayabilirsiniz. Bizler artık hayvanların bakışı, kuyruk sallaması ve havlamasından hangi eylemi yapacağını az çok anlayabiliyoruz. Size doğru gelen her hayvan saldıracak diye bir durum söz konusu değil. Gelen hayvanın davranışlarının süzülmesi gerekir. Kendinizi güvenli konuma aldıktan sonra hayvanı bir tartın, sevmeye çalışın. Köpekle karşı karşıya geldiğinizde ani hareketlerden kaçının. Köpekle konuşurken ses tonu da çok önemli. Köpeğe, bir çocukla konuşur gibi seslenmeniz gerekir. ‘Gel oğlum-kızım’ dediğinizde onlardaki tepkiyi az çok anlayabilirsiniz. Bunu her hayvanda yapamazsınız. O yüzden burada ince bir çizgi var. Köpekle karşı karşıya kaldığınızda yapacağınız en önemli şey kendinizi güvene alıp, ilgili birimlere haber vermektir.”
(İHA)