Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye Cumhuriyeti’nin, demokrasi dersinin alınması gereken yer olduğunu söyledi.Bakan Çelik, Osmaniye’de sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri ile bir araya geldi.Bir takım ziyaretler gerçekleştirmek üzere Osmaniye’ye gelen Çelik, ziyaretler kapsamında STK temsilcileri ile bir araya gelerek 16 Nisan’da yapılacak halk oylamasıyla ilgili bilgiler verdi.Cumhurbaşkanı Erdoğan’a diktatör yakıştırması yapıldığına değinen Çelik, “Şimdi bakın çok geçmiş yıllardan beri bugünde kullanılıyor, Sayın Cumhurbaşkanımız için ahlak dışı bir şekilde diktatör ifadesi. Bu kavram bizim topraklarımızdan çıkmadı. Şimdi bir takım bizim ülkemizdeki siyasiler ya da bazı entelektüeller bunu dile getiriyorlar ama bu Türkiye’de çıkmadı. Rakibimiz olan ülkelerde Türkiye ile olan rekabette kendilerini geçmeye başladığını görünce bu tip kara propagandalarına başladılar. Tabii onlara verdiğim cevap şudur. Ben siyaset bilimciyim ve diktatörün ne olduğunu çok iyi bilirim. Dünyadaki bütün diktatörlerin tarihteki bütün diktatörlerin ortak bir özelliği vardır. Onlar halklarına karşı tankların, duvarların arkasına saklanırlar. Ama sizin diktatör dediğiniz bizim Cumhurbaşkanımız, 15 temmuz gecesi savaş uçaklarına karşı, ölüm kusan savaş tanklarına karşı halkı ile beraber yürüdü. Onlara karşı çıktı. 15 temmuz gecesi hep beraber demokrasi tarihini yeniden yazdınız.O sebeple Türk halkının kimseden demokrasi dersi almaya ihtiyacı yoktur. Demokrasi dersinin alınması gereken yerdir Türkiye Cumhuriyeti” dedi.16 Nisan’dan sonra yeni sistem ile Cumhurbaşkanının meclisi feshedebileceği gibi konularda sorular aldığına vurgu yapan Çelik, “Cumhurbaşkanlığı makamının 16 Nisan’dan sonra anayasa değişikliği hayata geçerse meclisi istediği zaman feshedebileceği söyleniyor. Arkadaşlar fesih yetkisi şudur. Bir Cumhurbaşkanının meclisi feshettim demesi ve meclisin seçime gitmesidir. Böyle tek taraflı bir yetki, teknik anlamda bir fesih yetkisi 16 Nisan’dan sonraki düzenlemede yok. Eğer bir sistem krizde olursa, Cumhurbaşkanı ile meclis arasında bir kriz olursa, Cumhurbaşkanı meclisi seçime götürürse kendi seçimini de yenilemek zorunda kalacak. Dolayısıyla Cumhurbaşkanları keyfi olarak meclisi seçime götüremezler. Ancak bir sistem krizini çözmek için götürebilirler. Mevcut durum artık yönetilemez ve yürütülemez hale gelmiş olması gerekiyor. Ya da meclis Cumhurbaşkanından memnun değilse ve Cumhurbaşkanlığı seçimini yenilemek istiyorsa o defa da meclis seçimi yenilenmek zorunda kalacak. Onlar da keyfince devlet başkanlığı seçimini yenilemeyeceklerdir. Bu karşılıklı denge mekanizmasına Türkiye’nin ihtiyacı var” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz