Ortadoğu’nun problemi olmaktan çıkıp küresel bir bela haline gelen terör örgütü IŞİD, dünyanın dikkatini hem şimdiye kadar yaptıklarıyla hem de yapacağını söyledikleriyle üzerine topluyor. Sadece Ortadoğu’da değil, dünyanın her yerinde IŞİD’e karşı yürütülmesi gereken politika tartışılıyor. Ortadoğu’da dengeleri bozmak ve yeniden kurmak üzerine defalarca girişimi olan Amerika Birleşik Devletleri ise, bu tehlikenin en büyük muhataplarından birisi…
Geçtiğimiz Pazar Başkan Obama, Beyaz Saray’da terör üzerine bir açıklama yaptı. Açıklamasında hem geçen hafta yaşanan San Bernardino saldırısı ve ABD’deki kontrolsüz bireysel silahlanmaya hem de Ortadoğu’dan dünyaya yayılan terör örgütü IŞİD’e değinerek, IŞİD’e karşı ortaya koyacakları tavrı ve yapmayı planladıklarını özetledi. Açıklamanın tamamında ABD’nin teröre karşı bütüncül bir karşı tavır koyacağını vurguladı ve IŞİD’e karşı harekete geçileceğini belirtti.
IŞİD aslında Obama’nın konuşması içerisinde vurguladığı tehlikeyi ABD’nin başına sarmak, deyim yerindeyse ABD’yi bu bataklığın tam ortasına çekmek istiyor. Örgüt, ideolojisini kahince yazılmış ve bulundukları topraklarda Batı’ya karşı yapılan kıyametten hallice ve İslam’ın kazandığı bir savaşı içeren metinler üzerinden kuruyor. Buna göre, ABD ve müttefik devletlerin yapacağı bir kara operasyonu, hem devletlerin vereceği kayıp yönünden hem de IŞİD’in elde edeceğini düşündüğü fantastik zafer yönünden oldukça gerekli kendileri için.
Ayrıca hava operasyonları ile doğrudan IŞİD’in hem kaynaklarının hem de ele geçirdiği bölgelerin zarar görmesi, kendilerinin isteyebileceği en son şey. Bu noktada Paris saldırılarından üç gün önce Fransa’nın IŞİD’e ait petrol depolarına hava saldırısı düzenlediğini hatırlatmak gerek…
Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri’nin Irak işgali boyunca verdiği kayıplar da dikkat çekici. Bu kayıplar, askerlerin hem araziyi bilmemesi hem de Ortadoğu’yu tanımaması gibi birçok nedene dayanıyordu. Yerel ve IŞİD’e karşı savaşan güçlerin büyüyen bir destekle artması, IŞİD için işleri zorlaştırabilir.