İSTANBUL (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye verdiği sözü tutmadığını belirterek, "Şu anda AB, KKTC ile ilgili ticari münasebetlere yönelik bir karar almış. Ne karar alırsa alsın biz KKTC ile yaptığımız ticarete aynen devam edeceğiz. Bunu kimse engelleyemez. AB öncelikle kendi görevini yerine getirecek. Siz bize '24 Nisan'daki referandumdan Kuzey Kıbrıs'tan 'evet' çıkması bizim karar sürecimizi rahatlatacak' dediniz. Güney Kıbrıs size 'hayır' dedi. Siz bir hafta sonra onları AB'ye kabul ettiniz. Siz önce sözünüzü yerine getirin" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Üsküdar'daki Burhan Felek Spor Salonu'nda gerçekleştirilen AK Parti Üsküdar İlçe Kongresi'ne katıldı. Kongre'de salonu dolduran kalabalığa seslenen Erdoğan, parti olarak amaçlarının Türk bayrağının en yükseklerde kalmasını sağlamak olduğunu söyledi. Duble yolun tüm Türkiye'yi sardığını belirten Erdoğan, "Eğitim dedim. O da aynı şekilde Türkiye'yi saracak. Şimdi sağlıkta yeni bir projemiz var. İnşallah büyükşehirlerden başlamak üzere sağlık kentleri oluşturuyoruz" diye konuştu.
Muhalefetin yabancı doktorların Türkiye'ye getirilmesine karşı çıkmasını eleştiren Erdoğan, "Binlerce, on binlerce hastamız yurt dışına gidiyor. Ona ses çıkarmıyorsun. Dışarıdan Türkiye'ye doktor gelmesine 'böyle şey olamaz' diyorsun. Bilgi bölgesel değildir. Bilgi evrenseldir. Biz Amerika'dan da doktor ithal ederiz, Türki cumhuriyetlerden de doktor ithal ederiz. Şu anda Kars'ta bakıyorum bir tane kardiyolog zor duruyor. Olmaz böyle şey. Bu derece sıkıntının yaşadığı ülkede bizim görevimiz çözüm bulmaktır. 'Efendim özlük hakları, para' deniyor. Tamam da kardeşim imkanlarımız neyse onu vereceğiz. Türk cumhuriyetlerinde de doktor var, 150 dolara çalışıyorlar. Onları niye örnek vermiyorsun da 10-15 bin dolar alanı örnek veriyorsun. Biz gücümüze göre maaş veriyoruz. Daha iyi olmasını istiyoruz ama daha iyi derken biz öyle dengesizlikleri devraldık ki bunları dengelemenin bedelini çok ağır ödedik" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan sağlık konusunu çok önemsediklerini ifade ederek, şunları söyledi:
"Efendim 'SSK Sağlık Bakanlığı hastaneleri birleşmez' dediler. Birleşti mi. Birleşti. 'Özel sektör hastaneleri olmaz' diyorlardı. O da oldu. Daha bitmedi, hepsi olacak. Bunun faturası bize ağır mı ağır. Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Onun için şüphesiz ki sıkıntılarımız olacak ama bu sıkıntıları aşacağız. Bunun için de elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Hep beraber el ele verelim. Gereksiz yere ilaçlar, gereksiz yere sağlık ekipmanları, bu tür şeyler olmasın. Çünkü devletin kasasından gidiyor bu. Bunlarda tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Bakın yeşil karttan katılım payı almıyorduk, şimdi yüzde 20 alıyoruz. Çünkü baktık ki SSK'lı yeşil kartlının kartını alıyor ve gidip ilaç yazdırıyor. Bunu tespit edince o yüzde 20 yi uyguladık. Gönül ister ki bu süreç böyle devam etmesin."
"ASGARİ ÜCRET İLE 320 KİLO EKMEK ALINIYOR" Konuşması salonu dolduran kalabalığın "Vur vur inlesin, Deniz Baykal dinlesin" şeklindeki sloganlarıyla kesilen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Gelelim bazı örneklere. 2002 sonu itibariyle asgari ücret ile bin 445 adet yumurta alınıyormuş. 2005 sonu itibariyle bu rakam 3 bin 183'e ulaşmış. Şu an ise asgari ücret ile 3 bin 459 adet yumurta alınıyor. Yüzde 139 artış var. Şimdi tavuk etine geldik. 2002'de asgari ücret ile 69 kilo tavuk eti alınıyormuş, 2005 sonu itibariyle bu rakam 132 kiloya ulaşmış. Artış yüzde 93. Şimdi ise asgari ücretle 144 kilo tavuk alınabiliyor. Yani Yüzde 109 artış yakalanmış. 2002 sonu itibariyle asgari ücret ile 172 kilo sade makarna alınıyormuş, şimdi ise 337 kilo sade makarna alınıyor. Artış yüzde 96. Gelelim sofraların değişmezi ekmek. 2002 sonunda asgari ücret ile 187 kilo ekmek alınıyormuş. Şimdi 320 kilo ekmek alınıyor. Artış oranı yüzde 71. Halep oradaysa mutfak burada. Bütçe müzakerelerinde CHP sıralarından laf attılar 'tüpe gel tüpe' dediler. Tüpe gittim sordum. Tüpte bile 4 tüp artış var. Beyaz eşyada fiyatlar düştü mü düştü. Bir de bir yıl içerisindeki beyaz eşya satışı nerdeyse yüzde 100 artış kaydetti. Bu ne demektir. Demek ki vatandaşın cebi para görüyor. Televizyon fiyatları düştü. Satışlar arttı. Biz göreve gelmeden önce yıllık traktör satışı 6 bin idi. Ama şimdi 30 bini aştı. Demek ki çiftçim de zenginleşiyor. Biz göreve geldiğimizde Ziraat Bankası çiftçi kardeşime yüzde 59 faizle kredi veriyordu. Biz yüzde 8 ile 15 arasında faizle kredi veriyoruz."
Başbakan Erdoğan salondaki kalabalığın "Türkiye değişti, Baykal değişmez" şeklinde slogan atması üzerine ise "Zaten kendisi söylüyor 'Ben 30 yıl önce neysem şimdi de oyum' diyor. Tabii biz dünyanın gelişimine ayak uyduran bir Türkiye'yi yakalamalıyız. Sadece faiz oranlarında düşüş yaşanmadı, faiz alanların sayısı da arttı. İyilik yapan kim? Bu hükümet. Zulmeden ise bizden öncekiler" dedi.
Çalışanların paralarının nemalandırılmak üzere toplandığını hatırlatan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz geldiğimizde bu para 14 katrilyon idi. Dedik ki 'Nerede bu paralar?' Dediler ki 'Para falan yok.' Biz dedik ki 'Böyle devlet olmaz. Hele hele vatandaşını dolandıran bir devlet hiç olmaz. Hemen oturacağız ve devlet olarak işçimizin memurumuzun alacağını taksitlendirip bu parayı ödeyeceğiz.' Şu ana kadar yaklaşık 11 katrilyon ödeme yaptık. Şimdi 2 taksit kaldı. İlk taksiti bu ay ödüyoruz. Sonuncu da haziran da ödenecek. Böylece tüm borcumuzu ödemiş olacağız" diye konuştu.
Hortumların önünü kestiklerini ifade eden Erdoğan, "Yapılan özelleştirmeler, TMSF'den yapılan tahsilatlar, bunlar hep yavaş yavaş kaynağına gidiyor. Daha önce TMSF ve Özelleştirme İdaresi yaptıkları tahsilatlar ile müesseselerini ayakta tutamıyorlardı. Biz göreve geldiğimizde Merkez Bankası'nın para stoğu 18 milyar dolardı. Döviz rezervi buydu. Şimdi ise 55 milyar dolar. Bakınız nereden nereye geldik. Bu ekonomik olarak güç kazandığınızın bir ifadesidir" şeklinde konuştu.
"BİZ KKTC İLE YAPTIĞIMIZ TİCARETE AYNEN DEVAM EDECEĞİZ" Dış politikada yaşanan gelişmelere de değinen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Avrupa Birliği ile gayet iyi bir süreç başlıyor. Arkadaşlarımız tanıtma çalışmalarına gidiyorlar. O çalışmalarla birlikte inşallah Avusturya'nın dönem başkanlığında AB ile müzakerelere başlama fırsatı bulacağız. Tabii ki Güney Kıbrıs değişik politikalar uyguluyor. Şu anda AB, KKTC ile ilgili ticari münasebetlere yönelik bir karar almış. Ne karar alırsa alsın biz KKTC ile yaptığımız ticarete aynen devam edeceğiz. Bunu kimse engelleyemez. ABD ile yapılan ticaretin hukuki olduğunu onlar da kabul ettiler. AB öncelikle kendi görevini yerine getirecek. Bir defa siz bize verdiğiniz sözü tutamadınız. Siz bize '24 Nisan'daki referandumdan Kuzey Kıbrıs'tan 'evet' çıkması bizim karar sürecimizi rahatlatacak' dediniz. Güney Kıbrıs size 'hayır' dedi. Siz bir hafta sonra onları AB'ye kabul ettiniz. Siz önce sözünüzü yerine getirin. Onun için biz yolumuza aynen devam ediyoruz. Sayın Papadopulos görüşmeler yapıyor. Destek verir, vermez kendi bileceği iş."
Hamas lideri Halid Meşal'in Türkiye ziyaretini de değerlendiren Erdoğan, "Değerli arkadaşlar bu konuyu hala sağa sola çekmek isteyenler var. Bu konuyu kimse eğip bükmesin. Hele CHP falan bu konu üzerinde rant sağlamaya çalışmasın. Biz her attığımız adımı bilerek atıyoruz. Her konuyu parlamentoya getirmek zorunda değiliz. Bizim de kendi danışman heyetlerimiz var. Biz kendi aramızda karar verir ve adımımızı atarız. Biz Ortadoğu'da bir görev ifa ediyoruz. Bu görevin hedefi barıştır, demokrasidir. Türkiye bu görevi ortak üye olarak aldıysa, İsrail ile olan münasebetleri, Filistin ile olan münasebetleri sebebiyle üstlenmiştir. Dolayısıyla biz kalkıp da 'Ey CHP bize müsaade eder misiniz?' demeyiz. Çünkü bu bizim içi rutin bir olay. Biz rutinin gereğini yerine getiriyoruz. Kaldı ki bu olaylar olmadan önce ben El Cezire televizyonuna açıklama yaptım. 'Hamas heyeti resmi görev verilerek gelirlerse kendilerini resmi olarak kabul ederim. Eğer resmi görev verilmeden gelirlerse kendilerini parti olarak kabul ederim' dedim. 'Efendim Dışişleri'nin haberi yok.' Sen git onu külahıma anlat. Dışişleri'nin hepsinden haberi var. Hamas yetkilileri Dışişleri Bakanlığı bürokratları ile oturacak, sen 'Dışişleri'nin haberi yok' diyeceksin. Bunlar devlet ahlakı ile çelişiyor. Sağ olsun yazılı ve görsel medya da bunlardan çok alınıyor. 'Yine bize vurdu' diyor. Yanlış aksettiriyorsunuz millete. Doğru yazmıyorsunuz onun için. Bizim Ortadoğu'da bir görev yapmamız lazım. Görüşmeden önce u pİsrailli ve ABD'li yetkililerle görüşülmüştür. Heyetin ziyaretinden sonra İsrail Başbakan Vekili beni aradı ve onunla da görüştüm. O da 'Biz size güveniyoruz. Sağlıklı bir barış politikası güdeceğinize inancımız var' demiştir. Özellikle CHP yönetimine sesleniyorum. Biz bir kabile yönetmiyoruz. Biz Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetiyoruz. Şu anda işimizi emin adımlarla güvenilir bir şekilde sürdürüyoruz. Her şey yolunda gidiyor. Bundan sonra da aynı şekilde bu etkinlikler devam edecek. Biz Türkiye, Filistin ve İsrail'in ticari noktada birlikteliğini başlattık. Batı Şeria'da sanayi bölgesinin yapımını Türkiye Sanayi odası üstlendi. Abdullah Bey de gidip anlaşmasını yaptı. Burada 5 bin Filistinli çalışacak. Sertleşmek, köşeli davranmak, bunar bir yere vardırmaz. Şu an İsrail'de seçimler var. Orada farklı şeyler konuşulabilir. İnanıyorum ki Hamas'ın liderleri de söylemlerini yumuşatacaklardır. Çünkü silahların susmadığı yerde netice yok. Ölüm ve kan bıktık artık bunlardan. Irak'ta olanları görüyoruz. Müslüman'ı Müslüman'a kırdırıyorlar. Bunu zannediyor musunuz ki Sünni yapıyor. Hiçbir Sünni bir ehli beytin türbesine bomba yerleştirmez. Burada provokatif bir olay var. Mezhep çatışmasını başlatmanın ötesinde bir şey yok. Biz ne dedik baştan itibaren. Irak'ın toprak bütünlüğünü koruyalım. Etnik unsurların birbirine egemenliğine fırsat vermeyelim. Mezhep unsurlarının birbirlerine egemenliğine izin vermeyelim. Yer altı zenginliklerini Irak halkına bırakalım. Her gün bir bölge etnik unsura peşkeş çekilmesin. Kerkük'te özel bir statü uygulansın. Bunların anayasa ile güvence altına alınması lazım. Korktuğumuz başımıza geldi. Komşumuz İran'a da çağrı yaptık. Salı günü Irak Başbakanı bizi ziyaret edecek. Kendileri ile de görüşmelerimiz olacak. Arkasından Mukteda Sadr da gelecek. Onunla da görüşeceğiz. Bu süreci inşallah sakinleştirmenin ve durdurmanın gayreti içerisinde olacağız" dedi.