Her şey bakkaldan aldığımız para üstünü hesaplayamamamızla başladı.
Akşamüstü ekmek almaya giderdik, eve ise ‘Acaba doğru para üstünü aldım mı?’ sorusunu kafamızda yanıtlamaya çalışarak dönerdik.
Aslında her şey daha basitti o dönem; henüz sıfırlar atılmadığı için Türk Lirası, Yeni Türk Lirası, Kuruş ve benzeri dertlerimiz yoktu. Bakkallar da çoğunlukla dürüsttü üstelik, hatta tuttukları hesap defterleri apartman yöneticilerinin aidatlar için tuttuğu özenli borç listelerinden bile daha güvenilirdi (Bu genelleme tamamen Rick T Cartman’ın kendi mahalle bakkalını ve apartman yöneticisini sevmemesinden kaynaklıdır; kimseyi zan altında bırakmak istemeyiz).
Annemiz babamız evde orta derecede bir volümde ekonomi haberlerini izlerlerdi; borsa düşmüş, anayasa fırlamış, dolar uçmuş… Hiçbir anlam ifade etmezdi hiçbirimize. Matematikle çok içli dışlı olmadığımız güzel günlerdi çocukluk.
(Kalbimizi ısıtan bu görsel için Bobiler.örg’e teşekkürler!)
Sonra okullar, matematik sınavlarında alınan kötü sonuçlar, ÖSS’ler, YGS’ler, LYS’ler...
Sonra toplama ve çıkarma işlemini soktular hayatımıza, ilkokullara başlamıştık. Toplama ve çıkarma neyse de, o nalet çarpım tablosundan hangimiz nefret etmemiştik ki?
İlkokulların isimleri ilköğretim okulu oldu; liselerden sonra bir kısmımız ÖSS’ye, bir kısmımız hem ÖSS hem ÖYS’ye, bir kısmımız da YGS ve LYS’ye girdi. İsimler paso değişiyordu ama, matematik hususunda değişen hiçbir şey yoktu. Lisede Analitik Geometri’den aldığımız kötü sonuçları, üniversitelere giriş sınavlarında kaçırdığımız Türev sorularını, üniversitede çift dikiş olmadan geçemediğimiz matematik derslerini hangimiz unutabiliriz ki...
Bugün ise aldığımız maaşların dolar bazında ne kadar değersizleştiğine çalıştırıyoruz kafamızı.
Yaşımız geldi: Artık annemizin babamızın o ekonomi haberlerini neden her akşam yemeği esnasında izlediklerini daha iyi anlıyoruz. Çünkü hayat aslında matematikten, analitik hesaplardan ibaretmiş.
Politik gelişmeler maaşımızı nasıl etkiler, doların yükselişi Amazon.com’dan satın alacağımız tişörtlerin fiyatlarına nasıl nahoş katkılarda bulunur, bu ayki kredi kartı borcunu erteletmek mi, yoksa 8’e böldürmek mi daha mantıklı. Artık sorular bunlar.
Hayat hakikaten matematikten ibaretmiş.
Matematikle böyle anıları olanlardan mısınız? Çocukluğunuzda abaküsünüz var mıydı peki?
Milattan önce 2400’lü yıllara kadar uzanan bir matematik fenomeni; abaküs. Ne var ki Türkiye’de 90’lı yıllarda bazı ilkokullar abaküsü kullanırken, bazıları kullanmıyordu. Son araştırmalar gösteriyor ki; ilk eğitiminizde abaküse maruz kalmamanız, analitik düşünme yeteneğinize zarar vermiş olabilir!
Son üç yılda Hindistan’da gerçekleştirilen ve sonuçları geçtiğimiz günlerde Child Development Dergisi’nde yayınlanan bir araştırma tamamen bu konuyla ilgili.
Hindistan’da yaşları 5 ile 7 arasında değişen öğrenciler, araştırmanın deneği olarak 2 gruba ayrıldılar. Gruplardan biri haftada üç saat boyunca aritmetik işlemleri abaküsle yaptıkları eğitime maruz bırakıldılar. Diğer grup ise bu eğitimi almadı.
Abaküs eğitimini alan öğrenci grubu, ilk yıl fiziksel bir abaküs kullandılar. Diğer iki yılda ise zihinsel abaküs diye adlandırılan, aritmetik işlemleri akılda görselleştirerek çözmeyi öğreten derslere devam ettiler. Üç yıl boyunca bu eğitim farkı devam ettirildi, araştırmanın sonunda psikologlar iki öğrenci grubunun analitik ve kavramsal zekalarındaki değişimi gözlemlediler.
Kavramsal zekada bir değişiklik yok.
Hatta matematiğe ve bilime olan merakta da bir artış gözlemlenmedi.
Ancak psikologlar analitik zekada oldukça büyük bir fark oluştuğunu farkettiler. Abaküsle eğitim gören grup, aritmetik işlemleri yapmada diğer gruptan çok daha iyi gelişme gösterdi. Matematik ve diğer bilim derslerinde daha yüksek notlar aldılar
Buradan ilkokul öğretmenlerine sesleniyoruz!
Abaküs iyidir.
Kaynaklar: Forbes.com, Onlinelibrary.wiley.com, Wikipedia.org
