CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin bir "AB politikası" olmadığına ilişkin eleştirilere de sert çıktı. Baykal, "Biz AB politikasını herkesten daha iyi biliyoruz. Bizim bu konuda hiçbir kompleksimiz yok. Türkiye'nin AB'ye tam üyelik temelinde bir ilişki geliştirmesine, Türkiye'de kimse bizden daha çok istiyor olamaz. Benden çok daha istiyor olamaz. Ben Türkiye'nin modernleşme iddiasıyla ortaya çıkmış partisinin genel başkanıyım" dedi.
Deniz Baykal, Show TV'de "Doğruya Doğru" isimli programda soruları yanıtladı. CHP kurultayına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Baykal, genel başkan adaylığı için gerekli yüzde 20 şartına dönük eleştirilere tepki gösterdi.
YÜZDE 20 İMZA ŞARTI, CİDDİYETSİZLİĞİ ÖNLEMEK İÇİN GETİRİLDİ
Sınır uygulamasının sadece CHP'de olmadığını ifade eden Baykal, AKP'nin tüzüğünde de yüzde 20 barajı bulunduğuna dikkat çekti. Baykal, "Sadece CHP'de böyle bir garip düzenleme var, başka hiçbir partide yok. Bu da insanlar genel başkan adayı olmasın, genel başkan seçilmesin diye konulmuş. Yok böyle bir şey" dedi.
Aynı tüzükle ciddi genel başkanlık yarılarının olduğunu hatırlatan Baykal, son kurultayda barajı tutturan genel başkan adayının çıkmadığını kaydetti. Böyle bir kriterin olmasının demokrasi bakımından sakıncalı olmadığına vurgu yapan Baykal, şunları söyledi:
"Bir büyük siyasi partide genel başkan adaylığının ciddiyet taşıması lazım. Bazıları genel başkan adaylığını bir rütbe gibi kullanma girişimi içine girdiler. Geçmişte oldu bu. Çünkü medyada genel başkan adayı diye daha kolay yer buluyorsunuz. Kendi ilginç düşünce ve anlayışlarınızı, partiyle ilgili olmayan ve partiye zarar verebilecek konuşmalarınızı orada serbestçe yapıyorsunuz. Bu partiyi sıkıntıya sokuyor.
‘Ya bunlar CHP'nin adayı mı' diye tuhaf manzaralar kendini gösteriyor. Bu durum değerlendirildiği için daha önceki bir noktada, parti içinde bir büyük mutabakatla ‘böyle ciddiyetsizlik olmaz, bu partide aday olacak olanların asgari yüzde 20 delege desteğine sahip olduğunu koymaları lazımdır' anlayışı içinde bu yapıldı. Bu kurultayda ciddi bir genel başkan adayı olan arkadaşımız dahi, bugün konuda şikayet söyleyenlerin önemli kısmı bunun zorunlu, doğru, haklı bir değerlendirme olduğunu, mutlaka yapılması gerektiğini söylediler."
EN DEMOKRATİK PARTİ CHP'DİR
Kurultayda, tüzük ve parti içi hukuk uygulamalarının tartışıldığını anlatan Baykal, yaşanan tartışmaların mahkeme kararlarıyla tescil edildiğini kaydetti. CHP'ye yönelik "demokratik değil" eleştirilerine karşı çıkan Deniz Baykal, "İddia ile söylüyorum. Türkiye'de en demokratik siyasi partilerin başında CHP vardır. CHP'de her şey özgürce tartışılır, tartışma ödüllendirilir ve tartışmayı yapanlar her platformda genel başkanın yüzüne karşı her şeyi serbestçe, bazen de parti nezaketi dışında uygun olmayan ifadelerle dile getirirler, bunu da hepimiz doğal karşılarız. Ben bu partinin genel başkanı olarak, CHP'nin Türkiye'deki, mesela AKP'den başkalarını saymama gerek yok, çok daha demokratik bir parti olarak, herkesin anlamasını istiyorum.
NİŞAN DİYE YOLA ÇIKTIK
Deniz Baykal, kendisine dönük, "koltuğa yapıştı, gitmiyor" eleştirilerine de yanıt vardı. Dışarıdan, kendisine dönük, "Bu genel başkanlığı aldı, seçildi bir türlü bırakmıyor" eleştiriler bulunduğunu ifade eden Baykal, "Böyle bir şey yok" diye konuştu. 12 Eylül askeri rejiminin CHP'yi kapatmasının ardından 12 yıl geçmesine karşın kimsenin aklına CHP'nin durumunun gelmediğini belirten Baykal, kendilerinin 1992 yılında CHP'yi açtığını kaydetti.
CHP-SHP birleşmesine olanak sağlamak amacıyla kendisinin 1995 yılında genel başkanlıktan ayrıldığını hatırlatan Baykal, sonraki kurultaylarda ise örgütün talebi üzerine geldiğini ifade etti. 1999 seçimlerinde CHP'nin baraj altı kalması nedeniyle yine genel başkanlık görevinden ayrıldığını hatırlatan Baykal, bu sürecin ardında da bir buçuk yıl partinin kapısını çalmadığını söyledi. CHP'ye dönmesi konusunda yoğun baskılarla karşılaştığını belirten Baykal, o dönemde tekrar partiye dönmesinde bir düğünün etkili olduğunu açıkladı. Baykal, şöyle konuştu:
"Bana bir partili arkadaşım geldi dedi ki, ‘Adana'da bir partili arkadaşımız var. Onun kızının adı Deniz. O kızına adını, seni düşünerek verdi. Şimdi kızı nişanlanacak. Kız diyor ki ‘Nişanımı Deniz Baykal takmalıdır. Madem onun için benim adımı sen Deniz koydun, Deniz Baykal gelip nişanıma katılmazsa ben nişanlanmayacağım' diyor. Önüme bunu getirdiler. Nişan diye gittim. Antalya'dan yola çıktık. Alanya, Gazipaşa, Antalya sınırları içinde hiç arabadan inmedim. Gazipaşa'dan sonra, ‘benzin alacağız, şurada bir kahve içelim' diye, Taşucu, Anamur, Silifke, Mersin derken.. Oraya gelinceye kadar artık ‘Ya işte Türkiye bu halde, haklıymışsın, bu durumlar nedir felan'.. Bu söylediğim 2000 yılı. Velhasıl ben kurultaydan bir süre önce talep üzerine yola çıktım. Gelirken de ‘Bundan sonra partide kavga istemiyorum' şartı koydum.
ESKİ GENEL BAŞKANLAR MUHTIRALAR VERDİ
Geldikten kısa bir süre sonra bize muhtıralar verildi. Bu partiyi batırıyor, bitiriyor diye. Ayrılmamı istediler, ayrılmadım. ‘Barajın altında kalacak parti' dediler, ‘Partiyi sen bitiriyorsun' dediler. Devam ettik. 2002 yılında seçim yapıldı Anamuhalefet partisi olduk. Barajın altındaki bir parti, yüzde 9 küsürden yola çıktık, yüzde 20 civarında oy aldık."
BULUNDUĞMUZ NOKTADAN MEMNUN DEĞİLİZ
CHP Lideri Baykal, 22 Temmuz 2007 seçimlerinin ardından yine Anamuhalefet partisi olduklarının hatırlatılması üzerine bulundukları yerden memnun olmadıklarını söyledi. Baykal, "Bulunduğumuz noktayı CHP'nin problemi diye anlamak yanlış. Bulunduğumuz nokta Türkiye'nin yapısı, Türkiye'nin problemi" dedi.
AKP'nin yüzde 47 oy almasının tabi bir olay olmadığını ileri süren Deniz Baykal, asıl sorgulanması gereken konunun bu olduğunu ifade etti. Baykal, "Sandık öncesinde ne var. Şimdi bunları konuşmaktan zevk almıyorum ama dünyanın hangi demokratik ülkesinde sandık öncesinde Türkiye'de yaşananlar yaşanıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bir bahane arıyor gibi vaziyete girmek istemiyorum" dedi.
CHP'NİN ALTERNATİFİ YOK
Deniz Baykal, CHP'nin gelinen noktada alternatifinin olmadığını söyledi. Baykal, şunları söyledi:
"CHP, birileri kızsa da, rahatsız olsa da oy vermese de. Alternatifsiz çok büyük işler yerine getiriyor. Şimdi toplumda CHP'ye oy vermemiş olan insanların gözünde de bugün CHP, bu kurultaydan sonra da daha hızlı olarak giderek bir umut ve güven kurumu haline gelmeye başlıyor. Türkiye'nin sigortası olarak CHP algılanıyor. Bugün CHP'ye şu ana kadar oy vermemiş insanlar dahi, ‘İyi ki bu memlekette CHP var. İyi ki varsınız' diyor. Bu kurultay bize, Türkiye'nin CHP'ye bağladığı umudun ortaya çıkması açısından bir vesile oldu. Yurttaşlarımıza da şunu gösterdi."
AB, TÜRKİYE YATIRIMINI AKP'YE YAPTI
Deniz Baykal, AB temsilcilerinden CHP'ye yönelik eleştirilere de sert çıktı. Söz konusu eleştirilerin CHP'nin problemi olmadığını altını çizen Baykal, AB adına açıklamalar yapanlara tepki gösterdi. Bu insanların Türkiye ile ilişkilerini doğru bir Türkiye algılaması üzerine kuramadıklarını belirten Baykal, şunları söyledi:
"Onlar Türkiye'yi AKP diye algıladılar. AKP'den çok memnunlar. AKP'den memnun olmaları AKP'nin Türkiye'nin AB politikasını en iyi kavrayan, ona en yapıcı katkıyı getiren, demokratikleşme sorununu, hukuk devleti ve AB standartlarının yaygınlaştırılması konusunda bilinçli çaba gösteren bir parti olmanın ötesindeki, ‘başka bazı özellikleri, kullanılabilirlikleri' dolayısıyla maalesef AB, AKP'yi ideal Türkiye partneri olarak gördü. Çok angaje oldular. Çok kaynaştılar, çok bütünleştiler. AKP çıkmaza girdi Türkiye'de. AKP ile iş tutmanın artık gelecek bakımından umut vermediği, güven vermediği ortaya çıktı.
AB'nin bazı çevreleri Türkiye yatırımını AKP'ye yaparak belki de yanlış yapmış olacaklarını değerlendirmiş olmaları gerekirken buraya girmediler. Sanki AKP batmıyor, AB batıyor gibi Türkiye'de bir anlayış içine girdiler. Bu AKP'ye de iyilik değildir. AB adına konuşan bilinen isimler, AKP'den çok AKP'ci haline gelmişlerdir. AKP adına Türkiye ile kavgaya başlamışlardır. Bu kavgayı, AKP adına bize karşı yapıyorlar. Bu kavgayı AKP adına yargıya yönelik yapıyorlar."
TESLİM OLARAK DEĞİL, TARTIŞARAK AB ÜYELİĞİ
AB adına konuşanların Türkiye'nin süreçlerini bilmemekle suçlayan ve "ukela" olarak tanımlayan Baykal, AB ile sağlıklı, ciddi ve tam üye olmaya yönelik bir ilişki kurmak istediklerini söyledi. AB kültürü içinde ilişkinin "teslim olarak" değil, "tartışarak" olabileceğini belirten Baykal, AKP iktidarının da AB yetkililerini Türkiye aleyhinde konuşmaya teşvik ettiğini söyledi.
Hükümete yönelik "Damat Ferit Paşa Hükümeti" benzetmesini tekrar eden Baykal, Milli Kurtuluş Savaşı döneminde yaşanan olayları anımsattı. CHP'nin AB politikası olmadığına ilişkin eleştirilere de sert çıkan Baykal, "Biz AB politikasını herkesten daha iyi biliyoruz. Bizim bu konuda hiçbir kompleksimiz yok. Türkiye'nin AB'ye tam üyelik temelinde bir ilişki geliştirmesine, Türkiye'de kimse bizden daha çok istiyor olamaz. Benden çok daha istiyor olamaz. Ben Türkiye'nin modernleşme iddiasıyla ortaya çıkmış partisinin genel başkanıyım. Mustafa Kemal'in, o imzayı atan İsmet İnönü'nün koltuklarında oturuyorum" diye konuştu.
ANKA