Hayata karşı olan umursamaz tavrının tam tersi bir müzik anlayışıyla, ciğerlerimizi notalarıyla söküp atmış insan.
İnsana hissettiği acıyı on, yüz, binle çarptırıp, acı denizlerinde yüzdüren hümanist sadist.
Bunlar Heparı için söyleyebileceğimiz öznel sözler. Ama müzik de öyle değil mi zaten!
Döneminin en önemli sanatçılarıyla çalışmış, onların en güzel eserlerini yeteneğiyle cilalayıp parlatmış ve bugün bile unutamadığımız, baş ucu eserleri haline getirmiş bu şahane kişiliği, sadece bestesini yaptığı, duygusal eserlerle anacağız.
Sezen Aksu'nun en sevilen parçalarından olan Küçüğüm'ün bestesi Uzay Heparı'ya aittir. Öyle bir bütünlük, öyle bir uyumdur ki; Sezen, Uzay çalışmaları istemeseniz bile tekrar tekrar dinlersiniz.
Bir bebeğin adımlarını andıran kesik kesik notalarla girer şarkıya Uzay. Dünyanın büyüklüğü karşısında kendimizi olduğumuz gibi, küçük, zayıf, önemsiz hissettiren devasa bir aynayı tutar ruhumuza. O yumuşak notalara rağmen batar, acıtır, kanatır ya içimizi, işte hep Uzay Heparı'nın sihridir bu. - - - - - -
Levent Yüksel, Uzay Heparı şaheseri olan Kadınım'ı dinlemeyen, aşk acısına yakalanmamıştır! 90'ları geçin, bugün bile aşk, hüzün, serzeniş denilince akla ilk gelen şarkıların başındadır Kadınım. Nedir büyüsü, formülü biz çözemesek de Uzay çözmüş olmalı,duyguları notalara dökmenin formülünü. Acı için bir nota, pişmanlık için bir başkası olmalıydı zira. Yoksa nasıl olur da tüm hisleri birlikte bir parçada verebilirdi ki insan.
Sertap Erener'le daha sonra Lal albümünde de çalışan Uzay Heparı'nın belki de şarkının duygusunu bize tüm gerçekliğiyle hissettirmesine rağmen sözleriyle uymayan tek parçası "Vurulduk". Vurulduğumuz, parçalandığımız, Uzay Heparı'sız yalnızlıkla yürüdüğümüz doğru ancak; ince ince değildi bu sızı, bedenimiz olmasa da ruhumuz en acımasız, en sert darbelerle parçalandı onun eserlerini dinlerken de, onu kaybettiğimizde de!
Ve onsuz ne ışık ne de renk var. Her şey ne kadar da ortalama! Türk müzik piyasasında.
Uzay mıydı kendini çeken şarkı sözlerine beste yapan yoksa, besteler mi çekiyordu bu şarkıları kendine? Küçüğüm diyen de Uzay'dı belki, serseri olan da! Sırf benliğiyle, varoluşuyla bile insana korku salan, aşık olacağının, acı çekeceğinin sinyalini veren, vefatının üstünden 20 yıldan fazla zaman geçmiş olsa bile, hala besteleriyle insanları kendine aşık edebilen, müzik tanrısı. - - - - - -
Bir aşk şarkısı olmasa da; dünyaya sitemi olan, insanlar tarafından kırılmış, kalp kırmış herkesin itirafları yatıyor "Masum Değiliz" de. Öyle de uysal bir şekilde yapıyor ki Heparı bunu, insanın yaptıklarını, acılarını kabul edesi geliyor, şimdiye kadar bir kere bile kendine söyleyememesine rağmen... Bir anne şefkatiyle sarıp sarmalıyor bestesiyle bizi Uzay, öyle bir huzur veriyor ki ne kadar büyük olursa olsun günahlarımız, affedileceğimizi bilmenin rahatlığıyla döküyoruz içimizi.
Sözleri Sezen Aksu'ya, Bestesi Onno Tunç'a, seslendirmesi Levent Yüksel'e ait olan bu parçanın düzenlemesi ise Uzay Heparı'ya ait.
Bu parça, Uzay Heparı'nın üzerinde çalıştığı son şarkı olmamasına rağmen, listemizin sonunda olmalı.
Bu şarkı son! Hayat kapısından çıkıp son kez, kendini cennetin yollarına vuran Uzay Heparı'dan sonra parça parça olan içimiz ve bize mutlu olmamızı söyleyen de o belki de. Mutlu ol, iyi bak kendine dediği de sevgili eşi ve daha yüzünü bile göremediği biricik oğlu.
İnsanların büyüklüğü yaşıyla değil yaptıkları, bıraktıkları izlerle ölçülür ya, Uzay Heparı da 25 yıllık yaşantısında bizlere nice 25 sene daha dinlenecek parçalar bırakarak büyük bir iz bıraktı tanımadığı milyonlarca kişinin hayatına.