ANKARA (İHA) - Avrupa Birliği Genel Sekreteri Büyükelçi Oğuz Demiralp, Danimarka'da Hazret-i Muhammed'in karikatürlerinin yayınlanmasının halkın AB'ye karşı bir tavır geliştirmemesi gerektiğini, dine hakaretin Avrupa hukukunda suç sayıldığını belirtti. Demiralp, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde üzerinde ulusal mutabakat sağlanmış olan Kıbrıs, sözde Ermeni soykırımı ve Kürtçe konusunda geri adım atmayacağını ifade etti. Demiralp, "Kıbrıs konusu bu sene içinde AB sorun ettiği sürece sorun olacaktır. Mantık ölçüleri içinde davranırlarsa Kıbrıs konusunun da bu sene içinde problem olmaması gerekir" dedi.
Büyükelçi Oğuz Demiralp, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği'nde (ABGS) basınla tanışma kokteyli düzenledi. Kokteylde bir konuşma yapan Demiralp, amaçlarının ABGS'yi çok geniş bir örgüt haline getirmek değil, mevcut ana özelliklerini muhafaza ederek bir icra sekreterliği olarak çalışmaya devam etmek olduğunu belirtti. ABGS'nin hükümete ve topluma hizmet verdiğini kaydeden Demiralp, daha iyi bir hizmet vermek için nitel ve nicel açıdan güçlenmeye ihtiyaç duyulduğunu anlattı. ABGS'nin görevinin müzakere süreci ile bitmeyeceğini daha sonra da devam edeceğini kaydeden Demiralp, kurumun yükümlülükleri hakkında bilgi verdi. ABGS'nin çıkan yasaların AB'ye uyumu konusunda görüş bildirdiğini ve TBMM Uyum Komisyonu ile irtibat halinde olduğunu anlatan Demiralp, ayrıca AB'nin hibeleri ile gerçekleşen projelerinin de kendilerinin kontrolünde hayata geçirildiğini dile getirdi. Söz konusu projeleri 'AB'nin kuru sıkı bir diplomat tartışmasından çıkıp halkın arasına inmesi' şeklinde niteleyen Demiralp, şimdiye kadar bir milyar euroluk bir destek ile yaklaşık 150 projenin hayata geçirildiğini ve ilerleyen yıllarda verilecek hibe oranının da artacağını ifade etti. Siyasi reformların Türk insanı için hayata geçirilmesi gerektiğini söyleyen Demiralp, "Biz siyasi reformları AB istiyor diye değil siyasi reformlar bizim ihtiyacımı diye yapılması kanısındayız. Temiz havaya, gıdaya ne kadar ihtiyacımız varsa, insan hakları ve örgütlenme özgürlüğüne de o kadar ihtiyacımız var. Bunlar da modern ve kaliteli bir hayatın parçalarıdır. Esas itibari ile siyasi reformlar AB istiyor diye değil, Türk vatandaşının hayat kalitesini yükseltmek için yapılır. Siyasi reformlardan kastımız, Türkiye'deki mevzuatın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygun hale getirmektir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin AB ile bir ilgisi yoktur. 50 yıl önceki bir sözleşmedir ve hazırlayıcıları arasında Türkiye de vardır. Dolaysıyla Türkiye kendi hazırladığı bir sözleşmeyi uygulama gayreti içindedir" diye konuştu.
"TÜRK HALKININ AB'YE İLGİSİ AZALDI"
Türk halkının AB'ye karşı ilgisinin azaldığını gözlemlediğini ifade eden Oğuz Demiralp, "Temelde AB üyeliği arzusunun ortadan kalktığı kanısında değilim. Kamuoyunda bazı sorular var. Bunların başında Kıbrıs geliyor. Kıbrıs konusunda ulusal mutabakat var. AB sürecinin tek taraflı olarak Türkiye'den taviz koparmasına izin vermeyeceğiz. Diğer bir konu 1. Dünya Savaşı döneminde Doğu Anadolu'da olanlar konusunda da geri adım atılması söz konusu olmayacaktır. Bu da ulusal mutabakat olan bir konudur. Aynı şekilde bireysel kültürel hakların da siyasi istismara açılması da kabul edilecek bir şey değildir. Dolaysıyla herkesin bu konuda da rahat olması lazım. Dolaşım özgürlüğü konusu da halkımızı rahatsız ediyor. AB dolaşım özgürlüğünü sürekli olarak askıya alma pozisyonunda. Ama bu, onların müzakere pozisyonudur. Bizim böyle bir müzakere pozisyonunu kabul etme imkanımız yoktur. Kaldı ki böyle bir davranış AB ilkelerine aykırıdır. AB ilkelerin Türkiye aleyhine çiğnenmesini kabul etmemiz söz konusu değildir. Dolaysıyla AB Katılım Süreci'ni bu anlayış içinde sürdürüyoruz. Bunlar ulusal mutabakat olan konulardır. Dolaysıyla geri adım atmak söz konusu değildir" şeklinde konuştu. Kıbrıs konusunda Türkiye'nin bir tavır değişikliğine girmeyeceğini yineleyen Demiralp, "Kıbrıs konusu bu sene içinde AB sorun ettiği sürece sorun olacaktır. Mantık ölçüleri içinde davranırlarsa Kıbrıs konusun da bu sene içinde problem olmaması gerekir" dedi.
Karikatür krizine de değinen Avrupa Birliği Genel Sekreteri Demiralp, "AB konusunda çok olumlu bir siyasi ortam içinde değiliz. Bunun nedeni de meydana gelen üzücü olaylardır. Bu son üzücü olaylar karşısında Türkiye medeniyetlerin ittifakı anlayışı içinde üstüne düşeni yapmaya çalışıyor. Türkiye'nin üstüne düşen de budur. Türkiye, çeşitli kültürlerin bağdaşması konusunda bir modeldir. Bu konuda üstüne düşeni de daha kuvvetle yapacaktır. Ancak vatandaşlarımız sanmasınlar ki bu Danimarka'daki davranış AB normlarına uygun bir davranıştır. Aslında Avrupa kültüründe dine hakaret diye bir kavram vardır. Bu ceza hukuklarında da yer almıştır. Danimarka'nın ceza hukukunun 140. maddesinde dine hakaret bir suç sayılır. 1938'den beri bu maddeyi kullanmamışlar ama ceza hukuklarında böyle bir madde var. Dine hakaret AB hukukunda da yeri olmayan bir konudur. Avrupa'dan bu tür davranışlar geliyor diye AB'ye karşı bir tavır gelişmesini kabul etmiyoruz. Tersine bu konuda son zamanlarda benimsediğimiz politika ile bazı Avrupalılara Avrupalığı öğretiyoruz. Türkiye'ye yakışan da budur. Buna da devam edecektir" açıklamasını yaptı.