9 Asırdır Çürümeyen Beden

12. Yüzyıl başlarında Kastamonu Kalesi’nin fethi sırasında şehit olan Aşıklı Sultan için yapılan türbedeki çürümemiş beden görenleri hayrete düşürüyor. Halk dilinde ‘Ayağı Yanık Sultan’ olarak bilinen türbede çürümemiş bedenin ayak kısmı camekan içinde teşhir ediliyor.

Durumu ilginç bulan ziyaretçiler Türkiye’nin dört bir yanından türbeye geliyor. Aşıklı Sultan’ın çürümemiş ayaklarıyla ilgili bilim adamları ise açıklama yapmakta zorlanıyor.

Kastamonu Kalesi’nin fethi sırasında zehirli bir okla şehit olan Aşıklı Sultan, Selçuklu töresinde ulu kişilere uygulandığı gibi sandukasıyla defnedildi. Aşıklı Sultan’a halk arasında “Yanık Sultan” denilen olay menkıbelerde şöyle anlatılıyor: Aşıklı Sultan’ın türbesinin yakınında bir yangın çıkar. Bu olay sırasında Aşıklı Sultan Hazretleri o zamanın mülkiye amirinin rüyasına girer, der ki; “Burada yangın çıktı, türbem yanıyor, gelin beni kurtarın” Devrin mülkiye amiri uyandıktan sonra o mahalleye koşar, bakar türbe ve civarı yangından zarar görmüş ama Aşıklı Sultan’ı ateş yakmamıştır. Böylece Aşıklı Sultan’ın dünyadan ayrıldıktan sonra kerametinin devam ettiği anlaşılıyor.

KASTAMONU’DA EN ÇOK ZİYARETÇİ ÇEKEN TÜRBE

Evliyalar şehri Kastamonu’da Aşıklı Sultan, yani Ayağı Yanık Türbesi en çok ziyaretçi çeken yatır olarak biliniyor. 2010 yılının ikinci yarısından itibaren tutulmaya başlanan ziyaretçi sayılarında 2010’da 195 bin, 2011’de 400 bin kişinin ziyaret ettiği belirtildi. 2012 yılının ilk yarısında ise Aşıklı Sultan Türbesi’ni ziyaret edenlerin sayısının 300 bini geçtiği öğrenildi.

9 ASIRDIR ÇÜRÜMEYEN BEDEN

Kastamonu Turizm Eğitim ve Kültürünü Geliştirme Derneği (TURGET) Başkanı Zühtü Aslan, Kastamonu’da en fazla ziyaret edilen türbelerin başında Aşıklı Sultan Türbesi’nin geldiğini söyledi. Aslan, şehre gelen ziyaretçilerin büyük bir bölümünün türbedeki 9 asırdır çürümemiş bedeni görmek istediklerini hatırlattı. Aslan, Kastamonu’nun Evliyalar Şehri olarak bilindiğini belirterek şöyle konuştu: “Her bir sokağı, her bir caddesi, her bir mahallesi bir büyük evliya ile şereflenmiş olan Kastamonu’nun en çok ziyaret edilen mekanlarından birisi de Aşıklı Sultan Türbesidir. Kale Kapısı mevkiinde bulunan Aşıklı Sultan Türbesinde beş sanduka var. Bu sandukalardan sadece bir tanesinde Mağripli Mehmet Ağa isimli birinin yattığı bilinmektedir. Türbeye adını veren Aşıklı Sultan ise ortada yer alan üçüncü sandukada medfundur. Bu türbeyi bu kadar çok ziyaret edilir kılan sebep ise bu zatın bedeninin çürümemiş olmasıdır. Gerçekten de on yıllardır, camekan içersinde teşhir edilen ve insanlara ibret olması umulan Aşıklı Sultan’ın aşık kısmı etiyle, kemiğiyle asırlardır durmaktadır. Aşıklı Sultan, Kastamonu'nun fethi için buralara gelen Selçuklu ordusundaki komutanlardan birisidir. 1185-1200 yılları arasında cereyan eden fetih mücadelesi esnasında şehit düşmüş ve şehit olduğu yere defnedilmiştir. Bedeni 9 asırdan fazla zamandır hiç çürümeden durmakta ve adeta kendisini ziyarete gelenlere ibret vesikası olmuştur”

Bu türbe ile ilgili halk dilinde anlatılan ilginç bir hikayenin mevcut olduğunu kaydeden Aslan, bu olaydan sonra Aşıklı Sultan’ın çürümemiş bedeninin ortaya çıktığının söylendiğini belirtti. Aslan, rüyayı şöyle anlattı: “Rivayete göre; Cumhuriyetin ilk yıllarında türbe büyük bir yangın geçirir. Yangın başladığı esnada türbede yatan zat, zamanın valisinin rüyasına girerek 'Kalk beni kurtar' diye haykırır. Vali kan ter içerisinde uyanır ancak tekrar uykuya dalar. Zat ikinci sefer ikaz eder valiyi rüyasında. Vali bu sefer de “hayırdır inşallah” deyip tekrar uykuya dalar. Üçüncü seferinde türbede medfun zat daha bir hiddetle bağırır valiye rüyasında “Yanıyorum, kalk beni kurtar diyorum. Ne diye uyuyorsun!” diye çıkışır. Üç sefer üst üste gördüğü rüya valinin aklını başına getirir ve yaverine Kastamonu’da o saatlerde bir yangın olup olmadığını sorar. Yaveri Kale Kapısı mevkinde bir türbenin yanmakta olduğunu söyleyince derhal yangın mahalline gelir ve söndürme çalışmalarına bizzat katılır. Yangın söndürülür ancak, tabut ayak ucundan alev almıştır. Tabutun yanan kısmından içerisi görünür hale gelir ve Aşıklı Sultan’ın bedeninin çürümediği bu sayede anlaşılır.”