İSTANBUL (İHA) - Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, "AB, Türkiye ile çok güçlenecek" dedi. Abdullah Gül, Koç Üniversitesi'nde NATO Zirvesi kapsamında gerçekleştirilen Gençlik Zirvesi'nde konuştu. Demokrasinin, insan potansiyeline dayalı bir süreç olduğunu belirten Gül, "İnsan medeniyetinin bir hazinesidir. Biz bu bağlamda Avrupa Birliği liderlerinin Türkiye ile müzakere sürecini başlatmasını istiyoruz. Avrupa Birliği bunu görmelidir. NATO bizim ortaklaşa belirlediğimiz değerlerin desteklenmesi üzerine kuruludur. NATO'nun varlığı, verdiğimiz ortak mücadelede özgürlüğü desteklemek için yapılmıştır.
İttifak sessiz fikir birliğinden ibaret değildir. Toplantıda tüm konularda görüş birliğine vardık diyemeyiz. Nüfuslarımızın, halkımızın tüm haklarını yerine getirebilmeleri için uğraşıyoruz. Tartışmalarımızın ne kadar hayati önem taşıdığının bir kez daha altını çiziyorum. NATO bir konuşma birliği değildir. Gerektiği zaman biz güvenliğimizi koruruz. NATO yeni adımların atılmasına neden oldu. NATO yarının soruları, dünün cevaplarını veremez" dedi.
NATO'nun gelecekteki genişlemesinin İstanbul zirvesinde şekillendiğinin altını çizen Abdullah Gül, "Diyalog, işbirliği, kimliklere değer vermek bizim temel ilkelerimizdir. Bu ülkede NATO Zirvesi'nin ve NATO Gençlik Zirvesi'nin yapılması bizim açımızdan çok önemlidir. Türkiye bu noktada transatlantik organizasyonlar temeline yatan bir ülkedir. Türkiye bir çok ülkenin fikir babasıdır. NATO Zirvesi'ne ek olarak bir kaç hafta önce İKÖ'yü İstanbul'da ağırladık. İkinci defa İKÖ'yü İstanbul'da Ekim ayında bir araya getireceğiz. Tüm bunlar bizim ortaklığımız açısından bir değer olarak bilinmelidir. Türkiye öyle bir ülke ve toplumdur ki tüm dünyaya mesaj vermektedir. Bu önemli buluşmayı genç beyinlerle yapmaktayız. Tüm uluslar barış, hoşgörü ve birliktelik mesajını veriyoruz" diye konuştu.
Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Gül, 'Kıbrıs referandumu tekrar masaya gelir mi?' sorusuna, "Kıbrıs kronik bir problem olarak duruyor. Bu problem çözülsün diye çok uğraştık. Sayın Kofi Annan'ın daha önce üç kez teşebbüsü oldu. Dördüncü teşebbüsünü yaparken çok tereddütlüydü. Bir kere daha başarısız olmak istemiyordu. Her iki tarafta evet derse bu kabul edilecek. Her iki taraf ya da taraflardan biri hayır derse plan düşecek deniyordu. Şu anda büyük bir fırsat kaçırılmış oldu. Rum tarafı yüzde 75 civarında buna 'hayır' dedi. Türk tarafı başka ne yapabilir? BM'nin getirdiği bir plana 'hayır' dedi. Türk tarafının tabi yüzde yüz onayı yoktu. O zaman bir uzlaşmaya gitmeniz gerekir. Bu uzlaşmayı da tarafsız bir kurulun yapması gerekirdi. BM Genel Sekreteri de böyle bir uzlaşmayla karşımıza çıktı. Şu anda yapılması gereken şey şu; Türkler üzerine düşeni yaptı. Şimdi Türklere verilen sözlerin yerine getirilmesi gerek. Bu sözler önemli sözlerdir, yani ekonomik ambargonun kaldırılması" cevabını verdi.
Bakan Gül, yabancı basın mensuplarının doğu ile batı ve İslam kültürü açısından Türk hükümetinin niyetlerini sorması üzerine, "Ben konuşmamda Türkiye'nin bir köprü olduğunu söyledim. Bunu bir yana bırakın sizler bir kaç gündür buradasınız. Sizler Türkiye'nin nasıl bir köprü olduğunu görüyorsunuz. Bu sadece Türkiye'de bugün yaşanan bir şey değil. Tarihten gelen bir gelenektir. Türklerin kültüründe hoşgörü vardır, tolerans vardır. Onun için hiç kimsenin diliyle, diniyle uğraşılmamıştır. Herkes bu toprakta kendi kimliğiyle yaşamıştır. Kilisenin, sinegogun, caminin yan yana olduğunu görebilirsiniz. Dolayısıyla Türkiye'nin geleneğinde vardır bu hoşgörü. Bunu uluslararası siyasete de taşıma gayreti içindeyiz" şeklinde konuştu.
İsrail-Filistin sorununa da değinen Abdullah Gül, "Zor işler yaptığımızın bilinmesi bile bizi memnun eder. Filistin-İsrail meselesi sadece iki toplum arasında değil daha geniş boyutuyla Arap-İsrail meselesi olarak ele alınır. Bu bütün bölgeyi ilgilendiren bir konu. Bu kronik konunun çözümü veya çözümü yönünde her atılan adımlar, kesinlikle önce bölgede sonra dünyada büyük bir rahatlama yapacaktır" dedi.
Azerbaycan ve Ermenistan liderleriyle yaptığı görüşmenin sorulması üzerine Abdullah Gül, "Çok faydalı bir toplantı oldu. Her iki taraf da, gerek Azeri bakan gerek Ermenistan bakanı da memnun oldular. Daha önce Prag'da her iki bakan kendi aralarında görüştüler. Ayrıca bu görüşmeyi tekrarlayacağız. Eylül ayında New York'ta yine üçlü olarak bir araya geleceğiz. Onun için herkesin olumlu yaklaşması, problem olmasa zaten ilişkiler normal olur. İlişkiler normal olmadığına göre çözülmesi gereken problemler var" ifadelerini kullandı.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 'Türkiye'nin AB'ye katılması için neleri değiştirmesi gerek? 'sorusuna şöyle karşılık verdi:
"Türkiye'nin AB'ye üyeliği önemli bir olay. Bu önemli olay hem AB'nin üyeleri açısından hem de Türkiye açısından önemli. Çünkü küçük bir ülke AB'ye girmiyor. Önemli bir ülke AB'ye giriyor. Kültür olarak, din olarak, ekonomi olarak, nüfus olarak büyük bir ülke AB'de birleşiyor. Bu önemli olay yeni başlamadı. 1963'de başladı. Bazıları sanki eski doğu Avrupa ülkeleri gibi Türkiye'de AB ilişkilerine yeni başlıyor. Bu böyle değil. Türkiye'de Kopenhag siyasi kriterlerinin gerçekleştirildiğine biz inanıyoruz. Türkiye'de demokratikleşme süreci devam edecek ama Kopenhag siyasi kriterleri söz konusu olduğunda bunları gerçekleştirdik. İnanıyorum ki komisyon bunları raporlarına yazacaktır. Aralık ayında inanıyorum ki diğer ülkelere nasıl davrandılarsa Türkiye'ye de öyle davranacaklar."
Türkiye'nin AB konusunda üzerine düşenleri yerine getirdiğinin altını çizen Bakan Gül, "Türkiye o kulübün şartlarını yerine getirmiş, ondan sonra o kapının açılmasını bekleyecek. Burada dürüst olmayacak bir karar alınırsa, buna ihtimal vermiyorum ama bunun neticeleri sadece Türkiye için değil AB için de zor olur. AB, Türkiye ile çok güçlenecek. Çok daha büyük stratejik gücü olacaktır" dedi.