HABER

Bağcılar'da 71 yaşındaki kadın kolundaki 8 bilezik için yakılarak öldürülmüştü! Sanık: Ders çalışıyordum

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Bağcılar'da 71 yaşındaki kadın kolundaki bilezikleri için yakılarak öldürülmüş, kreş öğretmeni komşusu Gözde Aytar tutuklanmıştı. Olaydan sonra yaşlı kadın hastanedeki 11. gününde hayatını kaybederken, ilk kez hakim karşısına çıkan Aytar, ''O gün ailemle birlikte evdeydim. Benim sınavlarım vardı, yatak odasında ders çalışıyordum. Olayda ismimin verildiğini ben evime gelen polislerden öğrendim. Ben maktulü öldürmedim, altınlarını da almadım." dedi.

Bağcılar'da komşusu Gülcemal Çoşar'ı (71) kolundaki 8 tane bileziği almak için yakarak ölümüne neden olduğu iddia edilen kreş öğretmeni Gözde Aytar (34) ilk kez hakim karşısına çıktı. Gözde Aytar savunmasında, "Psikolojik bir sorunum yok, beratımı isterim. Olayda ismimin verildiğini ben evime gelen polislerden öğrendim. Verilme gerekçesini de bilmiyorum. Ben maktulü öldürmedim, altınlarını da almadım" dedi. Olay yerinde yapılan incelemede Gözde Aytar'ın parmak izi çıkmazken, maktulün çocukları Dilek Kurt ve İbrahim Coşar'ın HTS kayıtlarının incelenmesine karar verildi.

Bakırköy 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Gözde Aytar, maktulün çocukları olan müştekiler Dilek Kurt ve İbrahim Coşar katıldı. Duruşmada taraf avukatları hazır bulundu.

''OLAY GÜNÜ DERS ÇALIŞIYORDUM''

Tutuklu sanık Gözde Aytar savunmasında "Hakkımda yapılan suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum. 2002 yılından beri ben o binada yaşıyorum. Maktulle hiçbir problemim yoktu. Kızı Dilek ile problemim olmuştu. Dilek Kurt'un eşi Mehmet ile benim adım çıkarılmıştı. Hatta benim adımın çıkması sonrasında maktul damadı Mehmet ile birlikte bize sürekli gelip özür diledi. Benim maktulle herhangi bir problemim yoktu. Aksine selamlaşırdık. Dilek sonraki süreçte beni her gördüğünde hakaretlerde tehditlerde bulunurdu. Bunlara rağmen ben karakola şikayette bulunmadım. 20 yıldır o binada oturuyorum kimsenin dairesine gitmediğimi herkes bilir. Zaten gitme imkanım yok, sürekli çalışan biriydim. Faturaları herkesin kapısına bırakıyoruz, yardım amacıyla ben ve birkaç kişi yapıyorduk bunu. Maktulle de yardım amaçlı fatura götürüyordum. Olay günü ailemle birlikte evdeydim. Benim sınavlarım vardı, yatak odasında ders çalışıyordum.

Screenshot_4

''ALTINLARI ALMADIM, ÖLDÜRMEDİM''

Sonra annem bağrışmalar oldu diye seslendi, ben duymamıştım çünkü ders çalışırken kulaklık takıyordum. Bağrışmalar çoğaldı ancak binada genellikle kavga olayları olduğu için ilk önemsemedim, sonra ne oluyor diye bakmak için ailemle çıktık. Sonra 10 dakika geçti ya da geçmedi polisler evimize geldi. Bana gün içerisinde ne yaptığımı sordular. Polislere saat 15.00'te ekmek almaya gittiğimi sonra da eve geldiğimi söyledim. Bu suçu ben işlemedim. Haberlerde ve gazetelerde psikolojik sorunlarım olduğu söylendi ama ilaçlık bir şeyimin olmadığını söyledi doktorlar. Psikolojik bir sorunum yok, beratımı isterim. Olayda ismimin verildiğini ben evime gelen polislerden öğrendim. Verilme gerekçesini de bilmiyorum. Ben maktulü öldürmedim, altınlarını da almadım." dedi.

MAHKEME BAŞKANI: SANIK SABIKASIZ, PARMAK İZİ ÇIKMADI

Mahkeme başkanı, sanığın sabıkasız olduğunu ve olay yerinde parmak izinin çıkmadığını söyledi. Sanık avukatı "Parmak izleri müvekkilime ait değildir. Bütün deliler toplanmıştır ve müvekkilime ait hiç bir şey çıkmamıştır. Müvekkilim aleyhine ifade veren şahıslar maktulün eltisinin çocuklarıdır. Dosyada soyut beyanlar dışında başka bir şey yok. Müvekkilim aleyhine beyanda bulunan kişiler için HTS kayıtlarını istiyoruz. Sadece soyut beyanlar yüzünden müvekkilim 1 yıldır tutuklu. Bizce soruşturma eksik yürütülmüştür" dedi.

Screenshot_2

"BEN YANDIM KIZIM"

Maktulün kızı müşteki Dilek Kurt "O gün 15.40 civarı annem beni aradı, normal bir görüşme yaptık telefonu kapattık. Sonra saat 18.00 - 19.00 arasında annem tekrar aradı. Efendim diye telefonu açtığımda 'Ben yandım kızım' diye söyledi. Ben de olayın şokuyla kızımın odasına gittim, telefonum kapandı. İki dakika sonra yine görüşme yaptık. Anne kim yaktı çay mı döküldü diye sorduğumda, 'Yok kızım yok beni yaktılar' dedi. Kızım Büşra telefonu elimden alarak anneme 'Ne oldu anneanne kim yaktı' dedi. Annem de 'Gözde yaktı' dedi. Kardeşim İbrahim'i aradım. O daha yakın olduğu için hemen annemin evine gitmesini söyledim. Ben annemi göremedim, vardığımda hastaneye gitmişti. Sanıktan şikayetçiyim. Sanıkla aramızda bir husumet yoktur" diye konuştu.

''ANNEN İNLİYOR''

Maktulün oğlu müşteki İbrahim Coşar, "Olay günü ablam beni aradı anneme bir şey olmuş, yaktılar beni dediğini bana iletti. Ben anneme giderken amcamın kızını da aradım olayı söyledim. Hediye'nin eşi beni aradı 'Annen inliyor kapıyı kırayım mı' dedi. Ben de çok yakınım bekle dedim. Çünkü ben çay kahve döküldüğünü düşündüm. Ben anahtarımla kapıyı açtım. Annemin sesi üzerine herkes birikmişti. Annemi salonda yerde yatar vaziyette bulundu. Feryat ediyordum, bütün komşular gelmişti. Bir tek sanığın ailesi gelmedi. Pencerelerini dahi açmadılar. Anne ne oldu sana diye sordum 'Yaktılar beni' dedi. Anne kim yaptı neden yaptılar sana bunu dedim. Yere yığılmıştım. 'Gözde yaptı' dedi. Anne Gözde niye yapsın sana bunu diye sordum kollarını kaldırarak bileziklerini aldığını ve tülbentle kendisini boğmaya çalıştığını söyledi. Ben annemi o şekilde görünce şoka girmiştim" ifadelerini kullandı.

Screenshot_1

Maktulün torunu Büşra Kurt ifadesinde “Olaydan iki hafta önce anneanneme gitmiştim. Zaten sürekli yatılı kalmaya gidiyordum. Son bir ayda da Gözde'nin gelip gittiğini söylemişti. Fatura bahanesiyle geldiğini söylemişti. O gün yine fatura getirdi. Faturaları aldım kapıyı kapatacaktım tekrar sohbet etmek için bana yöneldi. Benimle ilgili sorular sordu. Sık sık geliyor musun diye sordu. Ne zaman geldin ne zaman gideceksin diye sohbet etmeye çalıştı ben onu eve almadım. Olay günü evimdeyim. Olaydan önce anneannem Gözde'nin eve sürekli kahve, çay içmeye gelip gittiğini söylemişti" dedi.

Tutuklu sanığın annesi tanık Şadiye Aytar "Olay günü kızım evde ders çalışıyordu. Yukarıdan bir bağırış çıktı. Biz de ne oldu diye şaşırdık daha sonra ambulans filan çıktı. Kapıyı açtık ne oluyor diye baktık. Hatırladığım kadarıyla kızım saat 16.00 gibi ekmek almaya gitmişti. Bir kere de oyuncak düştüğü için onu almaya çıkıp gelmişti. Psikolojik bir rahatsızlığı vardı ancak doktora götürdüm, bu rahatsızlığı çalışmaya engel değildi" diye konuştu.

SANIĞIN BABASI: KIZIM EVDEYDİ

Sanığın babası Ali Aytar "Olay günü ben evimdeydim. İstirahat ediyordum. Kızım geldi, para istedi. Kendisine bir miktar para verdim. 06.00 - 16.30 gibi dışarı çıktı. Markete gidip geldi, ekmek almıştı. Sonra sesler geldi o sırada kızım evdeydi. Kapıyı açtım ne oluyor diye eşim ben ve kızım Gözde kapıdan baktık" dedi.

Sanık Gözde Aytar, "Tanık Büşra Kurt'un beyanları doğru değil. Maktulün evine girip kahve içip çerez yemem söz konusu bile değildir. Kapıdan Büşra ile konuştuğumda halimi hatırımı sordu ben de ona sordum. Büşra bana 'Ablacım buyur içeri gir' dedi. Ben de ona annenle konuşmuyorum o yüzden içeri gelmem dedim. Ayrıca rahmetli ölmeden 4 gün önce kapımıza gelmiş 'Gözde neden bana hakkını helal etmiyor' demiş. Ben söyleyebileceğim her şeyi söyledim. Bu suçları ben işlemedim. Beraatımı ve tahliyemi talep ediyorum" dedi.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi. Heyet müştekiler Dilek ve İbrahim'in HTS kayıtlarının incelenmesini de karar vererek duruşmayı erteledi.

İDDİANAME

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca düzenlenen iddianamede kreş öğretmeni Gözde Aytar hakkında "yanıcı madde kullanarak kişiyi kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istendi. Gözde Aytar'ın ayrıca "yağma" suçundan da 10 yıldan 15 yıla kadar hapsi istendi.

(DHA)

En Çok Aranan Haberler