HABER

AB, azınlık meselesi ile uğraşıyor

ANKARA (İHA) - Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, Avrupa Birliği'nin azınlık konusunu ve rakamları çarpıtarak Türkiye'de iç bunalım oluşturmak istediğini belirterek, "Azınlıklar meselesinin referansı Lozan'dır. Devleti kuranlar Lozan'da sadece gayrimüslimleri azınlık olarak tanımlamışlardır" dedi. Aygün, Zana ve arkadaşlarının devletin üniter yapısını bozma suçu işlediğini de kaydederek, bu kişiler hakkında soruşturma açılması gerektiğini ifade etti.

Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Aygün, Ekim ayında yayınlanan AB İlerleme Raporu'nda yer alan azınlıklara ilişkin sayısal verilerin bugüne kadar yapılan çalışmalarla paralellik göstermediğini ve raporda Türkiye'de 15-20 milyon Kürt, 3 milyon Çerkez, bir milyon Boşnak olduğunun kaydedildiğini hatırlattı. Söz konusu raporda, ilk kez 'Müslüman Azınlık' ve 'Müslüman olmayan Azınlık' kavramlarına da yer verilerek, Türkiye'de 12-20 milyon arasında 'azınlık' konumunda Alevi nüfusun olduğuna, 'Müslüman olmayan' başka toplulukların da varlığına vurgu yapıldığını belirten Aygün, buna göre Türkiye'de yaşayan Ortodoks Ermeniler'in 60 bin, Museviler'in 20 bin, Roma Katolikleri'nin 20 bin, Ortodoks Süryaniler'in 20 bin, Ortodoks Rumlar'ın 3 bin, Protestanlar'ın 2 bin 500, Katolik Süryaniler'in 2 bin, Katolik Ermeniler'in 2 bin, Protestan Ermeniler'in 500, Katolik Keldaniler'in sayısının ise 300 olduğunun açıklanmasına karşılık, yapılan başka araştırmaların bu rakamlarla örtüşmediğini söyledi.

"AB, AZINLIK OYUNU OYNUYOR" Merkezi Amerika'da bulunan Ethnologue data from: Languages of the World kuruluşunun verilerine göre Türkiye'nin yüzde 86.21'inin Türk, yüzde 13.79'u ise diğer unsurlardan oluştuğunun kaydedildiğini ifade eden Aygün, "Bu kuruluşa göre Kürtlerin oranı yüzde 8.36. Bu da 5 milyon 852 kişiye tekabül ediyor. Yani AB'nin ifade ettiği gibi 15-20 milyon değil. Araştırmaya göre Türkiye'de 1 milyon 520 bin Çerkez (yüzde 2.14), 1 milyon 141 bin Arap (yüzde 1.63), 371 bin Zaza (yüzde 0.53), 14 bin Laz (binde 2) bulunuyor. Ermeniler, Museviler, Katolikler, Ortodokslar, Rumlar, Protestanlar ve Süryaniler gibi çok sayıda unsurun toplamı ise 700 bini geçmiyor" dedi. Diğer yandan 1985 nüfus sayımındaki belirlemeye göre, Doğu ve Güneydoğu'daki yaşayan 9 milyon 903 bin vatandaşımızın sadece 2 milyon 766 bini anadil olarak Kürtçe'yi bildirdiğini ve kalan yüzde 72'lik bölümün ise anadilini Türkçe olarak belirttiğini ifade eden Aygün, "Yine, bir araştırma kuruluşunun İstanbul'da yaptığı ankette, ana-baba tarafından kendilerini Kürt olarak ifade edenlerin oranı yüzde 7.6'dır. Akraba ilişkileri dahil edildiğinde bu oran yüzde 13.1 olmaktadır. Ancak bunların sadece yüzde 4'lük bir bölümü 'Kürdüm' demektedirler. 1993'de TÜSES'in yaptığı araştırmada, Kürt olarak belirlediği grubun genel seçmen sayısı içindeki oranı yüzde 9.8'dir. Javed Ensari'ye göre, dünyadaki Kürtlerin nüfusu 15 milyon civarındadır ve bunların yüzde 25'ine tekabül eden 3 milyon 375 bini Türkiye'dedir. Doktora çalışmasında Kürtlerle ilgili nüfus tahminlerini karşılaştırmalı olarak değerlendirmiş olan M. Fany'nin 1930 yılı için Türkiye'de belirlediği Kürt sayısı 1 milyondur. Bu sayının o günkü Türkiye nüfusu içindeki payı yüzde 6.6'dır. Almanya'da yayınlanan uluslararası nitelikli 'Der Fisher Weltalmanach 95' adlı eserde dünyadaki Kürt nüfusu yaklaşık 16 milyon olarak verilmiş. Türkiye'deki Kürt sayısı 6.2 milyon olarak gösterilmiştir. Görülüyor ki, AB'nin verdiği rakamlarla başka kuruluşların verdiği rakamlar arasında oldukça büyük farklar var. Avrupa Birliği'ne göre azınlık dedikleri grupları alt alta toplasak, Türkiye'de Türkler azınlıkta kalıyor. Soruyorum; Bu rakamları nerden aldınız, kim yaptı bu araştırmayı? Biz neden bilmiyoruz?" dedi.

REFERANS LOZAN'DIR Türkiye'de hukuki ve siyasi bakımdan bir Kürt azınlıktan bahsetmenin mümkün olmadığını dile getiren Aygün, devletin kuruluş esasları çerçevesinde Rum, Ermeni ve Yahudilerin azınlık statüsünde olduğunu belirterek "Kürtler devletin asli unsurları arasındadır. Başta Anayasa olmak üzere bütün hukuki ve siyasi belgeler ile uygulamalar bunu göstermektedir. Azınlık meselesinin referansı Lozan'dır. Devleti kuranlar Lozan'da sadece gayrimüslimleri azınlık olarak tanımlamışlardır. Avrupa Birliği'nin hiç bir gerekçe yokken azınlıklar sorunu varmış gibi bunu ilerleme raporuna koymuşlardır. Bunun nedeninin Türkiye'deki unsurlara (biz arkanızdayız) mesajı vererek, devletin üniter yapısına karşı harekete geçirmektir. AB, azınlık meselesini bilinçli bir biçimde kaşıyarak, yara açmaya çalışıyor"şeklinde konuştu.

AB'nin azınlıklar meselesindeki tutumunun Leyla Zana ve arkadaşlarını cesaretlendirdiğine ve Avrupa'da yayınlanan gazetelere ilanlar vererek otonomi isteklerini açığa çıkardıklarına dikkat çeken Aygün, bu hareketin ülkenin bölünmez bütünlüğüne karşı bir hançer olarak nitelenmesi gerektiğini vurguladı. Bu davranışın Türk adaletini, Türk savcılarını harekete geçirmesi gerektiğini belirten Aygün, "İlanı verenler hakkında suç duyurusunda bulunularak yargı önüne çıkarılmalıdır. Türkiye'nin Kürt vatandaşlar ile hiç bir sorunu yoktur. Biz Kürtlere değil, Kürtçülere, bölücülere karşıyız. AB'nin bu tutumu Kürt vatandaşlarımızı kışkırtmak içindir. Bu oyuna gelmemeliyiz" dedi.

En Çok Aranan Haberler