Borrell, AB Dışişleri Bakanlarının olağanüstü video konferans toplantısının ardından basına açıklamalarda bulundu.
Afgan halkını desteklemeye devam edeceklerini belirten Borrell, bunun Taliban’ı tanıma anlamına gelip gelmeyeceğine ilişkin soruya, "Bu resmi bir tanıma değil, baş etmek gerektiği anlamına geliyor." yanıtını verdi.
"Taliban, savaşı kazandı ve onlarla konuşmamız gerekiyor" değerlendirmesinde bulunan Borrell, Taliban’ın insan hakları ve BM Güvenlik Konseyi kararlarına uyum sağlaması için tüm manevra güçlerini kullanacaklarını vurguladı.
Borrell, AB’nin Taliban ile yapacağı herhangi bir iş birliğinin; "barışçıl ve kapsayıcı bir çözüme, kadınlar, gençler ve azınlıklar da dahil olmak üzere tüm Afganların temel haklarına saygı gösterilmesine" bağlı olacağının altını çizdi.
Önceliklerinin AB vatandaşlarının ve AB ile 20 yılı aşkın süredir çalışan Afganların tahliyeleri olduğuna işaret eden Borrell, "Eğer ülkeyi terk etmek isterlerse, onları ihmal edemeyiz. Onları getirebilmek ve AB üye ülkelerinde koruma sağlamak için her şeyi yapacağız. Bu kişileri almak için hazır olan İspanya’ya teşekkür etmek istiyorum." diye konuştu.
Borrell, sayısı yaklaşık 400 olan söz konusu kişilerin daha sonra vize veren AB ülkelerine dağıtılacağını kaydetti.
Bir diğer önceliklerinin Afganistan'daki yeni güvenlik durumunun Avrupa’ya büyük çaplı göçe yol açmasını engellemek olduğuna dikkati çeken Borrell, bu konuda üye ve transit ülkelerle görüşeceklerini bildirdi.
Borrell, "Alınacak dersler olduğunun ve özellikle Afgan ordusunun Taliban saldırılarına karşı direnme gücüyle ilgili yanlış öngörülerde bulunulduğunun kabul edilmesi lazım" tespitinde bulunarak, gelecek dönemde Türkiye, Pakistan, İran, Çin ve Rusya ile daha fazla çalışılması gerektiğinin altını çizdi.
Borrell’in ofisinden yapılan yazılı açıklamada da "AB, 'Afganistan genelinde tüm şiddetin derhal durdurulması, güvenliğin ve sivil düzenin sağlanması, sivillerin hayatının, haysiyet ve mal varlığının korunması' çağrısında bulunuyor." ifadesi kullanıldı.
Açıklamada, çatışmaya; demokrasi, hukukun üstünlüğü ve anayasal yönetime dayalı anlamlı müzakereler yoluyla çözüm sağlanması gerektiği kaydedildi. (AA)