HABER

ABD'ye radyoaktif silah suçlaması

İSTANBUL (İHA) - ABD'nin Irak'ta yoğun bir şekilde radyoaktif silahlar kullandığı bildirildi. El Cezire televizyonunun internet sitesinde "ABD'nin Gizli Nükleer Savaşı" başlığıyla verilen geniş kapsamlı araştırma haberde, Irak'ta kitle imha silahları bulunamadığı fakat bunların bizzat ABD tarafından Iraklılara karşı kullanıldığı ifade edildi.

Amerikalı ve diğer ülkelerden uzmanlar, Irak'ta yapılan uygulamanın savaş suçu olduğunu kaydetti.

Araştırma haberde, ABD'nin tank mermileri ve füzelerde "fakirleştirilmiş uranyum" kullandığı belirtildi. ABD'nin, radyoaktif bir yan ürün olan fakirleştirilmiş uranyumla kaplı mühimmata, zırhların delinmesi ve yeraltı sığınaklarının vurulmasında etkili olduğu için başvurduğu kaydedildi. Haberde, "Baş suçlu ABD olduğu için bu ülke ve müttefikleri gerçeği gizlemeye çalışıyor" denildi.

Fakirleştirilmiş uranyumlu bomba ve mermiler, daha önce eski Yugoslavya'da, Afganistan'da ve 1991 Körfez Harbi esnasında kullanılmıştı. ABD ordusunun fakirleştirilmiş uranyum projesinin 1994-1995 yılları arasındaki yöneticisi Binbaşı Doug Rokke, "Halen kullanıyorlar. Felluce'de, Bağdat'ta yoğun olarak kullanılıyor" dedi.

Bilim adamları bu tür bombaların ufak bir parçasının bile tehlikeli olduğunu; kanser, felç, sakat doğumlar ve ölümle neticelendiğini ifade etti. Ortadoğu'da kullanılan radyoaktif maddelerin, havaya karışarak, zehirli gaz şeklinde uzun dönemde tüm dünya için büyük tehlikeler oluşturacağı belirtildi. Fakirleştirilmiş uranyumlu maddelerin tabiattaki ömrünün 4.5 milyar yıl olduğu açıklandı.

Fakirleştirilmiş uranyumun Türkiye Atom Enerjisi Kurumu kayıtlarında, nükleer silah veya nükleer yakıt malzemesi üretiminde doğal uranyumun zenginleştirilmesi işlemlerinin veya nükleer reaktörlerden elde edilen kullanılmış yakıtın yeniden işlenmesi sürecinin bir yan ürünü olarak ortaya çıktığı; yüksek yoğunluğu, yüksek atom numarası, metalik özellikleri, ucuz ve hazırda bulunabilir bir malzeme olması dolayısıyla askeri endüstride zırh ve anti-zırh mühimmatı olarak kullanıldığı ifade ediliyor.

Yine Türkiye Atom Enerjisi Kurumu kayıtlarında, fakirleştirilmiş uranyumun hem kimyasal ve hem de radyotoksik özellikler gösterdiği kaydediliyor. Fakirleştirilmiş uranyumun, hem kimyasal hem de radyolojik açıdan insan sağlığına en büyük etkiyi solunum veya sindirim yoluyla vücuda girdiğinde yaptığı, kimyasal olarak böbreklere zarar verirken, solunduğunda akciğer hasarlarına sebep olduğu bildirildi. Kayıtlarda, yere çöken radyoaktif parçacıkların büyük çoğunluğunun yağmur sularıyla çözünerek yer altı suları ve toprak derinliklerine karıştığı da ifade ediliyor.

BEŞİKTEN MEZARA YOLCULUK

Basra Hastanesi'nden Dr. Cenan Ali, araştırmalarına göre Körfez Harbi'nden bu yana bölgede çocuklarda kan kanserlerinde yüzde 100, diğer kanser türlerinde de yüzde 242 artış olduğunu açıkladı.

Afganistan Fakirleştirilmiş Uranyum İyileştierme Fonu yöneticisi Dr. Davud Miraki ise, 2003'te Afganistan'ın doğu ve güneydoğusundaki araştırmalarda, sivillerde fakirleştirilmiş uranyum etkilerinin tesbit edildiğini söyledi. Miraki, "Çoğu bebek; gözleri, kolları ve bacakları olmadan doğuyor. Bazı bebeklerin de göz ve ağızlarından urların püskürdüğü görülüyor. Yeni doğanlardan bazılarının insan olduğu güçlükle tesbit edilebiliyor. Bunların çoğu hayatta kalmıyor" diye konuştu.

Afganistan ve Irak'ta bir şeyden habersiz çocuklar, ABD bombardımanları sonrasında meydana gelen enkazlarda oynuyor. ABD ordusu ise, buralarda radyoaktivite olduğuna dair herhangi bir uyarı işareti koymuyor. Amerikan ordusunun, böyle bir ikaz veya işareti "radyoaktif madde kullandığını kabul etmiş olacağı gerekçesiyle" koymaktan kaçındığı kaydedildi.

Rokke, bu "hilekar ihmalin" ABD ordusunun kendi askeri kurallarına da aykırı olduğunu söyledi. AR 700-48 düzenlemesinin radyoaktif malzeme veya yerleri izole etme, buralara uyarı işaretleri koyma ve radyoaktif maddeleri temizlemeyi emrettiğini söyleyen Rokke, böyle yapılmamasının "savaş suçu" olduğunu ifade etti. Rokke, "ABD Devlet Başkanı, ordunun bu düzenlemelere uymasını sağlamakla yükümlüdür. Fakat kanunları kasıtlı olarak ihlal ediyorlar. Bu kadar basit" şeklinde konuştu.

Diğer taraftan, fakirleştirilmiş uranyumun temizlenemediği, buna maruz kalanların tedavlerinin de mümkün olmadığı belirtildi.

AMERİKALI AVUKATTAN ABD HÜKÜMETİNE "SAVAŞ SUÇU" İTHAMI

Hindistan Hukukçular Derneği Başkan Yardımcısı Niloufer Bhagwat ve uluslararası bir yargıçlar paneli, ABD'nin "şimdiki ve gelecek nesillere karşı soykırım işlediğine" hükmetti. Panel, Bush'u "kasıtlı olarak kendi askerlerini vurmakla da" suçladı. Bhagwat, "Bush, kendi askerlerine karşı da, bilerek fakirleştirilmiş uranyum kullanmaktan suçludur. Çünkü Bush, fakirleştirilmiş uranyumun kontrol edilemez olduğunu bilir" ifadelerini kullandı.

ABD'nin fakirleştirilmiş uranyumlu saldırılarından Iraklı sivillerin yanı sıra Amerikalı askerler de kötü etkilendi. ABD Emekli Asker İşleri Departmanı'ndan Terry Jemison, Körfez Harbi sırasında radyoaktif maddeye maruz kalan çok sayıda Amerikalı askere tazminat verildiğini, tazminat davaları halen devam eden 24 bin 760 vak'a olduğunu söyledi. Jemison, ölen askerler ya da halen orduda göreve devam edip tedavi görmekte olanların ayrı bir yekün oluşturduğunu kaydetti.

ABD'nin önde gelen uluslararası insan hakları avukatı Karen Parker da, silahlar konusunda uluslararası sözleşmeler ve insani hükümler açısından 4 temel kural olduğunu, bunların hepsinin ihlal edildiğini söyledi. Parker'e göre bu kurallar şöyle:

1 - Silahlar sadece meşru askeri hedeflere yöneltilebilir, başkalarına yöneltilemez.

2 - Silahlar sadece askeri ihtilaf müddetince kullanılabilir, bu süreyi aşamaz.

3 - Silahlar aşırı derecede gayriinsani olamaz.

4 - Silahlar çevreye zarar vermemelidir.

Bu kuralların hiçbirine riayet edilmediğinden şikayet eden Amerikalı avukat; ilk olarak, fakirleştirilmiş uranyumda sadece askeri hedeflerle sınırlı kalınmadığını; ikinci olarak, savaş sona erince de bu silahların öldürücü etkilerinin devam ettiğini; üçüncü olarak ise bu silahların kanser, doğum bozuklukları ve benzer acılı durumlara yol açtığını, nihayet çevreye mutlak surette zarar verdiğini ifade etti. Bu silahların Cenevre Sözleşmesi'ne kati bir şekilde aykırı olduğunu vurgulayan Parker, "Bu silahların kullanımı savaş suçudur ve insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur" dedi.

Parker ve diğer hukukçular, 1995 ve 1996 senelerinde konuyu Birleşmiş Milletler'e götürdü. BM İnsan Hakları Komisyonu da, fakirleştirilmiş uranyumu kitle imha silahı olarak kabul etti ve yasaklanması gerektiğine karar verdi.

YUGOSLAVYA'DA KULLANILDIĞI BELGELENDİ

California'daki Lawrence Berkeley and Lawrence Livermore nükleer silah araştırma laboratuvarında çalışan Leuren Moret adlı bilim adamı, ABD'nin fakirleştirilmiş uranyum kullandığını sürekli inkar etme politikası güttüğünü fakat gerçeklerin ortaya çıktığını kaydetti. ABD'nin 1999'da Yugoslavya'da fakirleştirilmiş uranyum kullandığını da inkar ettiğini söyleyen Moret, "Fakat Yugoslavya, Yunanistan ve Bulgaristan'daki bilim adamları; Amerikan bombardımanından sonraki 3 gün içinde yüksek seviyede gama radyasyonu tesbit etti" diye konuştu. Amerikalı bilim adamı ayrıca, "Bir füze, patlamadan Bulgaristan'a düştü. Bilim adamları fakirleştirilmiş uranyum savaş başlığını tesbit etti" ifadelerini kullandı. Moret, bunun üzerine dönemin NATO Genel Sekreteri Lord [George] Robertson'un fakirleştirilmiş uranyum kullanıldığını kabul etmek zorunda kaldığını ifade etti.

Washington'daki Georgetown Üniversitesi nükleer tıp profesörü Asaf Durakoviç de, Eylül 2000'de Paris'te bir konferansta yaptığı açıklamada, "onbinlerce" ABD ve İngiliz askerinin fakirleştirilmiş uranyumdan kaynaklanan hastalıklardan öldüğünü söyledi.

Ortadoğu'nun çok fazla oranda radyoaktif maddeye maruz kaldığını söyleyen Moret, "Bu bölge artık ebediyyen radyoaktiftir" dedi. Moret fakirleştirilmiş uranyum parçacıklarının 1 yılda atmosfere karıştığını ve tüm dünya için tehlikeye ve milyonlarca kişinin ölmesi ya da hastalanmasına yol açtığını ifade etti.

Diğer taraftan, Irak'a sağlam ve sağlıklı bir vaziyette giden ABD'nin eski fakirleştirilmiş uranyum proje yöneticisi Rokke, şimdi bir dizi hastalıkla boğuşuyor. Solunum problemi çeken Rokke'nin, fakirleştirilmiş uranyum dolayısıyla güçsüzleşen dişleri parçalanıyor. Fakirleştirilmiş uranyum projesinde kendisiyle beraber çalışan 100 askeri personelden en az 20'si öldü, diğerleri de hastalıklarla pençeleşiyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bir raporunda 2020'de dünyada kanser vak'alarının yüzde 50 artacağını bildirdi. Moret de, bu artışın fakirleştirilmiş uranyumdan kaynaklandığını savundu. Moret, "Asla gerçek sebebi söylemeyecek, hep başka sebepler ortaya atacaklar. Fakat fakirleştirilmiş uranyum bu artışta asıl faktördür. İnsanlar yavaş yavaş ölecek" şeklinde konuştu.

En Çok Aranan Haberler