Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, “Bundan sonraki süreçte, iki ülke arasındaki köklü ilişkilere, ticaret, finans, yatırım, bilim ve teknoloji gibi alanları da ekleyerek derinlik kazandırmamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Türkiye ile ABD arasındaki ilk üst düzey Bilim ve Teknoloji İşbirliği Toplantısı Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün katılımıyla yapıldı. Türkiye ile ABD arasındaki bilimsel ve teknolojik işbirliğinin geleceğinin belirlenmesi, iki ülke için kritik alanlarda somut projeler ortaya çıkartılması ve iki ülke araştırmacıları ve kurumları arasındaki işbirliklerini daha da güçlendirecek olması sebebiyle önemli olan toplantıda, ABD ve Türkiye’nin bilim ve teknolojik alanda birlikte geliştireceği somut projelerin başlıkları belirlendi.
Ağustos 2012’den bu yana çalışmalarına devam eden akademik grupların daha önceden yaptıkları bilimsel ve teknik hazırlık çalışmalarının sonuçlarının iki ülke yetkililerine sunulduğu toplantı sonunda, biomedikal ve yaşam bilimleri, sürdürülebilir gelecek için mühendislik, malzeme bilimleri, tarımda yenilikçi teknolojiler, doğal afetler, eğitim ve eğitim teknolojileri ile enerji alanlarında ortak işbirliği başlıkları ile proje önerileri için bir yol haritası oluşturulacak.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Dr. Kerri-Ann Jones ve ABD Ankara Büyükelçisi Büyükelçi Francis J. Ricciardone’nin de katıldığı toplantının açılışında konuşan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Türkiye ve ABD ilişkilerinin çok uzun zamana dayandığını, geçmişte stratejik ortaklık olarak anılan ilişkilerin, artık model ortaklık aşamasına geçtiğini ifade ederek, bu işbirliğinin geçmişine bakıldığında ağırlıklı olarak dış politika ve askeri konuların görüldüğünü, diğer alanların biraz geri kaldığını vurguladı.
2012 yılında ABD ile Türkiye arasındaki dış ticaret hacminin 20 milyar dolar civarında olduğunu hatırlatarak iki G-20 üyesi ülkenin bu dış ticaret rakamları ile yetinmesinin mümkün olmadığını belirten Bakan Ergün, “Bundan sonraki süreçte, iki ülke arasındaki köklü ilişkilere, ticaret, finans, yatırım, bilim ve teknoloji gibi alanları da ekleyerek derinlik kazandırmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bugün burada biyomedikal, mühendislik, malzeme bilimleri, tarım, doğal afetler, eğitim ve enerji olmak üzere 7 alanda işbirliğini güçlendirmek için neler yapmamız gerektiğini masaya yatıracağız” diye konuştu.
“Biyomedikal ve Yaşam Bilimleri” alanında kanser araştırmalarında işbirliği fırsatları bulunurken, “Tarımda Yenilikçi Teknolojiler” alanında ise gıda teknolojilerine yönelik projeler üzerinde durulacağını, “Eğitim ve Eğitim Teknolojileri” alanının ise ABD’deki teknoloji devlerinin de ilgisini çeken Fatih Projesi gibi konuları kapsadığını söyleyen Bakan Ergün, “Doğal Afetler” alanında ise her iki ülkenin de maruz kaldığı deprem, sel, fırtına gibi afetlere karşı geliştirilebilecek projelerin ele alınacağını, “Enerji” alanında da TÜBİTAK’ın da üzerinde çalıştığı kömür gazlaştırma teknolojisi gibi projeler üzerinde durulacağını ifade etti.
İlk kez üst düzeyde gerçekleştirilen toplantıda, Türkiye ve ABD arasında öncelikli alanlarda işbirliklerini artırmaya yönelik mekanizmaları belirlemek için, her iki ülkeden 100’ün üzerinde kamu, akademi ve özel sektör temsilcisinin bir araya gelmesinin oldukça değerli bir girişim olduğunu vurgulayan Bakan Ergün, “İki ülkenin bu alanlarda gerçekleştireceği işbirliğinin küresel birçok sorunun çözümüne büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Dünyada bilim ve teknoloji alanında uluslararası işbirliği arayışlarının güçlenmesi çok değerli bir anlayıştır. Mesela Cern’ü düşündüğümüzde, bu dev laboratuvarda dünyanın her yerinden bilim insanlarının, araştırmacıların bir araya geldiğini görüyoruz. Her ülke, sadece kendi coğrafi sınırları içindeki bilgi birikimine ve beyin gücüne dayalı stratejiler üretirse, hem tek tek ülkeler, hem de dünyamız potansiyelinin altında kalacaktır. Bilgi birikiminin ve bilginin dolaşımının önündeki engelleri kaldırdığımız sürece, çok daha iyi, faydalı ve olumlu işler yapabiliriz. İşte bu nedenle, bizim ulusal bilim ve teknoloji hedeflerimizi gerçekleştirmek için belirlediğimiz stratejilerden birisi de uluslararası işbirlikleridir. Bu doğrultuda ortak araştırma projeleri, teknoloji transferi ve bilim insanı değişimi gibi uygulamaları hayata geçiriyoruz. Bu konuda çok önemli bir adım daha attık ve artık yurt dışında bilim ataşeleri atamaya başlıyoruz bu yıldan itibaren. Bu ataşeler, yurt dışındaki bilim insanlarıyla ve teknoloji-yoğun firmalarla yakın bir temas halinde olacaklar. ABD’ye ilk etapta Washington’a bilim müşaviri, California'ya da bilim ataşesi atayacağız. TÜBİTAK'ın da dış temsilcilik kurma çalışmaları devam ediyor. Ayrıca önümüzdeki günlerde ABD’nin yanı sıra Çin, Japonya, Güney Kore ve Almanya’ya da bilim ve teknoloji ataşeleri atayacağız” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin küresel kriz sonrası dönemde, dünya genelinde iyi bir ekonomik performans gösteren ülkelerin başında geldiğini açıklayan Bakan Ergün, 2012 yılında ekonominin yüzde 2.2 oranında büyüdüğünü ve milli gelirin 786 milyar dolara ulaştığını belirtti. Bakan Ergün, “2010 ve 2011’deki yüksek büyüme performanslarına göre 2012 rakamı beklentilerimizin biraz altında kaldı. Ancak bu dönemde, en büyük ihracat pazarımız olan Avrupa’da yaşanan sıkıntıları da dikkate almak gerekiyor. Bakınız, 2012 yılında AB Bölgesi yüzde 0.3 oranında daraldı. Türkiye’nin buna rağmen büyümesi ve ihracatını artırması, ekonomideki riskleri azaltmış olması kuşkusuz büyük bir başarıdır. 2012 yılında 152.5 milyar dolar olan ihracatımızın yaklaşık yüzde 97’si sanayi ürünlerinden oluşuyor. Bu tablo, bize Türkiye için en önemli konuların başında üretimin geldiğini gösteriyor. Ancak artık kendimize şu soruyu daha fazla soruyoruz; Türkiye ne üretecek ve nasıl üretecek? Üretimde niceliği artırdığımız gibi, niteliği de artık daha fazla artırmamız gerektiğini biliyoruz. Bundan 10 sene önce, Türkiye yüzde 47 oranında düşük teknolojili ürünler üretiyor ve ihraç ediyordu. 10 yıllık süreçte, düşük teknolojili ürünlerin payı yüzde 25 seviyesine gerilerken, orta seviye teknolojiye sahip ürünlerin payı yüzde 70 seviyesine yaklaştı. Aynı dönemde, ar-ge harcamalarının milli gelire oranı yaklaşık 2 kat arttı ve yüzde 1’e yaklaştı. Şimdi biz, 2023 yılında bu oranı yüzde 3’e ve ihracatımız içinde ileri teknoloji ürünlerin payını da yüzde 20-25 seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz. Ancak bunları başardığımız zaman, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacağımızı biliyoruz. Bu gerçeklerin farkında olduğumuz için, 2011 yılında Bakanlığımızı yeniden yapılandırdık, markalaşma, inovasyon, tasarım, ar-ge gibi konulara odaklanan bir yapı oluşturduk. Bakanlığımızın yeni yapısını, ülkemizde ilk kez bilimin, teknolojinin ve sanayinin birbiri ile olan ilişkilerini daha da derinleştirmek üzere şekillendirdik. TÜBA ve TÜBİTAK’ın da Bakanlığımızın bağlı ve ilgili kuruluşları arasında yerlerini almalarıyla birlikte, ülkemizde bilim ve teknoloji alanında faaliyet gösteren kurumları tek bir çatı altında toplamış olduk” şeklinde konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz