GAZİANTEP (İHA) - SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, hükümetin kararlılığı sayesinde yakın zamana kadar "açılmaz, kapalı" denilen AB kapısının aralandığını bildirdi.
Konukoğlu, SANKO Haber Dergisi'nin son sayısında yer alan açıklamasında, AB uyum yasalarının birbiri ardına çıkarılması ve tam üyelik müzakere tarihinin alınmasına yönelik haklı beklentilerin, ekonomi başta olmak üzere birçok alanda olumlu havanın esmesine yol açtığını belirtti. Hükümetin, Türkiye'nin AB üyeliği için alt yapı hazırlamada ve müzakere tarihi alınması için üyeliğe karşı çıkan ülke liderlerinin dahi takdirini kazanan çok üstün bir başarı sergilediğini kaydeden Konukoğlu, "Hükümetin kararlılığı, Türkiye'nin çoğunluğunun yaklaşımı kabul edildi ve yakın zamana kadar 'açılmaz, kapalı' denilen AB kapısı aralandı. Müzakere tarihi de alındığı takdirde, Türkiye yeni bir sürece girecek. Milletimizin yaşam standardını yükseltmeyi öngören bu süreç, inanıyorum ki sinerji yaratarak Türkiye'yi dünya gündemini belirleyen ülkeler arasına sokacaktır" dedi.
Konukoğlu, Türkiye'nin müzakere tarihi almasının ardından ülkeye yabancı sermaye girişinde bir artış yaşanacağını ifade ederek, "Müzakere tarihi alınması ile birlikte Türkiye'ye yabancı sermaye girişinin artacağı ve Türkiye'nin önünün açılacağı görüşündeyim. Ancak bu gelişmeler akşamdan sabaha olacak işler değil. Sabırlı olmalıyız. Hükümet mesaisinin önemli bölümünü AB süreci için harcadı. Buna da kimsenin itirazı olmadı. Türkiye'de yeni yatırımlar ne kadar artarsa, işsizlik o kadar azalır. Hükümet, işsizlik sorununu çözmek, en azından azaltmak zorunda. Bu nedenle de yabancı sermaye girişini hızlandıracak düzenlemeler ivedilikle yapılmalı" diye konuştu.
Konukoğlu, dünyanın hiçbir ülkesinde işsizliğin tam olarak çözülemediğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İşsizlik konusunda Türkiye'nin şanslı olduğu bir durum var. Ailede bir kişi çalışıyorsa kalanı onunla idare ediyor. Diğer bir ifade ile bir kişi çalışıyor, aile fertlerinin tamamı onunla yetiniyor. Aile birliğine olan bağlılık, bu tabloyu ortaya koyuyor. Avrupa veya Amerika'da bizdeki bu anlayış söz konusu değil. Üretim artırılarak işsizlik sorunu çözümlenemezse, sosyal sorunlar yaşanır. Üretimi, istihdamı ve ihracatı artırmak amacıyla çıkarılan teşviklere mutlaka işlerlik kazandırılmalı. Teşvikler hem verilmeli hem de tam ve yeterli olmalı. Bu kapsamda, ülke olarak bürokrasiyi minimize etmek zorunda olduğumuzun altını çizmek istiyorum. Her ile değişik teşvikler verilmeli. Her ilin sanayileşmesi, her kentin tekstil yatırımları ile donatılması düşünülemez. Hayvancılık ve tarım ürünlerinin de en az sanayi kadar önem taşıdığı dikkate alınarak desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Bu yöntemle girişimcilere daha iyi imkanlar tanınarak başarılı sonuçlar alınabileceği görüşündeyim. Ülkemiz yeni ufuklara yelken açtı. Bu hedefe giden yolda, her kişi ve kurum sorumluluk duygusu ile hareket etmeli. Çoğu gitti ama geride de çoğu var. Geleceğin iyi olacağı kanaatindeyim, yeter ki kendimize inanalım."