HABER

ABD basını: "ABD, hep boş sözler verdi"

ABD basını: "ABD, hep boş sözler verdi"

NEW YORK (ANKA) - The Wall Street Journal gazetesinde, Bret Stevens imzasıyla yayınlanan makalede, ABD'nin, Türkiye'ye, PKK konusunda verdiği sözlerini yerine getirmediğini yazdı.

Gazetede, Ankara'nın ABD yönetimine PKK üslerini vurması için son dört yıldır bastırdığını ifade edildi. Gazetede ayrıca, "ABD yönetimi boş sözlerin yanı sıra, ABD güçlerinin halen Irak'ta çok fazla bir şekilde dağılmış oldukları gibisinden boş mazeretler vermiştir" denildi.

Stevens "Kürt Dersi" başlıklı makalesinde, PKK'ya karşı ABD'nin Türklerden önce kararlı bir harekat düzenlemesi için yeterli nedenlerin oluştuğunu, gerekçeleri ile açıkladı.

Stevens makalesinde şu görüşlere yer verdi:
"ABD'nin üst düzey komutanları arasında El Kaide'ye karşı zafer ilan edip etmeme konusundaki tartışma, Türkiye'nin kuzey Irak'ta PKK'ye ait terörist kamplarına karşı saldırı düzenlemeyi düşündüğü bir sıraya rast gelmektedir. Gariplik, son günlerde çok sayıda Türk askerini öldüren PKK'nın 1999 yılında sona ermiş bir terörist grup olarak ilan edilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. El Kaide'nin bittiğine ilişkin açıklamalardan kaçınılması için çok iyi nedenler vardır. Bunlardan biri, söz konusu grubun kanlı yollarla varlığını ispatlama gerekçesini ortadan kaldırmaktır. Bir diğeri böyle açıklamalarda bulunan siyasetçilerin daha sonra rezil olmalarını önlemek içindir. Ancak bunun asıl nedeni dünya çapındaki terörist örgütlerin yenilgiye uğrasalar dahi asla sona erdirilemedikleri ile ilgili tecrübelerdir. Douglas MacArthur'un eski askerlerden bahsedişi gibi, terörist gruplar asla yok olmazlar yalnızca tarihe karışırlar" dedi.

Stevens, görüşlerini desteklemek için şu örneklere yer verdi:
"Peru'nun Mao'cu Shining Path zirvede olduğu 1980'lerde El Kaide kadar acımasızdı. 1992 yılında karizmatik lideri eski felsefe profesörü Abimael Guzman'un yakalanması ile bu örgütün sonunun gelmesi bekleniyordu. Yedi yıl önce ele geçirilen, onun yerine geçen Oscar Ramirez için de aynı şey söyleniyordu. Ancak geçen sene görüldüğü gibi Peru hükümeti Huanuca bölgesinde söz konusu grup tarafından işlenen eylemlerden dolayı olağanüstü hal ilan etti. Taliban'ı ele alalım. 2005 yılı Nisan ayında Amerikalı General David Barno, gazetecilere Taliban'ın iki yıl içinde geride kalacağına inandığını söylemişti. Tersi oldu. 2006 yılında Afganistan'daki saldırı oranları arttı ve Bush yönetimi Taliban'a kaybedilen toprakları geri almak için 6 bin asker daha talep etti."

-"PKK'YA NE DEMELİ?"

Stevens, Wall Street Journal'da yayınlanan makalesinde, Türkiye'nin sınırlı olsa da, barışçı Kürt kültürel talepleri olan eğitim ve basın yayın konularında ayarlamalar yaptığını vurguladı. Buna karşılık olarak da , "PKK'ya ne demeli? 1998 yılı sonlarında Türkiye, Suriye sınırına asker yığarak Suriye yapmadığı takdirde PKK lideri Abdullah Öcalan'ı Şam'dan kendisinin gelip alacağını söyledi. Eski Suriye Devlet Başkanı Hafez Assad mesajı aldı ve Öcalan'ı ülkesinden gönderdi. Öcalan daha sonra Nairobi'deki Türk istihbarat ajanları tarafından yakalandı ve idam cezasına mahkum oldu (cezası 2002 yılında Türkiye'nin idam cezasını kaldırması ile müebbet hapse dönüştü). Öcalan o tarihten bu yana 1980'lerde ve 1990'larda neden olduğu ölümlerden dolayı Türk halkından özür diledi ve Kürt sorununa barışçı yollardan çözüm çağrısında bulundu. PKK ateşkes ilan etti. Bunu takip eden bir kaç yıl içerisinde Türk hükümeti sınırlı olsa da, barışçı Kürt kültürel talepleri olan eğitim ve basın yayın konularında ayarlamalar yaptı. PKK'nın geriye kalan 5 bin kadar savaşçısının çoğu Irak'a yerleşti ve bu üslere Türkiye en azından 24 kez saldırı düzenledi" diye yazdı.

-"TÜRKLER ABD'YE YARDIMCI OLMAYARAK KENDİLERİNE ZARAR VERDİLER"

1 Mart tezkeresine de vurgu yapan Stevens şunları yazdı:
"Dolayısıyla ABD'nin Irak'ı işgali her şeyi yeniden düzenlemeseydi durum böyle kalabilirdi. Türkler de savaşa Irak'taki savaşa yardımcı olmayarak Washington ile aralarında gerginliğe neden oldular ve bu da onların sınır ötesi harekatlar yapmalarına engel olarak, Türklerin kendi kendilerine zarar vermelerine yol açtılar. Bunun sonucu olarak, PKK o tarihe kadar devlet destekli tek örgüt iken, İran için ortaya bir fırsat çıkmış oldu. Tecritte kaldığı kaygısı ile ve Recep Tayyip Erdoğan'ın ılımlı İslamcı hükümetini ortak bir hedef ile desteklemek amacıyla Tahran aniden taraf değiştirerek PKK'nın Kuzey Irak'taki üslerini bombalamaya kadar varan saldırılarda bulundu. Türkler bundan dolayı hiç de sürpriz olmayan bir şekilde İran hakkında daha olumlu bir görüş oluşturmaya başladılar."

-BARZANİ'NİN TAVRI

Stevens, şöyle devam etti:
"Ancak asıl bilinmeyen, en azından şimdiye kadar Irak'ın tek istikrarlı bölgesindeki durumu bozmamayı içeren ABD'nin tavrı değildir. Asıl sorumlu Ankara ve Türkiye'deki ılımlı Kürtlerle ilişkileri geliştirmek isteyen ve Türk ordusunun bölgeyi işgal etmesi halinde en fazla zarara uğrayacak olan Mesut Barzani'nin tavrıdır. Bir teoriye göre, Barzani PKK'yı bir diplomatik kart olarak Türklerden ileride taviz almak için kullanmak istemektedir. Tabi bütün bunlar onun son dakikada PKK'yı kontrol altına alarak Türkiye'nin işgaline meydan vermemesine bağlıdır. Dünkü cinayetler ve rehine alma olayları bu teoriyi çökertmektedir.

-"MURAT KARAYILAN PKK'YI ETKİLİ SAVAŞAN BİR GURUP HALİNE GETİRDİ"

Bu arada, PKK, Murat Karayılan liderliğinde kendisini yeniden tamamıyla etkili savaşan bir grup haline getirmiştir. Karayılan, ABD Kongresi'nin katliam ile ilgili karar tasarısını halen zor durumdaki ABD-Türkiye ilişkilerini daha da zor duruma sokmak için fırsat olarak görme kabiliyetine de sahiptir. Söz konusu karar tasarısı son anda durdurulmuştur ancak vereceği zararı halihazırda vermiş olup olmadığı henüz belli değildir."

-"ABD'NİN TÜRKLERDEN ÖNCE PKK'YA KARŞI KARARLI BİR HAREKAT DÜZENLEMESİ İÇİN YETERLİ NEDENLER VAR"

Stevens, yazısının bütünündeki tüm bu nedenlerin ABD'nin PKK'nın karşısına kararlı bir şekilde çıkması işin yeterli nedenler olduğunu belirterek "Bütün bunlar PKK'ya karşı ABD'nin Türklerden önce kararlı bir harekat düzenlemesi için yeterli nedenlerdir. Ancak PKK'nın yeniden güçlü bir şekilde ortaya çıkışı bizlerin terörist gruplara karşı zafer ilan etme gibi girişimlerimizin uygun olmadığını hatırlatmalıdır. Buna özellikle askerlerimizin geri çekilmeleri ile ilgili hikayelerden bahsedildiği bir sırada kalkışılmamalıdır. Bu tür düşmana karşı son zafer yoktur, eve kesin dönüş yoktur ve savaşmaktan başka yol da yoktur" dedi.

En Çok Aranan Haberler