WASHINGTON (ANKA) - ABD Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'de dini özgürlüğü kısıtlayan anayasal hükümler, yasalar ve uygulamalar bulunsa da, mevzuat ve uygulamaların genelde dini özgürlükleri koruduğunu bildirdi. ABD Dini Özgürlükler Raporunda Fazıl Say'ın tweetleri nedeniyle savcılarca kovuşturmaya uğraması konu edilirken, yasaklanan Hitlerli şampuan reklamı da yer aldı. Raporda, "Yönetim kamu kurumlarında ve devletin işlettiği kurumlarda "laik devleti' koruma sebebiyle olduğu belirtilen nedenlerle Müslümanlığın ifadesi dâhil dinsel ifadeleri önemli ölçüde kısıtlamaya tabi tutmayı sürdürüyor" ifadesi yer aldı.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, 2012 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporunu, Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan bir basın toplantısıyla açıkladı. Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu, ülkelerin dini özgürlüklerin durumunu, grup, dini azınlık ya da bireylerin dini inanç ve uygulamalarını ihlal eden hükümet politikalarını ve ABD'nin dini özgürlükleri destekleyen faaliyetlerini ortaya koyuyor.
-"HÜKÜMETİN DİNİ ÖZGÜRLÜKLER EĞİLİMİ DEĞİŞMEDİ"-
Raporun Türkiye ilgili bölümünde, dini gerekçelerle vicdani redde bulunan bir kişi de dâhil olmak üzere ülkede dini özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin bilgiler bulunduğu belirtildi. Raporda, "Hükümetin dini özgürlüklere saygısındaki eğilim yıl boyunca önemli değişiklik göstermedi" denildi. Osmanlı döneminde resmi olarak tanınan Rum Ortodoks, Ermeni Ortodoks, Suriye Ortodoks, Ermeni Protestan ve Yahudi cemaatleri gibi dini grup üyelerinin inançlarının gereğini yapmada özgürlüğe sahip olduklarını belirttikleri kaydedilen raporda hükümetin geçmişte yapılan kamulaştırmaları tazmin etmeyi sürdürdüğü anlatıldı.
-"HÜKÜMET HEYBELİADA KONUSUNDAKİ YETKİSİNİ AÇIKLIĞA KAVUŞTURMADI"-
Hükümetin din adamı yetiştirecek Heybeliada Ruhban okulunun yeniden açılması konusundaki yetkisini açıklığa kavuşturmadığı kaydedilen raporda "Başörtüsü üzerindeki yasak devlet dairelerinde ve kamu ilköğretim okullarında yürürlükte fakat hükümet bunu üniversiteler ve bazı işyerlerinde uygulamıyor. Bazı dini gruplar gayrımenkul sahibi olmada, üye ve din adamlarını yetiştirme konusunda hükümet nezdinde tescilde kısıtlamalarla karşılaşıyor. Dini ifade ve din değiştirme yasal olsa da kimi Müslüman, Hristiyan ve Bahailer yönetim kısıtlamaları, denetim ve zaman zaman da dini yayma ya da çocuklara dini eğitim verme gibi iddialar karşısında tacizle karşı karşıya kalıyorlar" denildi.
-"ANTİ SEMİTİK HASSASİYETİN İFADESİ SÜRÜYOR"-
Dini bağlılık, inanç ya da uygulama üzerinde toplumsal ayrımcılık ve ihlaller bulunduğuna ilişkin haberler bulunduğu da belirtilen raporda, "Hristiyanlar, Bahailer, oldukça büyük Alevi nüfus dâhil Sünni olmayan Müslümanlar ve diğer dini azınlık mensupları tehditler ve toplumsal kuşkuyla karşılaştılar" denildi. Türkiye'de anti-Semitik duyarlılığın ifade edilmeye devam edildiğine ilişkin bilgiler alındığının da duyurulduğu raporda dile getirilen bazı konular şöyle:
"-Yönetim Türkiye'nin yüzde 99'unun Müslüman olduğunu belirtiyor. Dini grup temsilcileri ise bu oranın biraz daha düşük olduğunu bildiriyor.
-Akademisyenlere göre 15-20 milyon, Alevi kuruluş liderlerine göre ise 20-25 milyon Alevi var. Alevilik hem Şii hem Sünni İslam'ın bazı yönlerini birleştirirken bölgeye özgü diğer dini grupların da geleneklerini çekiyor.
-Yönetim kamu kurumlarında ve devletin işlettiği kurumlarda "laik devleti' koruma sebebiyle olduğu belirtilen nedenlerle Müslümanlığın ifadesi dâhil dinsel ifadeleri önemli ölçüde kısıtlamaya tabi tutmayı sürdürüyor. Ancak üniversiteler dâhil birçok kamu binasında, Müslümanların ibadet edebilecekleri mescitler bulunuyor. Hükümet parlamentonun bir Alevi üyesinin, bir mescide sahip parlamento binasında küçük bir Alevi yeri yapılmasına ilişkin talebini reddetti.
-"HÜKÜMET DİNİ-TOPLUMSAL TARİKAT VE CEMAAZLER ÜZERİNE YASAK UYGULAMIYOR"-
-Mistik Sufi ve diğer dini-toplumsal tarikat ve cemaatler 1925'ten bu yana yasaklandı, aktif ve yaygın durumda kaldı. Hükümet bunlar üzerine yasak uygulamıyor.
-2003'teki iyileştirmelere rağmen yetkililer 1923'ten bu yana sadece bir yeni kilise kurulmasına izin verdi.
-Alevi liderleri ülkede yaklaşık 2 bin 500 ile 3 bin cemevi bulunduğunu ve bunun ihtiyaçları karşılamadığını, Sünni Müslümanları camileriyle oranlandığında Alevilerin 40 bin cemevine sahip olmaları gerektiğini belirttiler.
- Eylül'de yüksek düzeyde kamu görevlileri İstanbul'da "Arap Baharı ve Orta Doğu'da Barış: Müslüman ve Hristiyan Perspektifleri' başlıklı bir konferansa katıldı. Konferansı düzenleyenler Yahudilerin davetli olmadıklarını ya da katılımlarının hoş karşılanmayacağını belirttiler.
-Hrant Dink davasında tüm sanıklar ciddi bir suç olan "silahlı örgüt üyesi' olmaktan beraat etti, mahkeme "organize suç' için yeterli delil bulamadı.
-Mart'ta yerel ve Anti-Defemation League dahil uluslararası Yahudi gruplar Adolf Hitler'in göründüğü devlet televizyonunda yayınlanan bir şampuan reklamı nedeniyle şirketi eleştirdi. Şirket reklamı savundu ancak yayınlamayı durdurdu."
-FAZIL SAY RAPORDA-
Raporda yönetimin birey ve örgütlere çeşitli nedenlerle dine küfür suçlamaları yönelttiği belirtilerek Fazıl Say'ın Twitter hesabından yeniden gönderdiği Ömer Hayyam ve bir müezzinle ilgili sözlerini alıntılandı. Raporda, savcıların konser piyanisti Fazıl Say'ın dini değerlere saldırı ve nefret söylemini kışkırtmak ve halk arasında düşmanlık yaymakla suçladığı belirtildi. Dava ile ilgili son erteleme gelişmesi rapora girmezken, Say'ın suçunun 18 aya kadar hapis cezası gerektirebileceği kaydedildi.