Çukurova Kent Konseyi Kadın Meclisi Yürütme Kurul Başkanı Ayten Dolançay, “Kadın” olmanın zor zanaat olduğu bu ülkede hayatın nesnesi değil öznesi olduklarını ifade etti.Çukurova Kent Konseyi Yürütme Kurulu Başkanı Ayten Dolançay ve üyeler Sibel Özgümüş, Fatma Dinigüzel, Tülay Bilir ile Aylin Dikici 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yaptıkları açıklamada, Türkiye'de kadınların özgürlük ve eşitlik, demokratikleşme, savaşsız ve sömürüsüz bir dünya mücadelesinden, bağımsız olmadığını, kadınların toplumsal mücadeleleri hem feodal yapıya hem de devletin uyguladığı yasalara karşı olduğunu ifade etti.Kadının, toplumumuzun üretken ve fedakar bireyleri olmasına karşın hak ettiği yerde bulunmadığına dikkat çeken Dolançay, toplumsal baskılar da göz önüne alındığında kadınların sevgi ve saygıdan da yoksun olduğunu öne sürdü. Dolançay şöyle konuştu:“Bir yandan kadın olmaktan kaynaklı hamilelik, çocuk bakımı, eğitim, sağlık, beslenme ve kreş sorunları ile ilgilenmekte, diğer yandan işsizlik, yoksulluk ve pahalılıkla çırpınmaktadır.Yasalar karşısında eşitlikten söz ederken, uygulamalarda bunun gerçek olmadığını görüyoruz. Kadınların yönetim ve karar mekanizmalarında söz sahibi olabilmeleri için siyasal partilerin tüzüklerinde cinsiyet kotalarının olmasına karşın, uygulanmamakta veya istismar edilmektedir. Ne yazık ki siyaset, kadınların yok sayıldığı, erkeklerin ise güç ve rant alanına dönüştürüldüğünü meydanlar haline gelmiştir.Yine yaslarda “Kadın” sözcüğünden rahatsızlık duyulmaktadır. İçerisinde kadın sözcüğü geçen kurumlar başka isim altında değiştirilmektedir.Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün 2010 raporuna göre Türkiye’de kadınların yüzde 19,6’sı, erkeklerin ise yüzde 4’ü okuma yazma bilmiyor. Üstelik 4+4+4 Eğitim Sistemi ile de, geleceğin kadınları eğitimden uzaklaştırılarak ,”Çocuk evliliklerinin” kolaylaştırıldığı, resmi pedofilinin meşrulaştırıldığı, çocuk gelinler ve çocuk işçilerin önü açılmıştır. Küçücük bedenlerde büyüyen kadınlar yaratılmakta ve rant elde edilmektedir.Kadına şiddetin giderek tırmandığı günümüzde, eğitimli ya da eğitimsiz yörelerimizde bile “Şiddetin” toplumsallaştığını görüyoruz. Bunun önlenmesi için mevcut yasaların yetmediğini, devletin sosyalleşmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması gerektiğini görüyoruz. Hükümet, Barolar, siyasal partiler, sendikalar ve diğer sivil toplum kuruluşları kadın örgütleri ile birlikte hareket etmek zorundadır. Kadına yönelik şiddet kadar evrensel olan çok az şey var aslında. Bu anlamda kadının insan hakları hem dünyada hem de Türkiye’de öncelikli gündem olmak zorunda."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz