AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Türkiye ile AB arasında 2013 sonunda Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni ile imzalanan Geri Kabul Anlaşmasının doğru anlaşılması gerektiğini belirterek, "Suriyeliler ve Iraklılar Geri Kabul Anlaşmasının kapsamında değildir. Bunun dışındaki ülkelerden, kaynak ülkelerden olursa bu kabul edilebilecektir" dedi.
Bozkır, düşünce kuruluşu German Marshall Fund’ın Washington’daki merkezinde yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bozkır, 7 Mart’ta Brüksel’de yapılacak Türkiye-AB zirvesinde enerji ve ekonomik üst düzey işbirliği, Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, vizelerin Türk vatandaşları için kaldırılması, müzakere fasıllarının açılması ve yasa dışı göç gibi konuların ele alınacağını hatırlattı.
AB’nin Türkiye’ye 3 milyar euro katkı yapacağı konusunun doğru anlaşılması gerektiğini vurgulayan Bozkır, “Türkiye olarak biz AB’den para talebinde bulunmadık ve 3 milyar euro da Türkiye için önemli bir rakam değildir” dedi.
"3 MİLYAR EURONUN İNTİKALİ BAŞLAYACAK"
Türkiye’nin Suriyeli misafirleri için bugüne kadar 10 milyar dolar harcadığını, sadece hastane hizmetlerinden faydalanmaları için 9 milyar lira kaynak aktarıldığını kaydeden Bozkır, şöyle devam etti:
“Bu 3 milyar euro Türkiye’ye verilmiyor. Bu 3 milyar euro bir anlamda AB’nin kendi vicdanını rahatlatması için Suriyeli kardeşlerimize harcanmak üzere Türkiye’ye ulaştırılacak. Bununla ilgili ihtiyaç listeleri hazırlandı. Bunlar içinde ağırlık okullara, hastanelere verilecek. Kamplardaki şartların daha iyi hale getirilmesi, hatta kampta yaşayan Suriyeli kardeşlerimizin konutlara geçmesi gibi projeler var. İlk listeyi üç hafta önce Hollanda dönem başkanlığına Sayın Başbakanımızın ziyareti sırasında vermiştik. Şimdi hazırlıklar tamamlanıyor ve ihtiyaç listesi kesinleştirilecek ve bu yıl için Türkiye’ye Suriyeli mültecilere harcanmak üzere verilecek 3 milyar euronun intikali ve harcanmasına başlanacak.”
Bozkır, Suriye krizi nedeniyle illegal göç dalgası geleceği uyarısını Türkiye’nin defalarca yapmasına rağmen Avrupa ülkelerinin bunun farkına varamadığını ya da vardığı halde bunu tedbir alma aşamasına getiremediğini söyledi. Temmuz ya da ağustos aylarında dahi AB’nin bu konunun büyüklüğü hakkında fikre sahip olmadığını vurgulayanBozkır, “Avrupa, tarihinin en büyük göç dalgasıyla karşı karşıya” dedi.
Bozkır, şöyle devam etti:
“Bu sadece Türkiye sahillerinden Yunan adalarına cereyan eden bir olay olarak düşünülürse yanlışlığın en büyüğü olur. Gerçekten bu büyük bir olay. Suriye sorunu çözülemediği takdirde terörün ve illegal göçün Avrupa’ya ulaşması önlenemeyecektir ve daha büyük boyutlarda ortaya çıkma ihtimali de çok güçlü bir şekilde ortadadır. Ayrıca dünyada gerçekten illegal göçten nemalanmak isteyen bir örgütlenme var. 6 milyar dolarlık bir ekonomiden bahsediliyor.”
"MERKEL EN DOĞRU TEŞHİSİ KOYAN LİDER"
Türkiye’nin üzerine düşeni yaptığını, geçen yıl 146 bin illegal göçmen ile 4 bin 500 insan kaçakçısının yakalandığı bilgisini veren Bozkır, “Hiçbir ülke bu sorumlulukla tek başına bırakılamaz” diye konuştu.
Bozkır, sorunun yasa dışı göçün yasal hale getirilmesi olduğunu belirtti ve şunları söyledi:
“Burada Şansölye Angela Merkel Avrupa’da aslında en doğru teşhisi koyan lider ve tüm tenkitlere rağmen de doğru tespitini doğu politikalarla yürütme arzusunda bir lider. Eğer AB ülkeleri bu sorumluluğu paylaşmazsa o zaman bu sorunun ortadan kalkması mümkün olmaz. Bir rakam ortaya çıkarıldı ve ülkelere paylaştırıldı. Şimdi 800 kişi için referandum yapan ülke var. Ülkesine giren mültecinin bütün mal varlığına el koyup bunu ihalelerde satıp buradan ülkedeki o göçmenlerin yarattığı masrafı karşılamak için kanun çıkaran ülkeler var. Bu zavallı insanları dörtlü nizamda önlerinde atlı polislerle savaş esiri gibi yürütüp kamplara götürmek isteyen ülkeler var. Duvarlar, teller, bunlar yanlış ve sorunu çözme imkanı sağlayacak şeyler değil. En önemlisi bu insanların insan onuruna yakışır şekilde legal olarak Avrupa’ya gideceklerinin bilincinde olmaları.”
"EKİM, KASIMDA VİZENİN KALKMASI LAZIM"
Türkiye’nin AB ile vizesiz seyahat ve Geri Kabul Anlaşmasını birlikte imzaladığını hatırlatan Bozkır, Türkiye’nin Geri Kabul Anlaşması’nı haziranda yürürlüğe koyacağını söyledi.
Mart ve nisan ayında da Türkiye’nin kendisinden beklentilerini gerçekleştirmiş olacağını ifade eden Bozkır, “Ekim, kasım aylarında da AB’nin vizeyi kaldırma kararını alması lazım. Geri Kabul Anlaşması şayet yürürlüğe girer, ekim kasım aylarında vize kalkmazsa Geri Kabul Anlaşmasının içindeki hükme göre bizim anlaşmayı feshetme hakkımız var. Bu birlikte yürüyen bir ilişki” şeklinde konuştu.
"SURİYELİLER, IRAKLILAR DAHİL DEĞİL"
Bozkır, Türk vatandaşlarının Avrupa’ya göç dalgası yaratacak durumu olmadığını dile getirdi ve Geri Kabul Anlaşması'nın da doğru anlaşılması gerektiğini vurguladı.
Bozkır, şöyle devam etti:
“Geri Kabul Anlaşması'nın yürürlüğe girmesini takip eden gün 1 milyon göçmeni Türkiye’ye yollayacaklar gibi bir düşünce söz konusu değil. Her bir kişi için bir dosya gönderilecek. ‘Bu kişi yakalanmıştır, ismi şudur, Türkiye’den gittiğini ispat edecek belgeler bunlardır’ gibi ve Türkiye’de bir komisyon bunları inceleyecek. Ondan sonra kabul ederse bunlar gelecek. Bizim 1951 BM Konvansiyonu’na koyduğumuz bir coğrafi rezerv var. Bu rezerv çerçevesinde anlaşmada da belirtildiği üzere ancak Türkiye üye olduğu zaman bu rezerv kalkacaktır. Dolayısıyla Suriyeliler ve Iraklılar Geri Kabul Anlaşmasının kapsamında değildir. Bunun dışındaki ülkeler, kaynak ülkelerden olursa bu kabul edilebilecektir.”
Yunanistan ile yapılan ikili Geri Kabul Anlaşmasının çok daha önce imzalanıp yürürlüğe girdiğini belirten Bozkır, şu bilgileri verdi:
“Buna ilişkin de aynı mekanizma yürürlüktedir. Son olarak gönderilen 300 kişi Suriye ve Iraklılar dışındaki Yunanistan’a intikal etmiş illegal göçmenleri kapsamaktadır. Bunlarla ilgili müracaatı Yunanistan yapmıştır. Bizim incelememiz sonucu kabul edilen bu 300 kişi Türkiye’ye gönderilmiştir. Türkiye de şayet bu kaynak ülkelerle geri kabul anlaşması varsa kendisine geri gönderilenleri o ülkeye gönderecektir. Bazılarının pasaportu yoktur. Hangi ülkeye ait olduğu belli değil. Onlar da geri kabul merkezlerinde misafir edilecektir ve mensup oldukları ülke bulunduğunda oraya gönderilecektir. Buradaki rakamlar milyonlar, yüz binler, on binler hiçbir zaman olmayacaktır.”
(AA)