Taylan YILDIRIM/İZMİR, Karadeniz, Akdeniz ve Doğu Anadolu'da Hidroelektrik Santrali YIRCA ÖRNEK OLDU
Yırca'da köylülerin verdiği ve zaferle çıktıkları mücadele bu sırada yapım çalışmaları başlayan İzmir'deki RES projeleri için de örnek oldu, acele kamulaştırma kararı iptalleri ardarda geldi. Urla İlçesi'ne bağlı Ovacık Köyü'nde 1806 çam ağacının kesilerek yapılmak istenen RES projesi için, köylüler itirazda bulundu. Danıştay'ın kararının örnek olmasıyla, Ovacık'taki projede İzmir 2. İdare Mahkemesi ardından da Danıştay 'ÇED gerekli değildir' kararı için yürütme durdurdu.
Bunun yanı sıra RES'e karşı bir başka mücadele ise, Türkiye'nin ilk organik tarımının yapıldığı İzmir'in Bayındır İlçesi'ne bağlı Çınardibi Köyü de dahil 9 köyde verildi. 9 köy sınırlarını içine alan 126 türbin direkli en büyük RES projelerinden birisi için, Bakanlar Kurulu diğer projelerde olduğu gibi, 'Acele kamulaştırma' kararı aldı. Ancak dört bir yanları RES türbinleriyle çevrilecek olan Çınardibi köylülerinin yaptığı başvuru üzerine Danıştay 6'ncı Dairesi, Yırca'daki zeytin arazisinde olduğu gibi, bu proje için de 'olağanüstü koşullar' görmeyip yürütmeyi durdurdu.
Ayrıca aynı bölgeye yakın olan Dernekli Köyü Marmariç Ekolojik Mahallesi'nde yapılmak istenen 22 türbin direkli RES projesi de yine İzmir 1'inci İdare Mahkemesi tarafından "ÇED gerekli değildir" kararı yüzünden iptal kararı verildi.
ÇEVREYE HUKUK KALKANI
Sadece olağanüstü hallerde alınabilen acale kamulaştırma kararı, çevreye yapacağı zararlar tespit edilmeden verdiler 'ÇED gerekli değildir' belgeleri hukuken kabul görmeyince, projelerin hemen hepsi başlamadan, gerekli yasal düzenlemeler yapılıncaya kadar beklemeye alındı. İzmir'de RES projelerine karşı köylüler ve çevreciler adına hukuk mücadelesi veren avukat Cem Altıparmak ve Hande Atay, hem Bakanlar Kurulu'nun hem de valiliklerin bu kararlarla, kanuna karşı hile yaptıklarını söyledi. Avukat Cem Altıparmak ve Hande Atay, "Bu kararlar, aslında yasal olarak ÇED sürecine tabi olup da, bu yükümlülükten kurtulabilmek amacıyla, hukukta 'kanuna karşı hile' diye tabir edilen yola başvuran şirketler ile vermiş oldukları idari kararlarla bu yolu meşrulaştıran İdarenin, bu fiillerinin, hukuken kabul edilemez olduğunun tescillenmesi açısından önemlidir. Şimdi, bu kararlar ışığında yeni düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Çevreye daha duyarlı yaklaşılması gerekiyor. Bizler de bunu bekliyoruz ve mücadelemizi onun için sürdürüyoruz" dedi.
KİŞİLERİN MÜLKİYET HAKLARI ELLERİNDEN ALINIYOR
Yırcalı köylülerin ve Greenpeace'nin avukatı olan Deniz Bayram de, enerji politikası gereği Enerji Bakanlığı'nın kamu yararı gördüğünü anlatması üzerine bakanlar kurulunun bu kararları, Danıştay'ın iptallerine rağmen kolaylıkla verdiğini söyledi. Ayrıca acele kamulaştırmaların kişilerin anayasal hakları olan mülkiyet haklarını da zedelediğini söyleyen Bayram, "Bakanlar kurulunun acele kamulaştırma kararı sadece resmi gazetede yayımlanıyor. Bunu da tabi vatandaşların takip etmesi mümkün değil. Vatandaşlar ancak, ellerine tebligat ulaştığında ya da Yırca'da olduğu gibi arazilerine çit çekildiğinde bunları öğreniyor. Arazi sahiplerine bu yapılanlar, mülkiyet haklarına ayrıdır" dedi.
Danıştay'ın RES, HES ve termik santraller için ondan fazla iptal kararı olduğunuama yine de bu yolun yaygın olarak kullanıldığını anımsatan Deniz Bayram, "Bir proje için EPDK, kamu yararı kararı alıyor ve sonrasında da ön lilans süreci için ilgili şirketlere iki yıl süre veriyor. Bunu özel durumlarda da en fazla 6 ay uzatabiliyor. Bu süre içerisinde şirketlerin kamulaştırmalarını yapmaları, ÇED raporlarını almaları gerekli planları yapmaları istenir. Ama şirketler de, işleri yasal yol olan kamulaştırma dururken, yasal olmayan hukuki mesneti olmayan ve işleri daha kısa yoldan halletmek için acele kamulaştırmaya başvuruyor. Bakanlar kurulu da bunları çok araştırmadan izinlerini veriyor. Danıştay, defalarca iptal etti, her seferinde de kararlarında, 'bir enerji, sanayi projesi, savaş hali, olağanüstü hal değildir' dedi. Ama yaygın olarak maalesef kullanılıyor" dedi.
ACELE KAMULAŞTIRMA NEDİR
Ülke savunması ihtiyacına veya aceleciliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda, gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında söz konusu olan acele kamulaştırma, 31.08.1956 tarih ve 6830 sayılı İstimlak Kanunu'nun 27. maddesi ile "acele istimlak" olarak yasal mevzuata girmiştir. Bu kanun 08.11.1983 tarihinde de değişikliğe uğramıştır. Ancak 2004'te çıkmış olan "Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nca yapılacak kamulaştırmalarda, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 27'nci maddesinin uygulanmasına dair kararla bakanlar kurulu, sahip olduğu "acele kamulaştırma" yetkisini Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na (EPDK) devretmiştir. Bu tarihten itibaren, özellikle enerji alanındaki yüksek bütçeli projelerin mahkeme kararlarıyla iptal edilmesiyle de, bu yöntem yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır. Böylece belirtilen hallerden birinin varlığı durumunda taşınmaz veya ihtiyaç duyulan mal için acele kamulaştırma kararı verip idare söz konusu taşınmazlarda tasarrufta bulunabildi. Ancak buradaki asıl amacın kamu yararı ve kamu düzeninin korunması olduğu göz önüne alındığında işletme sahibi özel girişimcinin yararı esas tutulmayacaktır. Aynı şekilde kamu yararı, taşınmaz malikinin de yararından üstün olmalıdır. Günümüzde acele kamulaştırma, baraj yapımı, dere ıslahı, eğitim, elektrik, maden, sanayi bölgesi, enerji, sulama, kentsel dönüşüm, yol gibi yatırım ve yenileme projeleri için başvurulan bir uygulama haline geldi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz