İSTANBUL (İHA) - Sokakta veya pazarlarda açık olarak satılan süt ve süt ürünlerinin, sağlık için büyük tehdit oluşturduğu belirtildi. Sağlıksız şartlarda üretilen ve çoğunlukla kontrolü yapılamayan ürünlerin, 100 kadar hastalığa davetiye çıkarttığı da ifade edildi. Zehirlenmelere, tüberküloza ve uzun vadede kansere bile sebep olan sağlıksız süt ürünlerinin, özellikle hamile kadınlarda ve çocuklarda ölüme kadar uzanan sonuçlara yol açabileceği uyarısında bulunuldu.
Uzmanlar, nerede ve hangi şartlarda üretildiği belli olmayan ve 'merdiven altı üretim' diye tarif edilen ürünler içindeki kimyasalların, vücutta kanser riski oluşturabileceğine dikkat çekerek, sanayide ısıl işlemden geçirilmeyen ve içindeki zararlı mikroorganizmalardan arındırılmayan sütün, besin zehirlenmelerine yol açabileceğini bildiriyor.
Açıkta satılan sütlerin 'Brucelloz' ve 'Tüberküloz' hastalıklarına sebep olabileceğini kaydeden uzmanlar, ilkel şartlarda üretilen sütlerde ayrıca tifo ve dizanteri gibi hastalık etkenlerinin de bulunabileceğini vurguluyor. 'Risk grubu' olarak isimlendirilen çocuk, hamile ve yaşlılarda, açıkta satılan markasız süt ve süt ürünlerinin kullanımının çok daha önemli sorunlar doğurabileceğini, hatta ölümcül bile olabileceğini söyleyen uzmanlar, 'Brucella abortus' (inek ve sığırlarda yaşar) ve 'Brucella melitensis'i (keçi veya koyunlarda yaşar) bulunduran süt ürünlerinin ise hamilelerde düşüğe sebep olabileceğine dikkat çekiyor.
TOPLUM SAĞLIĞI HİÇE SAYILIYOR Uzmanlar, ucuzluğu sebebiyle rağbet gören açık süt ve markasız ürünlerin kamu sağlığı açısından kesinlikle zararlı olduğunu, UHT tekniği ile üretilen markalı kutu süt ürünlerinin ise sağlıklı olduğunu belirtiyor. Markasız açık peynir ve süt ürünlerinin satın alınmamasını isteyen uzmanlar, bu maddelerin kullanımı yaygınlaştıkça toplumun sağlığı açısından riskin de arttığını, bazı üreticilerin para kazanma uğruna bu ürünlerin içine aşırı koruyucu madde koyup, bekletilme süresinden önce bu ürünleri piyasaya sürdüğünü bildiriyor.
AÇIK SÜTTE 'ÇAMAŞIR SUYU'
Açıkta satılan sütlere, 'koruyucu madde' diye katılan çamaşır suyunun, gıda zehirlenmelerine ve akabinde ölümcül sonuçlara yol açtığını vurgulayan uzmanlar, 560 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile gıdaların denetlenmesinin Tarım ve Sağlık bakanlıklarına devredilmesi sebebiyle, denetimde mahalli idarelerin devre dışı kaldığını kaydediyor. Uzmanlar, gıda güvenliği hizmetlerinin etkin ve tek çatı altında birleştirilmesi gerektiğini ifade ederek, bunun bir genel müdürlük veya müsteşarlık şeklinde olabileceğini bildiriyor.
Uzmanlar, süte en çok ihtiyacı olan ve en çok süt tüketen grup olan çocukların, sağlıksız ürünlerin yaygınlaşması durumunda en büyük risk grubunu oluşturduğunu ifade ederek, diğer riskli ürünü ise dondurma olarak açıklıyor.
GÖSTERMELİK DENETİM
Açıkta çiğ sütün satılmasını engelleyen kağıt üzerinde mevzuat ve hükümler bulunmakla birlikte, pratikte bu durumu denetleyen ve engelleyen hiç bir merci olmadığını belirten uzmanlar, özellikle son zamanlarda, bu şartlara hiç bir şekilde uymayan ve 'merdiven altı' tabir edilen işletme veya ilkel üretim birimlerinin sayısında olağanüstü bir patlama yaşandığının gözlendiğini, resmi makamların bunlara yetişemediğini vurguluyor.
Bu duruma müdahale edecek yasalar ve kurumların, gelişme karşısında tam anlamıyla eli kolu bağlı kaldığını anlatan uzmanlar, bu konuda toplum sağlığını korumakla görevli kurumların, kendilerini ya yetkisiz gördüğünü veya topu diğer kurumlara atarak denetim görevlerinden kaçındığını bildiriyor. Uzmanlar, bu konudaki yetkilerin yerel yönetimlerden Tarım ve Sağlık bakanlıklarına devredildiğini hatırlatarak, bu karmaşa dolayısıyla yapılan çalışmaların çok sınırlı kaldığını ve göstermelik bir denetimden öteye geçemediğini kaydediyor.
SAĞLIKSIZ ÜRETİMLE MÜCADELE Uzmanlar, serbest rekabet şartlarının, halk sağlığı aleyhine ve kötüye kullanıldığını vurgulayarak, kayıt ve kontrol dışı üretimin, sokakta ve açıkta satışın engellenmesi gerektiğini belirtiyor. Denetimlerin sıklaştırılması ve yaygınlaştırılması gerektiğini ifade eden uzmanlar, bu alandaki yetki karmaşasına son verilmesi ve tek elde toplanmasının önemine dikkat çekiyor. Şartlara uymayan firma ve üretim birimlerinin ruhsatlarının iptal edilmesi gerektiğini kaydeden uzmanların diğer önerileri ise şöyle:
"İlgili yasalar ve mevzuatta yeni düzenlemelere gidilmeli, cezai yaptırımlar uygulanmalı. Et ve süt alanında idari konseyler kurulmalı. Kodeks standartlarına kesinlikle uyulmalı ve tüketici, standartlara uymayan ürünlere karşı uyarılmalı, bilinçlendirilmeli. Ambalajlı ürünlerin etiketinin üzerinde, mutlaka gıda maddesinin üretim izni, tarih ve sayısı bulunmalı. Medya, sanayiden geçmiş sağlıklı süt ve süt ürünüyle ilgili halkı eğitici programlara yer vermeli. AB standartlarına uygun üretim şartları sağlanmalı."
Uzmanlar, ambalajlı bile olsa, üstünde lüzumlu bilgiler bulunmayan süt ürünlerinin alınmaması gerektiğini belirterek, "Aldığınız her ürünün son kullanma tarihini kontrol edin. Pastörize süt veya pastörize edilmiş sütten yapılan sanayiden geçmiş yoğurt ve tereyağı kullanın" tavsiyesinde bulunuyor.