24 Haziran seçimlerinin resmi olmayan sonuçlarına göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oyların yüzde 52.5'ini alarak yeniden cumhurbaşkanı seçildi. AK Parti ve MHP'nin oluşturduğu Cumhur İttifakı ise genel seçimde oyların yüzde 53.6'sını alarak TBMM'de çoğunluğu elde etti.
Araştırma şirketleri A&G ve ANAR'ın genel müdürleri, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve 27. dönem milletvekili seçim sonuçlarını değerlendirdi.
CHP'nin ittifak sisteminde zararlı çıktığını belirten ANAR'ın Genel Müdürü İbrahim Uslu, CHP'nin ittifaka girmesinin, 'bazı partileri parlamentoya taşıyacağım' diye destek vermesinin oy kaybıyla sonuçlandığını ifade etti.
Uslu, "Böyle bir bedel ödemek zorunda kaldı. CHP'nin stratejisi çok başarılı ve iyi planlanmış bir strateji değildi. İttifaktan küçük partiler daha kâr ederek çıkarken büyük partiler biraz maliyet ödedi. Küçük partiler kârlı çıktı. İttifak sisteminin bir süre sonra büyük partiler tarafından bir kere daha düşünüleceğini zannediyorum" diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığında çok adaylı sisteme ilişkin daha önce "Birden fazla adayla seçime girildiğinde ilk turda biter" dediğini dile getiren Uslu, ortak aday çıkarılmadığında partilerin kendi adaylarına oy verildiğini söyledi.
'MHP, MUHTEMELEN BÖLÜNÜP OY ORANINI KORUYAN DÜNYADAKİ TEK PARTİDİR'
Uslu, sözlerine şöyle devam etti:
"Benim gördüğüm muhalefetin bu seçimde geliştirdiği, uyguladığı bütün stratejiler çöktü. Hiçbiri onların beklediği sonuçları doğurmadı. Büyük partilerden küçük partilere oy geçişi yaşandı. Benzer bir durum AK Parti'de de söz konusu. MHP bölünüp oy oranını koruyan dünyadaki tek partidir muhtemelen. Ortadan ikiye bölünüp oy oranını korudu. Bu ittifakta küçülenin AK Parti olduğunu görüyoruz. MHP'den İYİ Parti'ye giden oylar AK Parti'den MHP'ye gelen oylarla dengelendi. Biz bunu görüyorduk. Sadece biz değil Sayın Cumhurbaşkanı da görüyordu. Seçim kararı alındıktan hemen sonra parti teşkilatını parlamentodaki oylara dikkat edilmesi için uyarmıştı.
Cumhurbaşkanlığında Erdoğan'a oy verip parlamentoda AK Parti'ye oy vermeyeceğim diyenlerle ilgili değerlendirmeler yapmıştı. O risk de gerçekleşti, Sayın Cumhurbaşkanının gördüğü, bizim de araştırmalarımızda tespit ettiğimiz. Dolayısıyla bu ittifak modeli küçük partilere yarayan bir şey oldu. CHP bundan en fazla mağdur olan parti oldu. Çünkü o birden fazla partiyi destekledi. Hem Saadet Partisi'ni hem İYİ Parti'yi hem de HDP'yi. Öyle olunca cumhurbaşkanı adayı ile parlamento oyları arasında ciddi bir makas ortaya çıktı. 7, 7.5 puan ortaya çıktı."
'KEMAL BEY'İN CİDDİ SORUNLAR YAŞAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM'
Cumhur İttifakı'nda cumhurbaşkanlığı seçiminde fire oyun çok az olduğunu dile getiren Uslu, MHP'ye neredeyse firesiz oy destekle AK Parti'nin parlamentoda sandalye kaptırarak bedel ödediğini anlattı.
CHP'de ise yaptığı ittifakta cumhurbaşkanlığında beklediği katkıyı alamadığını vurgulayan Uslu, CHP'nin hem toplamda oylarının büyümediğini, hem de bir kısımını ittifaktaki partilere kaptırdığını söyledi.
Bunun CHP'de ciddi sorunlara neden olacağını belirten Uslu, "Bu stratejileri uygulayan Kemal Bey'in, önümüzdeki süreçte ciddi sorunlar yaşayacağını düşünüyorum" dedi.
'AKŞENER'İN GRUBUNA BAŞKALARI LİDERLİK EDECEK'
Uslu, Selahattin Demirtaş'ın parti genel başkanı olmadığı için kimsenin yanlış, kötü aday şeklinde bir sorgulamaya gitmeyeceğini, cezaevinden bir kampanya yürüttüğünü, ikinci tur iddiasının da olmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Meral Akşener çok iddialıydı ve ikinci tura kalacağını söylüyordu. Çatı aday arayışını reddetmişti. Çok büyük iddialarla yola çıktı. İkinci tura kalmayı bırakın kendi partisinin aldığı oyun altında kaldı. İYİ Parti henüz kurumsal kimliğini oluşturmadı. Önümüzdeki süreçte de liderlik bağlamında çeşitli sorunlar yaşanacağını düşünüyorum. Akşener parlamentonun da dışında kaldı. Akşener'in grubuna başkaları liderlik edecek. Akşener'in Kemal Kılıçdararoğlu'ndan daha fazla parti içi liderlik sorgulamalarına muhatap kalacağını düşünüyorum."
'PERİNÇEK ADAY OLMASAYDI, OY VERECEKLERİN ADRESİ CHP OLABİLİRDİ'
Uslu, Doğu Perinçek'in de aldığı 100 bin imzanın kendi seçmenleri olmadığını belirterek, şunları söyledi:
"Bu CHP'nin yarattığı anomalilerden biri. CHP destek vermeseydi o imzalar toplanamayacaktı. Karamollaoğlu için de aynı şey geçerli. O da imzaları toplamakta zorlanıyordu. Perinçek aday olmasaydı, ona oy vereceklerin gideceği muhtemel adres CHP olabilirdi. Aynı şey Saadet Partsi için de geçerli. Çok fazla aday çıkarmanın seçim kararı alınmadan yanlış olacağını söylemiştim. CHP nasıl böyle bir hata yaptı anlamak mümkün değil. Çok fazla aday olması, oyların desantralize olması, merkez kaç oylarının varlığı da bütün adayları tehdit ettiği gibi CHP'yi de tehdit edeceği belliydi. Bunu göremedi. Aslında normal şartlar altında aday olamayacak insanları aday yaptığınızda rakibinize zarar vermiş olmuyorsunuz. Size yakın durdukları için onlar sizden oy çekiyorlar."
'DEMİRTAŞ'A ÖZGÜRLÜK' TALEPLERİ OLMASA SONUÇ FARKLI OLABİLİRDİ'
Adil Gür de seçim sonuçlarına bakıldığında, CHP ile HDP, HDP ile CHP arasında oy geçişlerinin bulunduğunun aşikar olduğunu söyledi.
Sadece CHP'nin kalelerinde HDP'nin aldığı oylar değil, HDP'nin kalelerinde de CHP'nin aldığı oyların olduğunu ifade eden Gür, "Güneydoğu'da HDP'nin oldukça yüksek oy aldığı CHP'nin yüzde 1-2'ler mertebesinde olduğu yerlerde, CHP adayı İnce'ye yerine göre yüzde 5-10 arasında oylar çıktığını gördük. Dolayasıyla bu, malumun ilamından başka bir şey değil, sürpriz değil. Çünkü uzunca bir süredir dillendiriliyordu, bunu CHP seçmeni de söylüyordu. Belki CHP yöneticileri bunu kamuoyuyla konuşmuyordu ama CHP örgütlerinde de konuşulan bir şeydi. Yani HDP barajı aşsın diye 'her aileden bir oy HDP'ye diye' yaygın bir kanaat vardı zaten" diye konuştu.
Seçim ikinci tura kalmış olsaydı, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de CHP ile HDP arasında Muharrem İnce üzerinde ittifak olacağını belirten Gür, "CHP ve diğer muhalefet partileri 'Demirtaş'a özgürlük' taleplerini dile getirmese HDP arasına mesafe koysaydı, belki seçim sonuçları kendileri açısından çok daha farklı olabilirdi. Çünkü Türiye'de seçmen şunu çok iyi biliyor ve bunun farkında; tamam belki Tayyip Bey'den hoşlanmayan bir kitle var çeşitli nedenlerden ama HDP'den ve Demirtaş'tan hoşlanmayan kitle Tayyip Bey'den hoşlanmayan kitleden çok daha büyük bir kitle. Yani çok yanlış bir hesap. Evet doğru, CHP'nin kalelerinde HDP'ye oy çıktı ama aynı şekilde HDP'nin kalelerinde de CHP'ye oy çıktı" değerlendirmesinde bulundu.
'TÜRKİYE'DE İDEOLOJİK BİR BÖLÜNME VAR'
Adil Gür, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Muharrem İnce'nin oylarının partilerine oranla daha fazla olmasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, seçim sürecinde kamuoyunun, bu yarışın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İnce arasında yaşanacağına hazırlandığını söyledi.
Bunun algısının da kanaatinin de hakim olduğunu, meydanlardaki kalabalıkların da bunu gösterdiğini ifade eden Gür, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz ne dersek diyelim Türkiye'de ideolojik bir bölünme var. 2010 referandumunda AK Parti 'evet' dedi, MHP 'hayır' dedi ama MHP'ye oy veren kesim gitti 'evet' dedi, sonuç yüzde 57.8 çıktı. Hatta HDP boykot etmeseydi yüzde 52 civarında bir oy çıkacaktı. Sonra 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi oldu MHP ve CHP 'adayımız Ekmeleddin İhsanoğlu' dedi. Tayyip Bey'e yüzde 52 oy çıktı. Neye rağmen? AK Parti dışındaki tüm partilerin 'hayır' demesine rağmen, MHP 2010 ve 2014'te 'hayır' demesine rağmen, Tayyip Bey'in karşısındaki blokta yer almasına rağmen 2016'da ne oldu? Yine yüzde 51.5'a yüzde 48.5'luk bir sonuç çıktı."
'ERDOĞAN'IN OYU, AK PARTİ'NİN OYUNDAN 10 PUAN FAZLA'
Seçimlerin iki lider üzerinde yoğunlaştığını, bunun da iki blokun liderleri olarak görülmesinden kaynaklandığını belirten Gür, "Tayyip Bey sadece bugün yüzde 52.5 almadı. 2014'te de MHP'nin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu idi. Tayyip Bey yine yüzde 52 aldı" hatırlatmasında bulundu.
Türkiye'de siyasi partilerin oy oranları belli seviyelerde olsa da seçmenin, lider olarak ya da ideolojik olarak kendisini farklı bir yerde konumlandırdığını anlatan Gür, o nedenle Erdoğan'ın aldığı oyun, AK Parti'nin aldığı oydan 10 puan daha fazla olduğunu söyledi.
'MHP'NİN HAKKINI VERMEK LAZIM'
Gür, bu seçimde MHP'nin hakkını vermek gerektiğini vurgulayarak, "'MHP'ye oy veren seçmenin büyük bölümü Tayyip Bey'e oy vermeyecek' dendi. Durumun öyle olmadığı görüldü. AK Parti ve MHP'ye oy veren seçmenin ezici bir çoğunluğu cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Bey'e oy verdi" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i de tebrik etmek gerektiğini ifade eden Gür, "Bana göre seçimin başarılılarından bir tanesidir çünkü sıfırdan, yoktan bir partiyi var etmiş ve yüzde 10 oy almıştır. Bu, kolay bir iş değildir. Bu manada hakkını teslim etmek lazım" diye konuştu.
Araştırmacılar olarak Akşener'i ve partisini daha yukarıda bulduklarını ama CHP'nin adayı İnce olduktan sonra, onun performansının, İYİ Parti'ye ve Akşener'e giden CHP oylarını konsolide ettiğini ifade eden Gür, "CHP oyları geri döndü. Buna rağmen İYİ Parti yüzde 10 oy aldı. Partisinin aldığı oydan dolayı tebrik etmek lazım. Kendisinin yüzde 7,5 oy almasının sebebi, blokta kazanacak adaya yönelme eğilimi olduğu için İYİ Parti'ye oy verenlerin bir bölümü Cumhurbaşkanlığı seçiminde İnce'ye oy verdi" değerlendirmesinde bulundu.
'ERDOĞAN İKİNCİ TURDA YÜZDE 60'LA SEÇİLİRDİ'
Muhalefetin uygulamaya koyduğu çok adaylı seçim stratejisini yanlış bulduğunu belirten Gür, şu ifadeleri kullandı:
"Ben ilk günden beri yanlış olduğunu söyledim. Pratikte doğru gibi görünüyordu. Çünkü Türkiye'de AK Parti ve MHP'nin ideolojik olarak benzerliği vardı. İttifak yapması kolaydı. Karşısındaki partiler farklıydı, bir araya gelmeleri çok zor görünüyordu. Herkesin kendi adayıyla çıkması mantıklı gibi görünüyordu. Muhalefet cumhurbaşkanının karşısına milliyetçi muhafazakar camiadan oy alabilecek tek bir adayla çıkmış olsaydı, bana göre daha başarılı olabilirdi. Bu süreç içinde dört, beş aday birbirlerinden farklı olmadığını gösterdi. Karamollaoğlu da Demirtaş'a özgürlük istedi Akşener de İnce de. Yani politik olarak birbirlerinden farklı değillerdi, söylemleri farklı değildi. O zaman beş tane adayla çıkmanın anlamı kalmadı. Seçim ikinci tura kalsaydı, bu kadar söylemden sonra ikinci turda Tayyip Erdoğan yüzde 60 ile seçilirdi kesin olarak. Çünkü biliyoruz ki Saadet Partisi'ne ve İYİ Parti'ye oy veren bir kesimin ikinci turda CHP adayına oy vermesi çok kolay değildi. İdeolojik olarak kolay değildi."
Doğu Perinçek'in, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için 100 bin imza almasına rağmen, 100 bin oyun altında kalmasın ilişkin de değerlendirmede bulunan Gür, "Bariz şekilde halk imzası ile Cumhurbaşkanı adayı olanlar, diğer partilerin seçmenleriyle aday oldular. Perinçek'in aday olduğu gün CHP'nin yöneticileri, oy verilmesi yönünde çağrıda bulundu. Perinçek'e verilen oyların içinde, Akşener'in ve İnce'nin çağrılarının etkili olduğunu biliyoruz. Bu manada şaşırtıcı değil" diye konuştu.