HABER

AB'de genişlemenin ekonomik perspektifi

Avrupa Birliği, tarihindeki en büyük genişleme sürecine girdi. 17 Nisan 2003 tarihinde aday ülkelerle anlaşmaların imzalanması ve 2004 yılında da yeni 10 ülkenin Birliğe resmen dahil olması planlanıyor. Bu ülkeler Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya, Malta ve Kıbrıs Rum Kesimi. Peki bu genişlemeden hangi ekonomik sonuçlar ve perspektifler doğacak?

AB'de genişlemenin ekonomik perspektifi

Avrupa Birliği'nin Doğu'ya genişlemesi, dış ticaret alanında şimdiden tamamlanmış görünüyor. Özellikle de Polonya örneği gözönüne alındığında. Almanya Federal İstatistik Dairesi verilerine göre, Almanya'nın 1997 ve 2001 yılları arasında Polonya'dan ithalatı 13.5 milyar euroya ulaşarak ikiye katlandı. Aynı dönemde Almanya' nın Polonya'ya ihracatı ise yüzde 44'lük artışla 15.2 milyar euroya yükseldi.

Deutsche Bank Ressource'un Doğu Avrupa uzmanı Roland Beck, bu durumun hiç de şaşırtıcı olmadığını belirtiyor. Roland Beck'e göre, özellikle Orta ve Doğu Avrupa'daki sekiz aday ülkede, Birliğe üye olma arzusunun baskısıyla homojenliğin arttığı ve Avrupa standartlarına yaklaşıldığı görülüyor.

Beck, "AB'ye üye 15 ülkenin ortak ticaret değerlerini gözönünde bulundurursak, aday ülkelerde bu değerin şimdiden yüzde 70 ile 75 arasında olduğunu görüyoruz. Bu değer, güneye genişleme döneminde de hesaplanmıştı ve Birliğe katılan Portekiz ve İspanya'nın o zamanki verileriyle karşılaştırdığımızda şimdiki aday ülkelerle hemen hemen aynı olduğunu görüyoruz. Bu nedenle yakın zamanda topluluğa katılacak aday grubunun, Avrupa Topluluğu'nun iç pazarındaki rekabete dayanabileceğini düşünüyoruz" diye konuşuyor.

BÜYÜME ORANLARI YÜKSEK Bu ülkelerdeki ekonominin yıllık büyüme oranı da nispeten yüksek gözüküyor. Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya ekonomileri bu yıl içinde yüzde 2'lik bir büyüme oranına ulaşacak. Polonya ekonomisinde kendi iç şartlarından doğan kriz yaşanmasaydı yüzde 3'e ulaşabilecekti. Hatta adaylardan üç Baltık ülkesi Estonya, Letonya ve Litvanya'da ekonomik büyüme oranı yüzde 4.5'a varması bekleniyor.

Bu rakamlar, durumun hep böyle devam edeceği anlamına da gelmiyor. Örneğin Macaristan'da yeni hükümet, kamu çalışanlarının maaşına zam yaptı. Oysa yüzde 3.5'lik ekonomik büyüme öngören bir bütçe politikasında böyle bir adım hiç gerekli değildi. Turizm gelirlerinin azalması ve ithalattaki artışın devam etmesi, ödemeler dengesindeki açığın artmasına neden oluyor. Ülkedeki enflasyon oranı ve bütçe dengesi açısından bu gelişmenin iyi bir haber olduğu söylenemez.

AB'NİN ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER Çek Cumhuriyeti'nde büyüme hızını sel felaketinden doğan zararlar frenlerken, Polonya, Almanya'daki zayıf konjonktürün etkisiyle ihraç gelirlerinde düşüş yaşıyor. Roland Beck, 10 ülkeyle genişlemiş bir AB'nin gelecekte zayıf duruma düşmemesi, aksine daha da güçlenmesi için tarım politikasında piyasa ekonomisi yönünde reformlar gerçekleştirmek zorunda olduğunu belirtiyor ve devam ediyor:
"Bu konuda, özellikle doğrudan ödemelerde aşamalı bir çözüm bulunacağını düşünüyoruz. Yani aday ülkelere topluluğa üye oldukları ilk zamanlarda eski üyelere oranla daha az doğrudan ödeme yapılacak."

Beck ayrıca, hem ticaret, hem de finans çevrelerinin, hesaplarında AB'nin doğuya genişlemesini gözönünde bulundurduklarını belirterek, "Birliğin tüm genişleme sürecinde aksamalar yaşanacak olursa, özellikle finans piyasaları olumsuz tepki verecektir" diye konuşuyor.
Avrupalı yatırımcılar, Birlik'in genişlemesinden iki yıl sonra, yeni üye ülkelerde para birliğinin de yürürlüğe gireceğinden yola çıkıyorlar.

En Çok Aranan Haberler