HABER

"AB Türkiye'yi oyalamaya devam ediyor"

İSTANBUL (İHA) - Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından dün yayınlanan "Büyük Birliğe Doğru" başlıklı ilerleme raporunun Türkiye'ye ilişkin kısımlarını değerlendiren Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ali Bayramoğlu, "Gümrük Birliğine ilişkin taahhütlerini dahi yerine getirmeyen AB inandırıcılıktan uzaktır. Türkiye'yi oyalayıp bekleme odasında tutmaya devam ediyor" dedi.

Türkiye ile ilgili İlerleme Raporu'nda, Ağustos ayında büyük tartışmalar sonucu kabul edilen AB Uyum Paketi ile sağlanan dönüşüm 'devrim' olarak nitelendirilirken, buna rağmen tam üyelik için gerekli siyasi kriterlerin yerine getirilmediği görüşüne yer verildiğini hatırlatan Bayramoğlu, siyasi kriterlerin neden yerine getirilmediğine ilişkin değerlendirmelerdeki ifadelere dikkat çekti.

Bayramoğlu, Avrupa Birliği (AB) Komisyon'nun, Türkiye'nin AB Uyum Yasaları'nı 'devrim niteliğinde' bulmasına rağmen, tam üyelik için gereken siyasi kriterlerin tam olarak yerine getirilmediğini vurguladı. Bayramoğlu, Türkiye'ye tam üyelik müzakerelerine başlamak için bir tarih verilmezken, tam üyeliğe hazırlamak amacıyla Türkiye'ye ek mali katkı sağlanmasının benimsendiğini hatırlattı.

Bayramoğlu, AB Komisyonu İlerleme Raporu'nda "Neler yapılmalı" başlığı altında sunulan ve Kopenhag Zirvesi'ne yönelik olarak Türkiye ile ilgili önerilerin dikkat çekici olduğunu vurguladı. Bayramoğlu, "Bu önerilerde Katılım Ortaklığı Belgesi katılım öncesi stratejisine yararlı bir araç olmuştur, AB ile Türkiye arasındaki güçlendirilmiş siyasi diyalog, siyasi reform, insan hakları, Kıbrıs sorunu ve sınır uyuşmazlıklarının barışçıl yollarla çözülmesi konularını kapsamaktadır ve yoğun bir şekilde sürdürülecektir, TAIEX desteği verilen ve belirli sektörel konulara odaklanan mevzuat taraması süreci ilerlemiştir ve daha da geliştirilecektir, şeklinde ifadeler yer alıyor" diye konuştu.

ÖZEL STATÜ Komisyonun ilerleme raporunda 2003'te yeni bir yol haritası çıkarılması yaklaşımıyla Türkiye için özel bir statü öngörülmesi ihtimalini bulunduğunu kaydeden Bayramoğlu, "Türkiye'nin hedefi tam üyelik olmalıdır, diğer statüler kabul edilemez" dedi. Bayramoğlu daha sonra şunları söyledi:
"Türkiye'nin yapmış olduğu atılımlar takdir edilmesine rağmen, bazı uygulama eksikliklerine değinilmesi özü itibariyle haklı olmasına rağmen, Türkiye'nin sergilediği bütüncül irade ve yaklaşım göz önüne alınıp bu süreç teşvik edilmeliydi. Rapor Türkiye'nin beklentilerini karşılamaktan uzaktır. Rapor, Kopenhag Zirvesi'nde tam üyelik müzakerelerinin başlanmasına yardımcı olmalıydı. Olumluları gördüğünü söyleyip yine bahaneler arkasına sığınılması pedagojik bir davranış değil, cezalandırıcı bir yaklaşımdır."

"TARIM VE HİZMET SEKTÖRÜ GB'YE ALINMAMALI" Raporda, Gümrük Birliği'nin güçlendirilmesi, tarım, hizmetler ve kamu alımlarını daha da kapsayacak şekilde genişletilmesinin hedeflendiğini belirten Bayramoğlu, "Biz sürekli olarak Gümrük Birliğine karşı çıktık. Türkiye'nin AB'ye alınmak yerine AB ülkelerinin lehine olan bu türden süreçlerin devam ettirilmeye çalışılması yanlıştır. Komisyon 2004'ten itibaren mali yardımların artırılacağını ve bilhassa 2004-2006 arasında hibe yardımlarının hızlandırılacağını söylemektedir. Ancak daha önceki Gümrük Birliğine ilişkin taahhütlerini dahi yerine getirmeyen AB inandırıcılıktan uzaktır" dedi.

"AB TÜRKİYE KONUSUNDA KARARSIZ"
Komisyonun, aralarında Güney Kıbrıs'ın da bulunduğu 10 aday ülkenin (Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Litvanya, Letonya, Malta, Polonya, Slovakya, Slovenya ve Kıbrıs Rum Kesimi) 2004 yılında üyeliğe alınmasını tavsiye edip, Bulgaristan ve Romanya için de 2007 yılını üyeliğe alınma yılı olarak önerirken Türkiye için bir tam üyelik veya tam üyelik müzakerelerinin başlangıç tarihi belirtilmemesine dikkat çeken Bayramoğlu, "Bizim 1999 yılı sonunda belirttiğimiz gibi 'Türkiye hala bekleme odasında tutulmaktadır'. Bu rapor ile birlikte bizim yine 1999'da söylediğimiz gibi, Türkiye'nin önüne konan yol haritası tam üyeliğin en erken 2010'da gerçekleşebileceğini göstermektedir. Başvurumuz üzerinden 40 yılı aşkın sürenin geçmesine, aday üyelik statüsü 1999'da verilmesine ve bizden sonra başvuran ülkeler için kesin tarih önerilmesine rağmen Türkiye hala bekletilmektedir. Bu da AB'nin samimiyetini sorgulanır kılmaktadır. Kopenhag Zirvesi'nde Türkiye'ye kesin bir tarih verilmelidir" diye konuştu.

KIBRIS SORUNU
Kopenhag kriterlerinden başka Türkiye'nin önüne Kıbrıs konusunda konan şartların milli menfaatler açısından riskli ve ağır olduğuna dikkat çeken Bayramoğlu, "Helsinki Zirvesi'nden sonra, Kıbrıs'ta iki taraf arasındaki barış görüşmelerinde anlaşma sağlanamasa bile Avrupa Birliği Kıbrıs Rum kesimini Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla tam üyeliğe kabul edeceğini ortaya koymuştur. Türkiye Kıbrıs Rum Kesimi'nin tüm üyelik kararının çıkmasını önleme imkanından mahrum olacak gibi görünüyor. Daha da önemlisi, Türkiye'nin tam üyelik müzakerelerinde Yunanistan yanında, AB'ye alınmış Kıbrıs Rum Kesimi de engelleyici ve talepkar olabilecektir" dedi.

"REFORMLAR MİLLET İÇİN YAPILMALI" MÜSİAD'ın sürekli dile getirdiği gibi, reformların başkaları için değil kendi insanımız için yapılması gerektiğini belirten Bayramoğlu, "Eğer bu yönde gerekli iradeyi sergileyemediğiniz zaman bugün olduğu gibi başkalarının eline bahane sunarsınız. İlerleme raporuna baktığınızda eleştirilen hususların nerdeyse tamamının ekonomik değil siyasi olduğunu görürsünüz. Türk insanı sadece başkaları istediği için değil, sırf kendisi için bu reformların tamamlanmasını hakketmektedir. Uyum yasalarını çıkarıp buna uygun kodifikasyon çalışmalarını tamamlamazsanız, değişikliklerin olumlu yönünü teşri hale getirmek yerine varolan daraltıcı hükümlere bağlı kalmaya devam ederseniz, hem samimi olmadığınız, hem de değişiklikleri tamamlamada isteksiz davrandığınız eleştirilerine muhatap olursunuz. Türkiye acilen Mastrich ve Kopenhag kriterlerini hayatiyete geçirmelidir" ifadelerini kullandı.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler