KOPENGHAG (İHA) - Özellikle Türkiye'yi ilgilendiren çok önemli kararlar alacak olan olan Avrupa Birliği'nin 15 üyesinin toplantısına saatler kaldı. Avrupa'nın, Türkiye'nin ve başta ABD olmak üzere bütün dünyanın merakla beklediği Avrupa Birliği'nin (AB) 2 gün sürecek toplantısında birlik kendi geleceğini de tayin etmiş olacak.
Avrupa Ekonomik Topluluğu'nu 1957 yılında 6 Avrupa ülkesi kurdu. Bugün, Avrupa Birliği olarak adlandırılan devletler topluluğun 15 üyeyi kapsaması 38 yıl sürdü ve 1995 yılında gerçekleşti. Aradan 10 yıl geçmeden, yani 2004 yılında çoğunluğunu Doğu Avrupa ülkelerinin oluşturduğu 10 yeni üye daha birliğe katılacak.
AB'ye 10 yeni üyenin katılması, tarihinin en geniş kapsamlı ve en çabuk başarılan genişleme hamlesi olacak. Müzakereler 13 aday ülkeyle 1998 yılında Brüksel'de başlamıştı. Ve şimdi bu adayların 10'u Kopenhag Zirvesi'nde birliğe üye olarak tanınacaklar. Bu hızlı gelişmenin ardında yoğun bir çalışma yatıyor. 10 aday ülke, üyeliği hak edebilmek için AB'nin geniş kapsamlı ve çok yönlü düzenlemelerini gerçekleştirmek zorundaydı. Birliğin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Günter Verheguen, sözkonusu ülkelerin bunu başardığını geçen Ekim ayında açıklamıştı.
Aslında Almanya ve Fransa'nın genişleme sürecinin finanse edilmesine ilişkin önerisi, aday ülkelerin tepkilerine yol açmıştı. Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan, AB'yi küçük hesaplar yapmakla ve yüzyılın projesi olarak nitelendirilen genişleme hamlesini cimrilik yüzünden geciktirmekle suçlamış, finans planında değişiklik yapılmasını talep etmişti.
YENİ MALİ PAKET HAZIRLANDI Sonuçta AB Dönem Başkanı Danimarka, Berlin ve Paris'in önerdiğinden 2.5 milyar Euro daha fazlaya malolacak bir yeni mali paket hazırladı. Böylece tasarruf isteyen eden eski üyelerle, yeni talepler ileri süren adaylar arasında bir kumar başladı. Örneğin Portekiz ve İtalya, yeni üyelere tanınacak süt kotalarından, kendi ülkelerindeki ziraatçılar için de pay koparmaya çalışıyor.
Her şeye rağmen, Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, Kopenhag Zirvesi'nde açılacak yeni dönemin önemine dikkat çekiyor ve, "Ama her şey bir yana, güvenlik ve ekonomik gelişme adına kazancımıza paha biçilemez. Bu nedenle genişleme, çocuklarımız ve torunlarımızın çıkarına olacaktır" diyor. Çocuklar ve torunlar, devlet ve hükümet başkanlarının ikinci bir kararından da etkilenecekler.
TÜRKİYE TARTIŞMASI AB, Kopenhang Zirvesi'nde Türkiye ile müzakere başlatılması konusunu da ele alacak. Almanya ve Fransa'nın hazırladığı teklif, AB Komisyonu'nun Türkiye'de ne gibi demokratik ve hukuksal reformlar yapıldığını incelemesini öngörüyor. Bu incelemenin sonucu olumlu ise Ankara'ya 2004 yılı sonunda "tarih için tarih" verilmesi planlanıyor.
Yani müzakerelerin 2005 yılı ortalarında başlayabilmesi tasarlanıyor.
AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Günter Verheugen, Türkiye'ye kapının açık tutulması gerektiğini belirtiyor, ama aynı zamanda temel ilke üzerinde ısrarını sürdürdüğünü vurguluyor. Verheugen, "Bu ısrarımdan baskı altında da vazgeçmeyeceğim. Temel ilke ise demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve azınlıkların korunması alanlarında taleplerimizi tümüyle yerine getirmemiş bir ülke ile üyelik müzakerelerine başlamamız söz konusu olamaz" diyor.
Ancak, AB'nin genişleme sürecini devam ettirmek ve entegrasyonu hızlandırmak için Türkiye'ye ihtiyacı var. Örneğin, bölünmüş durumdaki Kıbrıs'ın üyeliği Türkiye'nin direnişi nedeniyle gerçekleşemiyor. Ayrıca, AB'nin planladığı Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası'nın, Kuzey Atlantik Paktı'nın askeri altyapısından yararlanması Kıbrıs sorunu nedeniyle Türkiye ve Yunanistan tarafından engelleniyor.