Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-İsrail ilişkilerinin İsrail'in gerilim sebebi olduğu bir zeminde bozulduğunu belirterek ''Biz büyük bir devlet olmanın bağışlayıcılığı içerisinde bu işe sabırla tavır koyduk ve dedik ki özür dileyecek, tazminat ödeyecek, Gazze'ye olan ambargoyu kaldıracak. Bunların olmaması halinde Türkiye-İsrail ilişkileri hiçbir zaman normalleşemez'' dedi.
Başbakan Erdoğan 66. Dönem BM Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere geldiği New York'ta ünlü gazeteci Fareed Zekeriya'nın sorularını yanıtlamıştı. Mülakat, bugün CNN televizyon kanalının ''GPS'' programında yayımlandı.
Gazeteci Ferid Zekeriya programının başında, Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türkiye'nin Mustafa Kemal Atatürk döneminin ardından en güçlü lideri olduğunu, ABD Başkanı Barack Obama'nın, BM genel görüşmeleri sırasında Erdoğan'la hem ikili görüşme yaptığını, hem de kendisini en az 9 kez telefonda aradığını, diğer ülke liderlerinin Erdoğan kadar çok ilgi çekmediklerini belirtti.
Zekeriya, programın başında ''Başbakan Erdoğan'ın yeni Ortadoğu'nun sesi olabileceği'' yorumunu da yaparak ''ekonomik açıdan dinamik, siyasi açıdan kendine güvenli ve jeopolitik açıdan güçlü bir ülkenin lideri'' olduğunu kaydetti.
İSRAİL'LE İLİŞKİLER
Başbakan Erdoğan, Zekeriya'nın ''Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin bozuk olup olmadığının ve eski haline dönmesinin mümkün olup olmadığını'' sorması üzerine, şunları kaydetti:
''Şu anda çok açık, net yani ben sizin aracılığınızla buradan söyleyeyim. Türkiye-İsrail ilişkileri İsrail'in gerilim sebebi olduğu bir zeminde ne yazık ki bozulmuştur. Bu nerede başladı, bu biliyorsunuz Gazze'ye insani yardım götüren 33 ayrı ülkeden insanların olduğu, ağırlıklı Türk vatandaşların içinde bulunduğu gemiye denizden ve havadan yapılan saldırı neticesinde, 9 vatandaşımızın şehit edilmesiyle başladı ki bunlardan bir tanesi de Türk kökenli ABD vatandaşıdır.''
Erdoğan, ''Ama bu Amerikan vatandaşının haklarını Amerika ne yazık ki korumamıştır, hala da korumuyor, hala da bu konuyla ilgili olarak İsrail'e yönelik ciddi bir tavır takınmış değil. Suçu Türk olması mıydı? Bundan dolayı biz üzgünüz'' diye konuştu ve şöyle devam etti:
''Çünkü demokrasi, hak ve özgürlükler bu noktada kim olursa olsun korunmalıdır, kimin hukuku olursa olsun korunmalıdır ve biz İsrail'e uyarılarımızı yaptık. Aslında bu (Mavi Marmara saldırısı) bir savaş sebebi olabilirdi. Çünkü uluslararası sularda siz böyle bir şey yapamazsınız. Ama biz büyük bir devlet olmanın bağışlayıcılığı içerisinde bu işe sabırla tavır koyduk ve dedik ki özür dileyecek, tazminat ödeyecek, Gazze'ye olan ambargoyu kaldıracak. Bunların olmaması halinde Türkiye-İsrail ilişkileri hiçbir zaman normalleşemez. Yoksa bizim düşmanlığımız İsrail halkına değil, İsrail'in yönetiminin takındığı tavradır.''
Erdoğan, ''(İsrail) Tabii bu huzursuzluğun kaynağı olması suretiyle de kendini (bölgede zaten yalnızdı, bir Türkiye ile dostluğu söz konusuydu), iyice yalnızlaştırıyor ve bu yalnızlığa da İsrail mahkumdur'' diye konuştu.
Obama yönetiminin Türkiye ile İsrail hükümetleri arasında bir anlaşma sağlanılmasına çok yakınken son anda İsrail tarafının vazgeçtiğinin doğru olup olmadığının sorulması üzerine, Başbakan Erdoğan bu konudaki düşüncelerini hem Sayın Obama ile hem de bütün ilgili kurumlara yansıttıklarını anlatarak şöyle devam etti:
''Türkiye öyle bir devlettir ki Türkiye'nin bu noktalarda gizlisi olmaz. Biz her şeyi açık ve net ortaya koyarız, ondan sonra da arkasında o şekilde dururuz.
Şu söyleniyor buna da ben doğrusu çok üzüldüm, nedir, yani Filistin, İsrail halkını devamlı bombalarla rahatsız ediyor ve çok İsrailli öldürdü. Çok açık net söylüyorum, bize Filistinliler'in attıkları füzelerle, bombalarla bugüne kadar kaç İsrailli öldürülmüş, bunu belgelesinler, kaç tane? Bu ortaya konulsun bilelim, ama yüzlerce, binlerce on binlerce Filistinlinin öldürüldüğü çok açık net ortadadır. Sadece Gazze saldırısında binlerce insan öldürüldü.''
''(İsraillier) tarihteki bir soykırımın arkasına sığınıp bununla dünyada kendilerini mağdur, mazlum konumuna sokuyorlar. Onun hesabını gitsinler Almanlar'dan sorsunlar dedik, zaten sormuşlar Almanlardan ve Almanlar da bunun diyetini onlara ödediler, hala da Almanya İsrail'e diyet ödüyor. Ama ne Türkiye'nin böyle bir sorunu var, ne o bölgedeki Müslümanların böyle bir sorunu var, çünkü onlar böyle bir zulmü İsrail'e karşı yapmadılar. Fakat İsrail bu konuda çok acımasız, ben o plajda öldürülen çocukların, babasının kucağına sığınan ondan sonra arkasına gizlenerek öldürülen o yavrunun çığlıklarını ben unutamam. O görüntüleri unutamam, çünkü ben de babayım, evde eşim hep beraber bu tabloları seyrettik. Aynı anda 7 kişi orada öldürüldü. Bir anda olan şey bu, bunları İsrail izah edemez.''
''(SURİYE) ARTIK SABIR TAŞI ÇATLADI''
Zekeriya'nın ''Suriye hükümeti size şiddeti durduracaklarına yönelik bazı güvenceler vermişti, ama bu sözleri tutmadılar. Ayrıca bazıları Beşşar Esad'ın sert bir diktatör olduğunun açık olduğunu, ama buna rağmen sizin Esad'a güvenip beraber tatil yaptığınızı söylüyorlar, acaba kendisiyle ilgili yanlış mi hüküm verdiniz?'' sorusu üzerine, Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Birlikte tatilimiz filan olmadı, bunları nereden duyduysanız bunlar yanlış, benim davetlim oldu, kendileri ülkemde, bizim için tatil yeri olarak bilinen yerde, bizim misafirimiz oldu. Biz beraber orada tatil yapmadık, ama tabii geldiğinde beraber bizim görüşmelerimiz, ve bu görüşmelerimizde Suriye-Türkiye ilişkilerini değerlendirmelerimiz oldu. Aynı şekilde benim Suriye'ye sık sık gidiş ve gelişlerimiz oldu, Cumhurbaşkanımızın da aynı şekilde görüşmeleri oldu.
Ben burada açık net bir şey söyleyeyim, bakın biz ilkelerle hareket ederiz, belirleyici olan bu ilkelerdir. Yani sizinle biz dost, arkadaş, kardeş olabiliriz, ama eğer siz gerçekten demokrasiyle ilgili özgürlükleri, demokrasinin o belirleyici şartlarını çiğneyecek olursanız, hak ve özgürlüklere ters hareket edecek olursanız, o zaman benim o gönlümdeki yerinizi bir anda kaybedersiniz, buradaki gelişmeler de aynen böyle olmuştur. Bir yerde sabır sabır sabır sabır sabır sabır ama artık sabır taşı çatladı.''
''Esad rejiminin bir yıl sonra yine iktidarda olabileceğine inanıp inanmadığının'' sorulması üzerine ise Erdoğan, ''Benim her zaman söylediğim bir şey var, zulüm ile abad olunmaz, zulümle iktidarda kalmak mümkün değildir. Halkın iradesinin önünde durmak mümkün değildir. Sadece bu süre biraz daha uzayabilir ama er veya geç Suriye'de halk böyle bir kararı vermişse halkın dediği olacaktır. Mısır'da olduğu gibi, Tunus'ta, Libya'da olduğu gibi. Halklar özgürlüklerini istiyor ve bunun mücadelesini veriyorlar. Diktatöryel sistemler yavaş yavaş eksiliyor, otokratik sistemlerden demokratik sistemlere geçiliyor.''