ABD'li basın kuruluşu Politico, Başkan Joe Biden ve yönetiminin "bataklık" diye tanımladığı Ortadoğu konusunda ne yapmayı amaçladıklarını yazdı.
Başkan Joe Biden Ortadoğu'yla uğraşmaktan bıktı. Göreve başlayalı daha bir ay geçmesine rağmen, bölge de bu durumu fark etti.
Biden'ın danışmanları, verilen mesajların "ince" olmasının amaçlanmadığını söylüyor. ABD Başkanı, Ortadoğu'da sadece bir devlet başkanını aradı - üç haftadan fazla erteledikten sonra İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile görüştü.
Biden, Yemen'deki Suudi liderliğindeki operasyonlara ABD'nin desteğinin ilk iki haftasında sona erdiğini duyurdu.Biden yönetimi, Kuzey Irak'ta ABD önderliğindeki koalisyonu hedef alan son ölümcül roket saldırısına yanıt verirken, kasıtlı olarak ön saflarda yer almadı.
Eski bir kıdemli ulusal güvenlik yetkilisi ve Biden'ın yakın danışmanı, "Biden'in öncelik olarak gördüğü bölgeleri listeleyecekseniz, Ortadoğu ilk üçte değil" dedi ve ekledi:
"Asya-Pasifik, ardından Avrupa ve ardından da Batı Yarımküre. Bu durum, [Çin ve Rusya ile] büyük güç rekabeti yeniden canlanırken dikkatimizi gerektiren konuların değiştiğine dair iki taraflı bir mutabakatı yansıtıyor.
Bir başka gayri resmi Biden danışmanı bunu daha açık bir şekilde ifade etti:
"Ortadoğu'ya sürüklenmeme konusunda son derece kararlılar".
Enerjide ve kaynaklarda bölgeden uzaklaşma, danışmanların "daha acil küresel meseleler" olarak gördükleri sorunlara öncelik vermek için bilinçli bir çaba olarak tanımlanıyor.
Bu, Biden’dan önceki başkanların denedikleri ve genellikle başarısızlıkla sonuçlanan bir yaklaşımdı. Bu yaklaşımın merkezinde, ABD dış politikasının sık sık Körfez'deki "batağa" saplanmasına ilişkin yatan bir öfke var.
Bu durum özellikle Biden için geçerli. ABD Başkanının Ortadoğu'da uzun ve eziyet dolu bir geçmişi var. 1991'de ABD'nin hızla kazandığı ilk Irak Savaşı'na karşı oy kullandı.
Güçlü Senato Dış İlişkiler Komitesi başkanı olarak, Başkan George W. Bush'un 2003'te Irak'ı işgal etmesine izin verilmesi için kongrede bastırdı. Biden sonradan, verdiği bu oy için pişman olduğunu söyledi.
2007'de başkanlığa aday olurken Biden, Irak'ı Şiiler, Sünniler ve Kürtler tarafından tutulan üç yarı özerk bölgeye ayıracak bir plan önerdi. Bu plan, bölgede daha fazla kan dökülmesine yol açabileceğini söyleyen Ortadoğu uzmanları ve dış politika analistleri tarafından geniş çapta tartışıldı.
Yıllar sonra Washington ile Ortadoğu arasında gidip gelen Biden, 2014 yılında müttefiklerine sert tepki göstererek onları terörist grubun (DEAŞ) yükselişinden sorumlu tuttu ve bölgeyle ilgili genel hayal kırıklıklarını açığa çıkardı.
Şimdi başkan olan Biden, 10 yıl önce onu kızdıran çetrefilli sorunların bazılarıyla yüzleşmek zorunda kalacak.
Biden, Trump yönetiminin Taliban ile yaptığı barış anlaşması kapsamında Mayıs ayı için planlanan ABD'nin Afganistan'dan çekilme planını tamamlayıp tamamlamayacağına dair şimdiye kadar çok az ipucu verdi.
Şu ana kadar Başkan olarak geçirdiği kısa sürede Biden, selefinin İsrail, BAE ve Bahreyn arasında aracılık ettiği bazı diplomatik atılımlara sadık kalmaya istekli olduğunun sinyalini veriyor.
Ancak karşılaştığı büyük sınav ise, eski Başkan Donald Trump'ın İran anlaşmasından çekilme kararını nasıl geri alacağı ya da alıp almayacağı olarak karşısında duruyor.
Kapsamlı Ortak Eylem Planına yeniden giriş, ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan tarafından “kritik bir erken öncelik” olarak tanımlanmıştı. Bu, yönetimin önümüzdeki ay P5 olarak bilinen İngiltere, Fransa, Çin, Rusya ve Almanya ile müzakere etmeye hazırlandığı bir durum olarak gündemdeki yerini aldı.
Başkanın bazı müttefikleri, Biden ve ekibinin anlaşmaya tekrar girmekte acele etmesinden, bunu bir zafer olarak algılamasından ve İran'ın berbat insan hakları sicili, balistik füze programı ve ABD ile bölgedeki koalisyon güçlerine yönelik saldırıları gibi konulara göz yumacak olmasından endişe duyuyor.
Sorun zaten acildi. İran, petrol ve gaz yaptırımlarının ülkeden kaldırılması veya BM müfettişlerinin zorla çıkarılması için son tarih olarak 21 Şubat'ı talep etti.
Ancak geçen Pazartesi, ABD kuvvetlerinin üslendiği Erbil'de bir Irak hava üssüne üç roketin isabet etmesi, saldırıda ABD'li olmayan bir müteahhidin ölmesi ve beş Amerikalı'nın yaralanması üzerine durum yeniden aciliyet kazandı. Saldırıyı üstlenen Şii milis grubunun Tahran ile yakın bağları olduğu biliniyor.
Ancak ABD yetkilileri, yönetimin kendisini çetrefilli bölgeden kurtarmak istediğine dair bir başka sinyalin de, istihbaratın henüz net bir suçluyu işaret etmemesi ve soruşturmayı Iraklıların yürütmesine ve her türlü askeri müdahaleye izin vereceklerini duyurması olduğunu belirtiyorlar.
Pentagon sözcüsü John Kirby, "Kesinlikle bir aciliyet duygusu olsa da, buradaki süreçte Iraklı ortaklarımızla aynı yolda olduğumuzdan emin olmak için gerçekten güçlü bir çaba var. Onlara araştırma için gereken zamanı ve yeri vermek istiyoruz." dedi.