Haspel'ın gizli oturumunun ardından gazetecilere açıklama yapan bazı senatörler, Kaşıkçı cinayetinin arkasında Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın bulunduğundan emin olduklarını söyledi.
Bu yönde açıklamalar yapan senatörler arasında Cumhuriyetçi isimlerin de bulunması Beyaz Saray'ın üzerindeki baskıyı artıracak bir gelişme olarak gösteriliyor.
Bu isimlerden biri olan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın dış politikada attığı bazı adımların en önemli destekçileri arasında yer alan Senatör Lindsey Graham, Suudi Arabistan'ın Orta Doğu'da önemli bir müttefik olduğunu kabul etmekle birlikte ABD'nin Kaşıkçı cinayetine tepki göstermesi gerektiğini söyledi.
Graham, "Suudi Arabistan stratejik bir müttefik ve ilişkilerimizin korunması gerekiyor, ancak bu ne pahasına olursa olsun yapılmamalı… MBS'ye (Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman) yönelik adımlar atmak yerine, görmezden gelerek dünyadaki duruşumuza ve ulusal güvenliğimizde daha fazla zarar veririz" dedi.
Graham ayrıca Prens Muhammed'i bir "yıkım güllesi", "çılgın" ve "tehlikeli" olarak tanımladı.
'TÜTEN SİLAH YOK, TESTERE VAR'
Graham "Tüten silah yok, tüten bir testere var" diyerek, Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda öldürüldükten sonra parçalandığı iddialarına gönderme yaptı.
Senato'nun diğer önde gelen isimleri de Prens Muhammed'in Kaşıkçı cinayetinin azmettiricisi olduğunu öne süren CIA'in elindeki kanıtların ABD'nin karar mercilerini ikilemde bıraktığını savundu.
Senato Ödenek Komitesi Başkanı Cumhuriyetçi Richard Shelby, buradaki en büyük sıkıntının Veliaht Prensi'ni hedef alan ancak Suudi Arabistan halkına ve ikili ilişkilere zarar vermeyecek bir adımın belirlenmesi olduğunu söyledi.
ABD'de yaşayan ve Washington Post gazetesinde köşe yazarlığı yapan Kaşıkçı, 2 Ekim tarihinde evlilik için bir belge almak üzere gittiği Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürüldü.
Suudi Arabistan cinayetle ilgili 20'den fazla kişi hakkında soruşturma açarken, aralarında istihbarat başkan yardımcısı ve Prens Muhammed'in danışmanının da bulunduğu bazı isimler görevden alındı. Türkiye ise cinayete adı karıştığı iddia edilen kişilerin İstanbul'da yargılanmasını istiyor.
SENATO'DAN SEMBOLİK SUUDİ ADIMI
Geçen hafta içerisinde ABD Senatosu önemli bir adım adım atarak, savaş konusunda Kongre'nin yetkilerini yeniden tahsis eden kararı onayladı. Kararda ABD'nin Suudi Arabistan'ın Yemen savaşına verdiği askeri desteğin kesilmesi de öngörülüyor.
ABD'nin Suudi Arabistan'a askeri desteğinin kesilmesi yasama sürecinin tamamlanmasına bağlı ve şu aşamada özellikle Temsilciler Meclisi'nden geçme olasılığı düşük görülüyor. Ayrıca yasama sürecinde verilecek değişikliklerle kararın yumuşatılması bekleniyor.
Bununla birlikte Senato'nun sürpriz bir çoğunluğa ulaşarak, 37'ye karşı 63 oyla bu kararı kabul etmesi sembolik ve önemli bir adım olarak gösteriliyor.
Senatör Graham, kararın geçmesinin ardından Wall Street Journal'a yazdığı makalede, kararının yasama sürecini tamamlayıp yürürlüğe girip girmemesinden bağımsız olarak, Kongre'nin son dönemde Suudi Arabistan'ın yaptıklarının hiçbir mazereti olmayacağı mesajını vermesinin önemli olduğunu belirtti.
Graham, "Suudi rejiminin Cemal Kaşıkçı'yı öldürmesi, Yemen'deki pervasız askeri operasyonu, Katar'a uyguladığı abluka ve Lübnan başbakanı görevinden ayrılmaya zorlaması gibi davranışlarının tamamı hayret verici bir kibrin olduğunu ve uluslararası kurallara saygı gösterilmediğini gösteriyor. Eğer tüm bu eylemler Veliaht Prensi Muhammed'i Orta Doğu'da 'istikrar kaynağı' yapıyorsa, o zaman istikrarsızlaştırıcı davranışın ne olacağını görmek dahi istemiyorum" dedi.
Kongre'nin önünde bulunan bir diğer seçenek de Suudi Arabistan'a bir dizi yaptırım öngören düzenlemeleri kabul etmek.
Senatör Graham'ın Demokrat Senatör Bob Menendez ile birlikte sundukları yasa tasarısı, Kaşıkçı cinayetinde "Suudi Arabistan hükümeti yetkilileri ve kraliyet ailesi mensupları da dahil olmak üzere" rolü olan herkese yaptırım uygulanmasını öngörüyor.
Tasarıda ayrıca Suudi Arabistan'ın insan hakları siciliyle ilgili 30 gün içerisinde Kongre'ye bir rapor sunulması, Suudi Arabistan'a silah satışının yasaklanması ve ABD'nin Suudi ordusuna ait uçaklara yakıt temin etmemesi gibi düzenlemeler de yer alıyor.
TUTUM DEĞİŞİKLİĞİ SİNYALİ YOK
Kongre'de Suudi Arabistan'a karşı daha sert adımlar atılması çağrıları ise Beyaz Saray'dan karşılık bulmuş değil.
Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, dün katıldığı bir etkinlikte Kaşıkçı cinayetini "iğrenç bir suç" olarak tanımladı ancak ABD'nin çok ciddi stratejik çıkarlarının bulunduğu bir bölgede bu tarz olaylara çok rastlanıldığını ifade etti.
Bolton, Trump yönetiminin Kaşıkçı cinayetinde emri veren ve bu emirleri yerine getirenlerin belirlenmesi konusunda "Suudilerin ellerinden geleni yapmalarını beklediğini çok net bir şekilde ifade ettiğini" söyledi.
Bolton, "Ancak burası, İran, Suriye rejimi ve teröristler tarafınan çok fazla iğrenç suçun işlendiği bir bölge" dedi.
Trump da geçen hafta yaptığı açıklamada ABD'nin Suudi Arabistan'la sarsılmaz ortaklığını devam ettirmek istediğini söylemişti.
Trump, "Veliaht Prens pekala bu trajik olay hakkında önceden bilgi sahibi olmuş olabilir, belki olmuştur, belki olmamıştır" demişti.