Artık aileye olan bağlılıklarından yavaşça ayrılarak, kendisi için rol model olan öğretmene ve arkadaşlarına yönelmeye başlarlar. Bu sebeple de öğretmen tarafından takdir edilme, arkadaşları tarafından sevilme gibi bazı kaygılar çocuklarda meydana gelebilir. Çocuklar yine bu dönemde çok hareketli oldukları için farklı alanlarda kendilerini keşfederler ve sınırları zorlamaktan çekinmezler.
İlkokula yönelen çocuk bir şeyler üretmek, yaptığı işlerde başarılı olmak isteyecektir. Böylece öğretmenin yaptıklarını görmesini ve takdir etmesini bekler. Yaptığı işlerden beğeni toplamak, çevresi tarafından takdir edilmek, başarının hazzını yaşamak isteyecektir. Çocuk öğrenebildiği ve başarabildiği konularda çevresinden onay ve takdir bekler. Çocuğa bu dönemde ilgi ve yetenekleri ölçüsünde sorumluluklar verilerek kapasitelerini kullanmaları ve geliştirmeleri sağlanırsa çocukların "benlik algısı" güçlenecek ve başarı duygusu gelişecektir. Aksi durumda, ilgi ve yetenek alanlarının dışında, yaptıkları beğenilmeyen ve bu konuda başka çocuklar ile kıyaslanan çocuklar da aşağılık ve yetersizlik duyguları gelişecektir. Yaptığı işte başarılı oldukça kendisine güven duyacak, böylece çalışma ve başarılı olma güdüleri artacaktır. Kendisinin yeterince başarılı olmadığı inancına giren, engellemelerle karşılaşan kişi aşağılık duygusuna kapılır. Aşağılık duygusuna kapılan çocuk çevresiyle sağlıklı ilişkiler kuramaz ve uyum sorunu yaşar.
Bu dönemde çocuğu başkaları ile kıyaslamak, olumsuz benlik gelişimine sebep olur. Ayrıca yine bu dönemde çocuklarda "Bana öğretilen ne ise oyum." düşüncesi gelişir. Çocuklar bu dönemde yedi yaş sendromu yaşayabilirler. Bu dönem "yedi yaş bunalım dönemi", "sosyal benliği keşfetme aşaması", "hürriyete karşı ikinci atılım" gibi farklı isimleri de alabilir. Bu dönem genellikle çocuğun okula başlamadan önceki dönem ile ikinci sınıfa geçene kadarki dönemi kapsar. Bu yaşlardaki çocuklar kendi sosyal benliğini keşfeder. Etrafında kendisinden başka varolan sosyal çevrede bir kimlik, bir yer edinme krizi içerisindedir. Bu dönemde çocuğun anne-babasına ve öğretmenine büyük görev düşmektedir. Çocuğun ileriki yaşantısı ve psiko-sosyal yaşamını düzgün bir şekilde yürütebilmesi için bu dönemi mümkün olduğunca özgüvenli bir şekilde geçirmelidir. Çocuklar ilgi ve yeteneklerince yönlendirilmelidir.
Bu dönemde çocuğun başarılarını desteklemek adına;
• Öğrencilere sorumluluklar verilmelidir.
• Öğrencilere gerçekçi mesleki modeller gösterilmelidir.
• Her öğrencinin performansının olumlu yönleri belirlenmeli ve desteklenmelidir.
• Öğrenciye başarma yetenekleri açısından cesaret verilmelidir.
• Başarıları ilan edilmelidir.
• Öğrencilerin işbirliği içerisinde çalışmaları sağlanmalıdır.
• Bu dönemde yaptıkları beğenilmeyen, yüksek başarı beklenen ve başkaları ile kıyaslanan çocukların aşağılık duygusu geliştireceği unutulmamalı.
Bu tip davranışlardan kaçınılmalıdır. Bu gibi davranışlara maruz kalan çocuklarda birtakım davranışlar ortaya çıkabilir. Bu davranışlar şu şekilde olabilir;
• İnsanların yanında rahat hareket edemeyip, tutuklaşabilir.
• Çocuğun konuşmasında herhangi bir problem yok iken kekelemeye başlayabilir.
• Ürkekleşip, karar vermekte sorunlar yaşayabilir.
• Bahsedildiği gibi olumsuz davranışlara maruz kalan çocuklarda istikrarsızlık baş göstermeye başlayabilir.
• Yapabileceği şeyleri bile başaramama korkusu yaşayabilir.
• Birtakım tikler ortaya çıkabilir.