HABER

"AB kararını söylemek zorunda"

BERLİN (İHA) - Almanya'da yayınlanan Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde Wolfgang Günther Lerch imzasıyla yer alan yorumda, Türkiye'nin Avrupa yolunda nasıl ilerlediği anlatıldı.

Tanzimattan bu yana Türkiye'nin attığı adımları değerlendiren Lerch, Avrupa Birliği'ne de çağrıda bulunarak "Avrupa'nın, yerine getirilemeyeceği varsayımıyla durmadan yeni şartlar icat etme taktiğinin dürüstlükten ne kadar uzak olduğu artık anlaşılıyor. En ağır ekonomik krizlerinden birini yaşayan 70 milyon Müslüman Türk'ü Avrupa'ya dahil edip etmeyeceğini, edecekse ne zaman ve nasıl edeceğini, Avrupa artık söylemek zorunda" değerlendirmesinde bulundu.
Frankfurter Allgemeine Zeitung'da Wolfgang Günther Lerch imzasıyla ve "Sebat iyi bir özelliktir ve Türkler de çok sabırlıdır" diye başlayan yorumda şu ifadelere yer verildi:

"Tanzimatın ilan edildiği 1839 yılından beri ısrarla Avrupa yolunda ilerleyen Türkiye merkeziyetçiliği ve gayrımüslüm azınlığa eşitlik tanınmasını şiar edinmişti. II. Abdülhamid'in ümmetçilik arayışından sonra önce Jöntürkler daha sonra da kültür devrimi yapan Mustafa Kemal milli değerlere dönerek Batı'ya götüren yoldaki ilerleyişi sürdürmüşlerdi. Milli devletin kurucusu Atatürk Avrupa arayışına hız vermişti. Cumhuriyet'i peşinden sürüklüyordu. Batılılaşma, Avrupalılaşma ve modernleşme batılı bir devleti, batılı hukuk düzenini ve radikal reformları gerektiriyordu."

ALTAYLAR'DAN AVRUPA'YA Yorumda, Altaylar'dan Avrupa'ya götüren tarihi yolculuğun Avrupa Birliği üyeliğiyle noktalanmasını bekleyen aydın kesimin ortaklık anlaşmalarıyla yetinmek istemediği de dile getirildi.
Türkiye'nin Avrupa Konseyi ve NATO üyelikleri ile Avrupa ekonomik topluluğu ortaklık anlaşmasının tarihlerinin verildiği yorumda, 1987 yılındaki tam üyelik başvurusunun reddedildiği hatırlatılarak şöyle denildi:

"Yunanistan, İspanya ve Portekiz'in entegrasyonuyla uğraştıklarını belirten Avrupa Topluluğu Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik durumu ve serbest dolaşımın yol açabileceği problemleri ret kararına gerekçe göstermişti. 1980'deki son askeri darbenin ağır siyasi artçı sarsıntıları ve Kürt sorunu da Topluluk açısından Türkiye'nin üyeliğine imkan tanımıyordu. Ama Ankara ısrarlıydı. Önce Gümrük Birliği sağlandı, sonra da tam üyelik öncesindeki son etap olan üye adaylığı statüsü Türkiye'ye tanındı. Gümrük Birliği İslamcı Erbakan'ın iktidara gelmesini önleyememişti. Günümüzde ise dini hoşgörüyü arttıracağı için AB üyeliği İslamcı kanat tarafından da destekleniyor."

TÜRKİYE'DE AB TARTIŞMASI Yorumda devamla Uyum Paketi'nin Meclis'ten geçmesiyle Türkiye'deki AB üyeliği tartışmasının son bulduğu ve Türkiye'nin ısrarcı tutumu sayesinde Birlik Avrupası'nın dini ve kültürel nedenlerle Türkiye'nin Avrupa'ya dahil olamayacağı şeklindeki savının artık unutulduğu belirtiliyor ve şöyle devam ediyor:
"Kültürel çeşitliliği benimseyen Avrupa sonunda 'Müslüman Türkiye, Hristiyan Avrupa'ya yakışmaz' tezini aforoz etmek zorunda kaldı. Avrupa Hıristiyanlık Kulübü olamazdı. Türkiye'nin kültürel farklılığından dolayı Avrupalı olamayacağını düşünen Almanların oranı yüzde 70'i buluyor. 1980'li yıllardan itibaren siyasi ve ekonomik şartlar ön plana çıkarılıyordu. Türkiye bu açıkları kapatamadığı sürece tam üyeliği düşünülemezdi. Kimi Avrupalı politikacıya göre bu gerekçeler Türkiye dosyasının 2030 yılına kadar dondurulmasına yeterliydi. Böylelikle kültürel farklılık tezine de lüzum kalmıyordu. En ilerici politikacılar ise Avrupa'yı Vladivostok'a kadar genişletmekten, hatta bütün dünyaya yaymaktan bahsediyordu. Eski Almanya Başbakanı Helmut Schmidt'in kültürel farklılık teziyle üyeliğe karşı çıkması Türkleri incitmişti. Avrupa'ya ait olmamak kusur sayılabilir miydi?"

AB'YE ÇAĞRI
Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinin AB - Türkiye ilişkilerindeki son durumu konu alan yorumu şu satırlarla sona eriyor:
"Türkiye, Avrupa'nın bu zaafını ve niçin çifte standart formülüne sarıldığını farketmişti. Dananın kuyruğu sanıldığından da erken kopacak. Türkiye'nin işi kolay. Türk tarihinin tamamlanmasındaki son adımın atılmasından yana olanlar 3 Kasım'dan zaferle çıkacak. Yasalaşan reformların gücüyle AB'nden tam üyelik müzakereleri için tarih istenecek. Türkiye'nin kararlaştırdığı reformları gerçekleştirip krizlerini çözüme kavuşturması zaman alacak. Ama Avrupa'nın, yerine getirilemeyeceği varsayımıyla durmadan yeni şartlar icat etme taktiğinin dürüstlükten ne kadar uzak olduğu artık anlaşılıyor. En ağır ekonomik krizlerinden birini yaşayan 70 milyon Müslüman Türk'ü Avrupa'ya dahil edip etmeyeceğini, edecekse ne zaman ve nasıl edeceğini, Avrupa artık söylemek zorunda."

En Çok Aranan Haberler