HABER

ABD'de polis şiddetine öfke dinmiyor

New York'ta siyahi Amerikalı Eric Garner'ın, gözaltı işlemi sırasında boğazını sıkarak ölümüne neden olan polise takipsizlik kararına tepkiler büyüyerek devam ediyor.

ABD'de polis şiddetine öfke dinmiyor

New York'ta siyahi Amerikalı Eric Garner'ın, gözaltı işlemi sırasında boğazını sıkarak ölümüne neden olan polise takipsizlik kararına tepkiler büyüyerek devam ediyor.


Siyahi zanlıları öldüren beyaz polislerin yargılanmaması yönünde arka arkaya gelen jüri kararları ABD'deki ırkçılık ve ayrımcılık tartışmalarının yeniden alevlenmesine neden oldu.

Geçen hafta da Ferguson'da 18 yaşındaki siyahi genç Michael Brown'ı silahla öldüren polise jüri tarafından takipsizlik kararı verilmesi üzerine ülke genelinde gösteriler düzenlenmişti.


Ferguson'dan sonra New York ve Washington'da yoğunlaşan gösteriler Chicago, Los Angeles ve Boston'a da sıçradı.


New York'un Staten Island bölgesinde 17 Temmuz'da meydana gelen olayda, altı çocuk babası Garner (43), kaçak sigara sattığı gerekçesiyle gözaltına alınmaya çalışılmıştı. Bir grup polis tarafından boğazı sıkılarak yere yatırılan astım hastası Garner, uzun süre hareketsiz şekilde yerde yattıktan sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti. Amatör video kaydındaki görüntülerde Garner'ın, boğazını sıkarak kelepçe takıp gözaltına almaya çalışan polislere ölümünden hemen önce, nefes alamadığını söylediği yer almıştı. New Yorklu bir adli tabip, Garner'ın ölümünü, boğazının sıkılmasının da etkenleri arasında olduğu bir cinayet olarak tanımlamıştı.


Garner'ın ölümüne neden olan polis memuru Pantaleo, aileden özür dilemiş ancak Garner'ın eşi ve çocukları bunu kabul etmemişti.


New York'ta binlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirilen gösteriler Foley Meydanı'nda başladı. Burada bir süre gösteri yapanlar gruplara bölünerek Manhattan'ın çeşitli bölgelerine doğru yürüyüşe geçti. Zaman zaman yolları trafiğe kapatan göstericilerle polisler arasında arbede yaşandı.


Times Meydanı'nda barışçıl başlayan gösteriler, gece geç saatlerde polisle protestocular arasında arbedeye döndü. Times'taki trafiği kapatan göstericilere dağılma çağrısı yapan polis, yolu açmayan çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.


Chinatown'da yere yatarak şarkılar eşliğinde tepkilerini gösteren protestocular da dağılmayınca gözaltına alındı. Eylemciler, polisin kollarına plastik kelepçe takması sırasında da öldürülen siyahi Eric Garner'ın son sözleri olan "Nefes alamıyorum" ifadesinin geçtiği şarkılar söyledi.


New York'taki protestolar sırasında, bazı göstericilerin birbirlerini böyle sakinleştirmeye çalıştığı görüldü.


Manhattan Köprüsü'nden Brooklyn tarafına yürüyerek geçen bir grup da Barclay Center'in önündeki kavşağı kapattı. Yanlarında getirdikleri tabutların içine giren ve trafiği engelleyen göstericiler yaklaşık 15 dakika sessiz protestoda bulundu.


Polisin müdahale etmediği eylemciler daha sonra Manhattan yönüne geri döndü. Buradaki yürüyüşe polis tarafından şiddete maruz kalanların aileleri de katılarak, destek verdi.


Herald Meydanı'ndaki gösteride de yolu kapatarak "sivil itaatsizlik" eylemi gerçekleştiren göstericilerden bazıları polis tarafından gözaltına alındı.

New York'ta dünkü gösterilerde de 80'den fazla kişi gözaltına alınmıştı.


ABD'nin başkenti Washington'da da Garner'ın ölmesine neden olduğu iddia edilen polis hakkında takipsizlik kararı verilmesi protesto edildi.


Başkentte, iş çıkışında bir araya gelen gruplar, ABD Adalet Bakanlığı'na yürüdü. Bir grup gösterici ise Wallmart'a girip mağazayı kısa süreliğine kapattı.


Ellerinde "Adalet yoksa barış yok", "Siyahilerin hayatları da değerli" gibi pankartlar taşıyan protestocular, zaman zaman trafiği engelleyip, yere yattı.

Göstericiler, "Vurma, nefes alamıyorum" sloganları da attı. Başkentte barışçıl ortamda geçen gösteriler, gece geç saatlere kadar sürdü.


BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, ABD'li yetkililerden hesap verme konusunda halktan yükselen taleplere kulak verilmesini istedi.

BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, gazetecilerin, New York'ta siyahinin ölmesine neden olan polis için takipsizlik kararı verilmesine ilişkin soruları üzerine, "Yakın çevremizde neler olduğunun tabii ki farkındayız" dedi.


Genel Sekreter'in, Garner'ın ailesine ve New Yorklulara taziyelerini sunduğunu kaydeden Dujarric, Ban'ın ABD'den, halkın sorumluların hesap vermesi için yaptıkları çağrılara kulak verilmesini istediğini bildirdi.


Genel Sekreter'in gösterilerin barışçıl gerçekleştirilmesini, yetkililerin de bu hakka saygı göstermesini istediğini de vurgulayan Dujarric, dikkatlerin tekrar ABD'de güvenlik güçlerinin hesap vermeleri konusuna odaklandığını söyledi.


Konuya ilişkin geçen hafta açıklama yapan BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeyd Ra'ad el-Hüseyin de ABD'de önemli bir kitlenin adalet ve güvenlik sisteminin adil olmadığı konusunda giderek artan bir inanca sahip olduğunu ve güvensizliğin yayıldığını kaydederek, halkın taleplerinin göz önünde tutulmasını istemişti.


ABD'de arka arkaya ortaya çıkan polis şiddeti vakaları ve polislerin lehine çıkan tartışmalı jüri kararlarının ülke genelinde yarattığı infialin etkisini sürdürdüğü bir dönemde ABD Adalet Bakanlığı da geçen ay polisin 12 yaşındaki Tamir Rice'ı öldürdüğü Cleveland kentindeki polis teşkilatına ilişkin uzun süredir yürüttüğü incelemeyi tamamladı.

Bakanlık, Cleveland'da emniyet güçlerinin sıkça ve sistematik şekilde aşırı ve gereğinden fazla güç kullandığını saptadı.


Bu konudaki federal soruşturma, Kasım 2012'de yaşanan bir polis kovalamacasında yaklaşık 100 polis yetkilisinin bir araca 137 kez ateş ederek, silahsız 2 kişinin ölümüne yol açmaları başta olmak üzere, polisin karıştığı kimi benzer vakaların yarattığı tepki üzerine Mart 2013'te başlatılmıştı.


Cleveland polisinin 2010-2013 yıllarında karıştığı 600 civarında güç kullanımı vakasını gözlem altına alan soruşturmanın sonuçları, Adalet Bakanı Eric Holder tarafından kenti ziyareti sırasında açıklandı.


Bakanlık raporunda, polisin sıkça ve sistematik biçimde aşırı ve gereğinden fazla güç kullandığının tespit edildiği bilgisi yer aldı.

Raporda, polisin pervasız tavırlarıyla hem kamuoyunu hem de kendi çalışma arkadaşlarını tehlikeye attığı gözlemine de yer verildi.


Holder da bakanlığının aylardır süren incelemesinden sonra Cleveland polis teşkilatının sistematik olarak "aşırı güç" kullanımı uyguladığına inanmak için "makul sebeplerin" bulunduğu, bunun nedeninin de yetersiz eğitim ve hesap verebilirlik eksikliği olduğu sonucuna vardığını belirtti.

Bunların bir gecede düzeltilemeyeceğini anlatan Holder, ancak kent yönetimi ve federal hükümetin polis teşkilatındaki kusurları giderme ve işleyişini yeniden düzenlemeye yönelik reformlar üzerinde çalışma kararı aldıklarını kaydetti.


Cleveland Belediye Başkanı Frank Jackson ve Adalet Bakanlığı arasında bu konuda bir anlaşma imzalandı. Anlaşma, her iki tarafın, polis teşkilatında yapılacak reform çalışmalarını idare etmek üzere mahkeme tarafından bir gözlemcinin atanması doğrultusunda çalışmasını da öngörüyor.


Adalet Bakanlığı'nın 53 sayfalık raporunda, Cleveland polis yetkililerin sistematik bir biçimde pervasızca güç kullanımına başvurduğu belirtilirken, arama ve el koyma faaliyetlerine dair de kaygılar ifade ediliyor.

Raporda, polis yetkililerinin "hatalı yöntemler, yetersiz eğitim, denetim ve hesap verme eksikliği" gibi sebepler yüzünden insanların vatandaşlık haklarını sıkça ihlal ettiği, yetkililerin aşırı güç kullanımının kentte özellikle siyahiler arasında derin güvensizlik yarattığı tespiti yer alıyor.


Cleveland polisinin federal inceleme görevlilerince istenen belgelerin birçoğunu vermediğine de dikkat çekilen raporda, "Polis yetkililerinin, ya silahlarını yanlışlıkla ateşledikleri ya da yanlış kişiyi vurdukları çok sayıda vaka gördük" değerlendirmesinde bulunuldu.

Raporda, yetkililerin gözaltılar sırasında insanların nasıl kontrol altına alınacağı konusunda zayıf eğitime sahip olduğu, bazı yetkililerin ateşli silahların güvenli şekilde nasıl kullanılacağını bilmediği gibi tespitler de bulunuyor.


Özellikle güç kullanımı konusunda polise sert eleştirilerin yöneltildiği raporda, uygunsuz güç kullanımından dolayı polislere ceza verilmesi oranının da çok düşük olduğu, son üç yılda sadece altı polis yetkilisinin uygunsuz güç kullanımı nedeniyle açığa alındığı kaydedildi. Raporda, polisin hatalı vakalarının da çoğu zaman rapor edilmediği ortaya çıktı.

Raporda, vakalara dair verilen örnekler de dikkati çekiyor. Bir vakada, polisin zorla tutulduğu evden kaçarken üzerinde sırf iç çamaşırı olan ve bu nedenle üzerinde silah gibi hiçbir tehlikeli aletin olamayacağı bir kişiyi, kolunu kaldırıp elini kendisine doğru uzattığı gerekçesiyle iki kurşun sıkarak vurduğu belirtildi.











En Çok Aranan Haberler