İngiliz Independent gazetesi, son 3 yıl içerisinde Türkiye’de bu deneylerde 893 Türk’ün öldüğünü yazdı.
Hayvanlar üzerinde gerçekleştirilen ilaç deneyleri tüm dünyada dev kampanyalar yürütülürken Amerika’nın 1 milyonu aşkın tirajlı dergisi Vanity Fair bu yılın Ocak ayındaki sayısında, “Ölümcül ilaçlar” başlığıyla dünyanın dört bir yanında insanlar üzerinde gerçekleşen ilaç deneylerini haber yapmıştı. Haberde ABD’deki birçok ilaç şirketinin yasalardan kaçınmak ve araştırma maliyetini düşürmek için, insanlarla yapılan deneyleri fakir ülkelere taşıdığı ve bunlardan Türkiye’nin 6’ncı sırada yer aldığı belirtildi.
İngiliz The Independent gazetesi ise dün manşetten yayınladığı haberde, Vanity Fair’in haberindeki en büyük eksikliği giderdi ve bu deneylerde hayatını kaybeden insanların sayısını yayınladı. Independent’in haberine göre Türkiye’de Ocak 2007 - Aralık 2010 tarihleri arasında yapılan ilaç deneylerinde kobay olan binlerce kişiden 893’ü hayatını kaybetti. Bu rakam Hindistan’da 1700’ü aşarken Meksika’da da 1500’e yakın kobayın öldüğü belirtildi. Gazete, sadece Hindistan’da bir yıl içinde gerçekleşen 1600 klinik deneyde 150 bin kişinin para karşılığı ya da tedavi umuduyla kobay olmayı kabul ettiğini yazdı. Habere göre, yasaların çok gevşek olduğu Hindistan’da bu kobaylar arasında okul çağındaki genç kızlar da bulunuyordu ve 13 yaşındaki Sarita adlı bir genç kız, ailesinin bilgisi dışında kobay olarak kullanılırken akciğerlerinin iflas etmesi sonucu hayatını kaybetti.
Türkiye dünyada 6’ncı
ABD’deki sıkı denetimler nedeniyle deneylerini ve insanlar üzerindeki klinik testlerini yasaların nispeten daha gevşek olduğu az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelere kaydıran batılı ilaç şirketleri de şöyle sıralandı: Pfizer, Bristol Myers, PPD, Squibb, Amgen, Bayer, Eli Lilly, Quintiles, Merck, KGaA, Sanofi-Aventis, Wyeth. Türkiye klinik deneylerin en fazla yapıldığı 6’ncı ülke. İlaç şirketleri, Amerika’da yapılan araştırmalar sonucunda ürettikleri ilacın yararlı olduğuna dair herhangi bir onay alamazlarsa, bunların yerine Türkiye, Hindistan, Fas, Romanya, Çin gibi ülkelerde yapılan klinik deneyler yürütüyorlar. Burada denekler daha ucuz ve bilinçsiz olduğu için tehlike olasılığı yüksek ilaçlar bile rahatlıkla test ediliyor, olumsuz sonuçlar alınması halinde daha az sorun yaşanıyor. Yani yabancı ülkelerdeki Sağlık Bakanlığı’ndan onay alarak yapılsalar da deneklere zarar verme olasıkları daha yüksek olan ilaçlar deneniyor.
Türkiye’de şimdiye dek gerçekleştirilen klinik deneylerin sayısı 716’yı buldu. Ancak bu deneylerde en az 10 Türk denek kullanıldığı düşünülürse kobay Türkler’in sayısının 7 binden fazla olduğunu söylemek mümkün. Sadece 2007-2008-2009-2010 yıllarındaki deneylerde 893 kişinin öldüğü düşünülürse olayın dehşeti de artıyor.
‘Canlarına okuruz’
Sağlık Bakanlığı, ABD’li ilaç firmalarının, Türkiye’deki insanlar üzerinde para karşılığında ilaç deneyleri yaptırdığı iddiası üzerine bir açıklama yapmış ve klinik deneylerin hem Sağlık Bakanlığı hem etik kurullar tarafından denetlendiğini, deneklere para verilmesinin de yasak olduğunu belirtmişti. Yetkililer, etik kurul onayı olmadan yapılan araştırmaların 3 yıla kadar hapisle cezalandırıldığını ifade etti. Bakanlık, “Türkiye bu konunun en sıkı denetlendiği ülkelerden birisi. Ölüm, hastalık olsa canına okuruz” dedi.
‘Türkiye’de rakam binlerce kişiye ulaşır’
İNGİLTERE’nin prestijli gazetelerinden The Independent’in Hindistan’da ilaç firmalarının insan kobaylar üzerindeki deneylerini konu alan haberi ilaç sektörünün yeniden tartışılmasına yol açtı. Klinik Farmakoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Cankat Tulunay ‘Kobay dehşeti’ne ilişkin şunları ifade etti: “Gönüllü olarak Türkiye’de ilaçlara kobay olan binlerce insan var. İmzaladıkları formlarla ölümle sonuçlanabilen deneylere maruz kalıyorlar. Bundan daha da tehlikelisi hastanın ve hastanın yakınlarının haberi olmadan ilaç şirketleri aracılığıyla doktorlar tarafından gizlice yapılan ilaç araştırmaları. Örneğin Nijerya’da Pfizer’in gizli yaptığı ve piyasadan kaldırılan Trovan isimli antibiyotik araştırmasında onlarca çocuk öldü. Bu olay dolayısıyla şirket Nijerya hükümeti ve hasta sahiplerine çok yüklü tazminatlar ödedi. Amerika’da FDA uzun yıllar ciddi septik şokta etkili olduğu iddia edilen ve Türkiye’de 20 mg’lı flakonun 2 bin 170 TL’den satılan XIGRIS LILLY firması tarafından piyasadan çekildi. SGK milyonlarca lirayı bu ilaca döktü. İlaçları denetlemek için kurulan etik kurulunda hiç deneyimi olmayan ve klinik değil ‘veteriner’ farmakologlar var. Tam tersi durumlar da söz konusu örneğin Sanofi-Aventis firması üretimi olan ‘Ketek’ adlı antibiyotik için sahte, kağıt üzerinde araştırmalar yaptı. Bu durum dolayısıyla da çok insan hayatını kaybediyor. Dolayısıyla Türkiye’deki rakam binlerce kişiye ulaşır.”