Alman yayın organı Deutsche Welle'ye (DW) konuşan Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Direktörü Andrey Kortunov, ABD ile Rusya arasında tırmanan gerilimin, Küba füze krizinden sonraki en tehlikeli süreç olduğu söyledi.
Rus uzman, "Bu sabah Akdeniz’de Rusya ve ABD arasında doğrudan bir çatışma yaşanmasına ramak kaldı. 1962 yılındaki Küba füze krizinden sonra en tehlikeli dönemi yaşıyoruz" diyerek bir Rus fıkrası anlattı:
"Doktor hastasını arar ve 'Sana iki haberim var biri kötü diğeri daha da kötü' der. Hastası 'Bana önce kötü haberi söyle' der. Doktor 'Sağlığın çok kötü, üç gün içinde ameliyat olmazsan öleceksin' diyince hastası, 'Bu kötü bir haberse daha kötü olanı ne?' diye sorar. Doktor, 'Bugün sana ulaşmaya çalıştığım üçüncü gün' yanıtını verir. İşte biz ABD ile iletişim kurmaya çalıştığımız üçüncü gündeyiz ama bunu yapamıyoruz. İletişim kanallarımız çökmüş durumda. Soğuk Savaş dönemi ile fark burada. O süreçte iletişim kanalları vardı, oyunun kuralları biliniyordu…"
Kortunov, "Sizce Trump'ın 'füzelerimiz geliyor' tehdidini ne tür adımlar izler? Putin nasıl karşılık verir?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Trump’ın somut olarak ne tür hamlelere hazırlandığını bilmiyoruz. Bildiğimiz Trump’ın ABD’yi bölgede yeniden lider güç olarak konumlandırmak istediği. Bu da geçtiğimiz yıl, Suriye’de -kimyasal silah saldırısı sonrası- yaptığından daha fazlasını yapacağı anlamına geliyor.
Geçtiğimiz yıl düzenlediği operasyon öncelikli olarak pedagojik nitelik taşıyordu, Suriye hava üssü sınırlı zarar gördü, zaiyat, kayıp olmamıştı, etkisi çok sınırlıydı. İçinde bulunduğumuzu süreçte sorun şu, eğer 'Gerçek patron duruma el koyuyor, Putin ise korkak tavuk gibi kaçıyor' şeklinde algı oluşursa, bugüne kadar bölgedeki politik kazanımları açısından Rusya bunun altında kalmaz…
Trump geçen yıl yaptığından daha fazlasını yapmak zorunda ama çok daha fazlasını yapacak olursa da Putin yanıt vermek durumunda yani bu denklemde kazanan olmayacak."
'İRAN BU RESME NASIL DAHİL OLDU?'
Türkiye ile Rusya arasındaki yakınlaşmayı da değerlendiren Rus uzman, "Nihayetinde Türkiye NATO üyesi. Gerilimin tırmandığı bu süreçte Putin’in Erdoğan’dan beklentisi nedir?" şeklindeki soruya da cevap verdi:
"Tarihe baktığınızda, pek çok bölgesel krizde Türkiye’nin çok özel bir pozisyon aldığını biliyoruz. Irak savaşını hatırlayın… Kanımca Putin’in Erdoğan’dan beklentisi, ABD ile çok büyük bir krize yol açmayacak şekilde, yapabileceklerini yapmasıdır. Gayet tabii kimse Türkiye’nin NATO’dan ayrılmasını beklemiyor…
Gelişmeler Erdoğan ve Putin’i birbirine yakınlaştırıyor. Aynı zamanda siyasal sistemlerde de benzerlikler var. Ayrıca liderler arasında kimyasal uyum var, birbirlerine güven duyuyor görünüyorlar. Ama asıl ABD politikaları bu iki lideri birbirine yakınlaştırıyor.
Bir de şunu düşünün: İran bu resme nasıl dahil oldu? Trump, Obama’ının İran politikalarında değişime gidince İran'ın pek de başka çaresi kalmadı. Nihayetinde şunu söyleyebiliriz: Putin için Türkiye öncelik. Bakın ilk resmi ziyaretini Türkiye'ye yaptı. S400 füze savunma sistemine bakın. Gayet tabii ki bununla NATO'nun gözüne parmağını soktu…"
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe