HABER

ABD'li profesörden tarih dersi

Erzurum Atatürk Üniversitesi'nin yeni öğretim yılı töreninde açılış dersi veren ABD Kentucky Loisville Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Justin McCarthy, Ermeniler'in sözde soykırım iddialarını cevaplandırdı.

ABD'li profesörden tarih dersi

Atatürk Üniversitesi'nin yeni öğretim döneminde, "Erzurum'da Ermeniler ve Rumlar" konulu açılış dersi veren Prof. Justin McCarthy, Ermeniler'in Erzurum üzerinde sık sık hak iddia ettiklerini belirterek şunları söyledi:

"1914 yılı itibariyle Erzurum 900 yıl hiçbir zaman Ermeni idaresi altında bulunmamıştır. Uzun yıllardır Amerikalılar ve Avrupalılar'a Ermeniler'in kötü muamele, zulüm gördüğü anlatılmaktadır. Bu doğru mudur? Hayır, hiç de böyle değildir. Bazı Ermeniler sıkıntı çekmiştir, fakat yaşadıkları zulüm değildir. Ermeniler'in hayatı zordu. Fakat onlar bu konuda yalnız değildi. Erzurum'un Müslüman halkı için de hayat zordu. Onlar yalnız değillerdi. Şehirler ve köylerde yaşayan barışçıl Kürt ve Türkler büyük sıkıntı içindeydi. Soyulma ve öldürülme olaylarına karşı korumasızdılar."

"ERMENİLER DAHA İYİ DURUMDAYDI" Osmanlılar'ın Erzurum'un hem Ermeniler hem de Müslümanlar için yaşanılır bir yer olması için elinden geleni yaptığını kaydeden Prof. Justin McCarthy, "Aşiret ve çetelerin zararından Müslümanlar ve Ermeniler'in hangisinin daha fazla etktilendiği sorusuna cevap verilemez. Ermeniler'in bazı bakımlardan Müslümanlar'a göre daha iyi durumda olduğu bilinmektedir. Ermeniler daha zengindi ve daha fazla ekonomik ve sosyal fırsatlara sahipti. Bu durum bütün Osmanlı toprakları için geçerliydi. Ermeniler'den daha fakir olan Müslümanlar niçin Erzurum'dan ayrılmadılar? Müslümanlar'ın böyle bir destek sistemi yoktu. Amerika'da bunlar kabul görmüyordu. Osmanlı İmparatorluğu'na misyoner gönderen Amerika Hıristiyan kiliseleri, Amerika'ya göç eden Ermeniler'e yardımcı oluyor, Müslümanlar'a yardım etmiyordu. Müslüman ve Ermeni toplumları arasındaki ilişkiler her zaman düşmanca olmamıştır. Ermeniler belirgin derecede düşman yaratma sanatına sahiptir. Gözlemciler, 1896 katliamından sonra büyük yardımın sağlanmasıyla bu bölgelerde fark edilir bir şekilde ulusal karakterin bozulduğunu ifade etmişlerdir. Bu bozulma Kafkaslar'dan gelen Ermeni göçmenlerin ve Taşnaklar'ın tahrip edici etkisiyle ve Anayasa'nın tesisiyle daha da derinleşmiştir. Bu bölgedeki Ermeniler arasında ahlaksızlık ve sarhoşluk o kadar yaygınlaşmıştır ki, bu durum Ermeni yanlısı İngiliz okurlarını bile şaşırmaktadır" diye konuştu.

"400 YIL BİR ARADA YAŞADILAR"
Erzurum ilinin bütün problemlerine rağmen Müslümanlar ve Ermeniler'in aynı sosyal ve kültürel, ekonomik sistemde aynı devletin yönetiminde 400 yıl birlikte yaşadığını anlatan Prof. Justin McCarthy, daha sonra şöyle konuştu:
"İki toplumu birbirinden ayıran ve Osmanlı Erzurumu'nu tahrip eden şey Ruslar'ın ve Ermeni devrimcilerin faaliyetleridir. Ermeni terörist gruplarını isimlendirmek için ne ihtilalci ne de isyancı kelimeleri uygundur. Çünkü bu kelimeler Taşnaklar ve Hınçaklar olarak da bilinen Ermeni topluluklarının kendi hükümetlerini düşürmek istediklerini ima eder. Halbuki Hınçaklar, Rus Ermenileri tarafından İsviçre'de kurulmuştur. En çok Erzurum'da faaliyet gösteren Taşnak topluluğu ise Rus İmpataratorluğu tarafından kurulmuş ve organize edilmiştir. Ayrıca Taşnaklar, bugünkü Ermeni Cumhuriyeti'nin olduğu Erivan ilindeki Rus yönetimini yıkmak için faaliyet göstermiştir. Onlar tüm çabalarını Osmanlı İmparatorluğu üzerine yönlendirmiştir. Ermeni toplulukları ihtilalci Avrupa felsefelerini benimsemişlerdi. Onlar bazen katı sosyalist ve kesinlikle milliyetçiydiler.Taşnak ve Hınçaklar, ihtilalci Avrupa metodlarını Anadolu'ya adapte etmiştirler. Osmanlı Anadolusu'ndaki destekleyici güçlerini son isyana hazırlamak için gelitirilmiş olmalarına rağmen Hınçaklar, özellikle Taşnaklar hiçbir şekilde Anadolu'nun yerlisi değildiler."

"TEHCİR SAFSATASI"
Erzurum'daki tüm Ermeniler'in ya tehcir edildikleri veya öldürüldüklerine dair Ermeni iddialarının saçma olduğunu bildiren Prof. Justin McCarthy, "Çünkü Erzurum'da Rus işgali sırasında çok sayıda Ermeni yaşamaktaydı. Ruslar geri çekildiğinde Erzurum'da kalan ve Rusya'dan dönen Ermeniler'in sayısı onların bir ordu oluşturmaları ve hükümet kurmaya teşebbüs etmelerine yetecek kadardı. Eğer Erzurum'daki Ermeniler'in tümü yok edilmişse, bu Ermeniler nereden geldiler? Bu Ermeniler'in 1916 yılında ilk kez Rusya'dan göç eden Ermeniler olduğunu iddia etmek gülünçtür. Osmanlı Ordusu, Erzurum'u yeniden almak için yürüdü ve Türker'in katledilmelerine son verdi. Ermeniler onlara karşı duramadılar. Geri çekildiler ve geri çekilmeleri sırasında bulabildikleri bütün Müslümanları öldürdüler. Ermeniler, Osmanlı ordusundan önce çekiliyorlardı. Tehlike içindeydiler, ancak kendi güvenliklerini tehlikeye atma pahasına Erzurum'un masum Müslamaları'nı öldürebilecekleri her yerde duruyorlardı. Bu kin ve nefret açıklanamaz. Çoğu zaman yanlış bir biçimde Türkler'in Ermeniler'e bir soykırım uyguladıkları iddia edilmektedir. Oysa gerçek soykırım Türklere karşı uygulanmıştır. Savaşın sonunda Erzurum'un Müslüman halkının üçte biri öldürülmüştü" diye konuştu.
Erzurum tarihinden çok şey öğrenilebileceğini hatırlatan Prof. Justin McCarthy, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ermeniler Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçasıydılar. Tıpkı, sultanın diğer tebaası gibi. Sorunları vardı. Şikayetleri vardı. Peki, Ermeniler zulme mi uğradılar? Hayır. Aslında Osmanlı Erzurumu'nda yaşayan Ermeniler birçok bakımdan Müslümanlar'dan daha iyi durumda idiler. Osmanlı Erzurumu'nu yokeden Osmanlı hükümetinin kusurları değildi. Osmanlı Erzurumu'nu yok eden savaş da değildi. Erzurum'u yıkan Ermeni milliyetçilerinin ve onların dostu Rus emparyalistlerinin cinayet çeteleriydi."

En Çok Aranan Haberler