Bir hikayeyi sevmek için sıradan anların ve başta çok da matah görünmeyen fikirlerin muhteşem bir sonuca bağlanması mı gerekir? Yoksa asıl heyecan verici ve ilgi çekici olan, sıradan bir adımın akılda uyandırdığı fikir ve onun gelişim süreci midir? Tercihiniz hangisinden yana olursa olsun, İngiliz fotoğrafçı Chris Dorley-Brown’un ‘Drivers in the 1980s’ adlı kitabının hikayesi ve gelişim seyrinde her ikisini bulabilirsiniz. Yaklaşık 30 yıl öncesine dayanan çalışmasını anlatması için kendisine mikrofon uzatma şansımız olsaydı, muhtemelen söze şöyle başlardı:
“1987 yılının o sıcak mı sıcak sabahında, Rolls Royce’un tasfiye edilişini fotoğraflamak üzere evden çıktım. İşimi bitirip eve dönerken, tasfiye nedeniyle sıkışmış trafikte, araçlarının içinde hapsolup sıkılmış insanların fotoğraflarını çekmek için deli bir istek duydum.”
Gerisini biz getirelim: Bu anlık kararla birlikte, Chris’in kendi tabiriyle ‘mantıksızca bir saplantıyla’ hobiden profesyonelliğe ilerlettiği fotoğrafçılığı, eski amatör heyecanına kavuşmuştu. Gün içinde, herhangi bir program izlemeksizin, görev hissinden uzak bir dürtüyle çektiği kareler; Britanya’nın belli bir dönemini de resmetti: renkler, saç kesimleri, kıyafetler, Thatcher Britanya’sı ve onun insanlarda bıraktığı izler. Bunların yanı sıra, hatta en başta, şimdi birçoğu ikonikleşmiş araba modelleri; Ford Capri, Cortina Mk 4, Mini Metro, Ford Sierra, her biri yanındaki açıklamalarla meraklılarının önüne seriliyor...
Otomobil düşkünleri başta olmak üzere, Londra, Doğu Londra ve 80’lere ilginiz varsa, elbette İstanbul trafiğini hiç mi hiç aklınıza getirmeden, zamanda yolculuk yapmış herhangi bir gözlemci gibi bu karelerde kaybolmanın tadını çıkarın. ‘Drivers in the 1980s’ 28 Nisan’da raflarda.
Yazının tamamı için:
*
Benzer haberler için:
Tuğla Kitabı
Printed Matter Inc.