ŞOKTAN ÇIKTI (RÜŞTÜ REÇBER)
ALANYASPOR maça öyle bir başladı ki, ekran başındaki bizler, sahadaki futbolcular ve tribündeki taraftarlar şaşkınlık içerisinde kaldı. Yarım saatlik dilim içerisinde attığından daha fazlasını kaçıran, F.Bahçe’ye karşı her türlü pozisyonu bulan bir Alanya takımı gördük. Tabii Fenerbahçe’de Kjaer’ın yokluğu, defans dengesini tamamen bozmuştu. Neustadter’in oradaki duruşu defans için yeterli olmadı. F.Bahçe girdiği şoktan, Omeruo’nun kendi kalesine attığı golle çıktı. Lens’in ortasında Topal’ın indirdiği topa Omeruo’nun istemeden dokunması, F.Bahçe’nin ayağa kalkmasına yol açtı.
SİNYALİNİ VERDİ
FARKI 1’e indiren golden sonra ilk yarı bitene kadar hem topa sahip olan hem de pozisyon üstünlüğünü sağlayan bir F.Bahçe izledik. Özellikle Lens’in ortaya koyduğu performans, F.Bahçe’nin Fernandao ile ikinci golü bulmasındaki en büyük faktördü. Soyunma odasına giderken F.Bahçe geri dönüşü gerçekleştireceğinin sinyallerini verdi. İkinci yarıda uzun zamandır alışık olmadığımız, topa sahip olan, oyunu kontrol eden ve bununla beraber rakibi kalesine yaklaştırmayan bir F.Bahçe sahadaydı. Alanyaspor ilk yarım saatteki yüksek tempolu futbolunun olumsuz etkilerini, ikinci yarıda oyundan düşerek gördük.
LENS İÇİN ADIM
Hakem Ali Palabıyık, çok tartışılacak bir penaltı pozisyonundaki kararı dışında bence çok iyi bir maç yönetti. Lens, belki bonservisiyle alınamayabilir ama şunu gördük ki, seneye F.Bahçe’nin olmazsa olmazlarından biri olacak. Dolayısıyla, F.Bahçe yönetimi mutlaka Lens’le ilgili adımları (belki de çoktan atmıştır) atmalı.
ŞAŞKIN F.BAHÇE (UĞUR MELEKE)
ALANYA ligin en güzel takımlarından. Yarışma ile eğlence arasındaki ince çizgide dans ediyor, oyunu çirkinleştirmeden de lige kalınabileceğini ispat ediyorlar. Maça coşkuyla başladılar; Kjaer’in yokluğunda şaşkın olan Fenerbahçe savunması her pozisyonda rakibinden sayıca fazla olmasına rağmen yedi 2 golü.
İKİ İSYANKAR
Sonra iki isyankâr çıktı sahneye Alanya’da: Jeremain Lens başroldeydi, 15’le 40 arasında savunmada iki kritik hamle yaptı, iki de asistle dengeye getirdi tabelayı.Ruhani lider Mehmet Topal da, birinci ve üçüncü sayıdaki katkılarıyla eşlik etti ona. Fenerbahçe bu sezonun sonunda Şampiyonlar Ligi ya da UEFA Avrupa Ligi’ne katılma hakkı kazanırsa, biletin yarısını bu iki büyük isyankâra borçlu olacak kesinlikle.
ARIZA KAFADA (ERCAN GÜVEN)
Fenerbahçe’de Hoca mı kötü, Başkan mı, futbolcular mı bir türlü karar veremiyorduk ya... Alanya’daki doksan dakikada ortaya çıktı ki, Fenerbahçe’nin asıl derdi kafada!.. Kafayla yediği veya atamadığı goller değil; kafanın içinde yenen goller önemli... Yani bir tür travma. Arıza resmen psikolojikmiş de kimsenin haberi yokmuş.
İspatı bu maçta:
ACELE HOCA ARANIYOR
Perişan Fenerbahçe... Fenerbahçeliler muhtemelen kulüp duvarına yapıştıracakları “satılık” ilanlarını hazırlıyorlar ilk 25 dakikada: “Sahibinden komple orta saha”, “Kelepir forvet satılıktır”, “Başkan aranıyor”, “Dolgun maaşla acele Hoca”...
Maçın sadece ilk yarısı bile Alanyaspor lehine 5-0 olacak gibi giderken Lens dışında bir tane Fenerbahçe futbolcusu oyuna tepki koymuyor, sorumluluk almıyor, isyan etmiyor.
YOK HÜKMÜNDE, ŞAŞKIN
Ve 31. dakikada bir “mucize” oluyor... Lens’in kullandığı serbest vuruşta Alanyalı Omeruo topu kendi kalesine atınca birden bire yüksek akıma kapılmış gibi titreyip kendine dönüyor Fenerbahçe. İlk yarı soyunma odasına 2-2 gidip, ikinci yarının başında “nerden çıktı” denilen Aatıf’la 3-2 öne geçiyor. Ardından mücadele eden, yeni goller arayan bir Fenerbahçe ve hızı kesilmiş Alanyaspor... Çünkü o tuhaf dalgınlığı, korkaklığı gitmiş hücuma yardım eden, savunmaya katkı veren bir orta saha haline gelmiş ilk yarım saatte “yok hükmündeki” Ozan, “şaşkın” Mehmet Topal, “durgun” Alper’den oluşan üçlü... Fernandao’ya top uzatabiliyorlar. Varını yoğunu ortaya koyan Lens’e ayak uyduruyorlar. Van Persie ve Volkan da oyuna girince baskısı artıyor ama sonuçta 3-2 galip ayrılıyor Alanya’dan.
KABUSTAN ZAFERE (İLKER YAĞCIOĞLU)
Alanyaspor dün akşam ilk 20 dakikayı o kadar etkili oynadı ki bir ara Fenerbahçe, Barcelona karşısındaki PSG'ye döndü diye düşündüm. Sağdan, soldan, ortadan her türlü Fenerbahçe kalesine geldiler. İki gol attılar. Biri çok net, iki pozisyonu da harcadılar. Bu dakikalarda Emre Akbaba ve Efecan oyunlarıyla göz kamaştırırken diğer tarafta Fenerbahçe'de ise Ozan, Aatif ve Alper hayal kırıklığı yaratıyorlardı. 2-0'dan sonra Fenerbahçe'nin büyük takım refleksiyle oyuna asılmaya başlaması, Alanyaspor'un ise iyi kapanıp kontra atağa çıkmayı tercih etmektense maçın başındaki tempolu oyununa devam etmesi, defansta açıklar vermesine sebep oldu. Üst üste gelen 2 gol Fenerbahçe'nin özgüvenini yerine getirirken Alanyaspor'u ise adeta yıktı..
ÖZGÜVEN KAZANDIRDI
Mehmet Topal'ın harika pasıyla Ozan'ın Aatif'a attırdığı gol, Fenerbahçe'yi öne geçirirken Mehmet Topal da maçtaki emeklerinin bir anlamda karşılığını almış oldu. Zaten 2-0'dan sonra maçın 3-2'ye gelmesindeki en önemli faktör Mehmet Topal ve sonrasında Alper'in ortaya koydukları enerji ve iyi futboldu. İkinci yarıya başlarken Advocaat'ın normalde Ozan ile Aatif'ı çıkartıp iki oyuncu değişikliğiyle maça başlaması gerekirdi. Ama futbolun azizliği olsa gerek. Ozan Tufan asisti yapıp Aatif golü atarak F.Bahçe'nin maçı çevirmesini sağladı... Sonuçta, bu sezon 1-0'dan maç çeviremeyen Fenerbahçe'nin 2-0'dan maçı kazanması sevindirici... Bu skor futbolcuların özgüvenini de artıracaktır..
İTİCİ GÜÇ (OKTAY DERELİOĞLU)
Ligde en azından Şampiyonlar Ligi ön eleme turu vizesi almak için mücadele eden ve hedef peşinde koşmayı kafasına koyan Fenerbahçe, önemli bir galibiyete Alanya'da imza attı. Maça adeta ölü gibi başlayan ve rakibinin hızlı ve seri hücumlarına cevap veremeyen bir görüntü çizen Fenerbahçe daha neye uğradığını anlamadan 15. dakikada 2-0 geri düşünce herkesin aklına aynı soru geldi. Acaba fark daha da artabilir mi sorusunu sormayan yoktu herhalde. Çünkü sahada 3 top yapamayan bir Fenerbahçe vardı. Ama 25. dakikada orta sahada dengeyi kuran Fenerbahçe, rakibinin hızlı hücumlarda topu kanatlara taşımasını engelledi. Bunun yanında yenilgiyi kabullenmek istemeyen Lens de takımının itici gücü oldu..
AATIF'A DAHA FAZLA ŞANS
Fenerbahçe'nin farkı bire indirmesi ve oyunda üstünlüğü kurması ve Alanya'nın da bu ataklara bir önlem bulamaması 2. golün de habercisiydi. Bu gol de fazla gecikmeden Lens'in pasında Fernandao'nun ayağından geldi. Fenerbahçe'nin 2. yarıya da kaldığı yerden devam etmesi futbol olarak istikrarlı görmediğimiz Fenerbahçe için olumlu bir puandı. Aatif'ın usta bir vuruşla 3. golü bulması da sürpriz olmadı. Aatif'a bir parantez açmak isterim. Ben bu futbolcunun bu takımda daha fazla oynaması gerektiğini düşünüyorum. Topu da saklayabiliyor. Koşu mesafesi de pek yabana atılamaz. Aslında Fenerbahçe beklenenden kolay kazandı. Bu galibiyet kalan haftalar için ölçü olur. Fenerbahçe en azından 2.'lik hedefini kovalar..
RUHSUZ OYUN (ERSİN DÜZEN)
RUHSUZ oyun ve skora isyan eden tek kişi Jeremain Lens oldu. Omeruo’nun kendi kalesine attığı golle, F.Bahçe maça yeniden başladı, Alanya tedirgin oldu ve hücumda çoğalmadılar. Top ayağındayken daha çok hareket eden, top rakipteyken pres yapıp, ikili mücadeleye giren sarı lacivertliler muazzam bir gol attı. Alper’in Lens’e pası, belki de kariyerindeki ‘en klas’ pastır.
BÜYÜK TAKIM REFLEKSİ
2-2’DEN sonra maç F.Bahçe’ye döndü. Takım birbirine daha yakın oynayınca, bazı futbolcuların ekstra performansı hem oyun hem de skorun değişmesine yetti. Lens’in isyanına, Mehmet Topal, Alper, Aatıf ve Fernandao katıldı. ‘Büyük takım refleksi’ sadece psikolojiye bağlı değil. Alanya, sezon başından bu yana savunma zaafı yaşıyor. Her ne kadar Susic döneminde sorunlar kısmen azalsa da, F.Bahçe bunu değerlendirdi. 3. gol de, tıpkı ikincisi gibi, derslikti. Topal’ın pasıyla Ozan’ın hücuma katılması önemli. Aatif da çok iyi vurdu.
KIYMET BİL OZAN!
YERİ gelmişken, Ozan’a bir tavsiyem var. Henüz 21 yaşındasın. F.Bahçe gibi büyük bir takımın formasını giyiyorsun. Bunun kıymetini bil. Önünde uzun yıllar var, hayal kur, hedef belirle, kendini geliştir. 21 yaşındaki bir futbolcuda olmaması gereken fiziğin var. 3. goldeki katkın gibi, senden beklenen daha fazlası. GEÇEN hafta son dakika golü, dün akşam 2-0’dan geriye dönüş; 5 puan giderken, 6 puan kazanıldı. F.Bahçeli futbolcuların lige bakışını değiştirecektir.
BEKLENTİ GEREKSİZDİ (DENİZ ÇOBAN)
Ali Palabıyık; zevkli ve çekişmeli geçen maçta, kritik ve önemli pozisyonlarla karşılaştı. Bir-iki sarı kart hatası dışında önemli bir kart yanlışına düşmedi. Maçın 10. dakikasında Fabiano’nun yatarak topa temas ettiği pozisyonda Alanyasporlular’ın penaltı beklentileri gereksizdi.
İSMAİL'İN POZİSYONU PENALTI
42. dakikada ise Fenerbahçe’nin ofsayt gerekçesiyle iptal edilen golünde kararın doğru olduğunu belirtmek isterim. Topal’ın topa temas edip etmediği yönünde tartışmalar var ancak bu tartışmalarının tamamı yersiz. Topal, topa dokunmuş olsa ya da olmasa da bir şey değişmez. Çünkü Topal, aktif oyunun içinde, top için mücadele ediyor ve kaleciyi etkiliyor. 54.dakikada İsmail-Efecan mücadelesinde Alanyalılar yine penaltı bekledi. İsmail, Efecan’ın arkasında kalmıştı ve dikkatsiz şekilde Efecan’ın ayaklarına temas ederek düşmesine sebep oldu. Penaltı yok diyenlere de saygı duyarım ancak bana göre penaltı verilse daha doğru olurdu.
İLGİNÇ BİR DEVRE (ÖMER ÜRÜNDÜL)
Dün gece çok ilginç bir ilk yarı izledik. Alanyaspor, sanki çok organize bir Avrupa takımı gibi öne doğru, ligimizde alışılmış dışı, tempolu müthiş bir 25 dakika sergiledi. Bu bölümde birbirinden güzel iki gol attılar, iki gol kaçırdılar, bir de kaleci Fabiano'nun yaptığı penaltıyı hakem Ali Palabıyık süzemedi. Bu Alanya rüzgarında Fenerbahçeli futbolcular hiç reaksiyon gösteremedi.
TÜKENMİŞ VAN PERSIE
Sürekli rakip stoperleri yıpratan, arkadaşlarına top indiren, bir de gol atarak iyi bir performans gösteren Fernandao'yu dışarıya alarak, fiziki tükeniş içindeki Van Persie'yi sahaya sürdü. Fernandao'ya başka maçlarda oyunu döndürmek için ihtiyaç varken, Sow ve Van Persie dökülürken 75'leri 80'leri bekleyen Advocaat, bu defa yaptığı gereksiz ve erken değişiklikle Fernandao'ya da bakış açısını göstermiş oldu. Bu yanlış değişiklikten sonra oyunu F.Bahçe tekrar rakibe oynama şansını verdi. Neden? Çünkü Van Persie ile takım bir kişi eksilmişti. Alanyaspor son 20 dakikadaki baskısından beraberlik golünü çıkaramadı.
DÖNÜŞÜN SEBEBİ...(MURAT ÖZBOSTAN)
Dakikalar 17'yken Emre Akbaba, takımına frikik kazandırdığında tribünler "Üç, üç" sesleriyle inliyordu. Fenerbahçe gibi bir takıma karşı bu özgüvene sahip olan Alanyaspor, gerçekten de maçı kopartıp farka götürebilecek görüntüyü veriyordu ama bunu kabullenmeyen bir kişi vardı: Jeremain Lens. Takım arkadaşlarına tabiri caizse fırça atmayı dahi göze alacak kadar ateşini sahaya yansıtan, isyan eden ve kabullenmeyen Lens, karakteriyle 2-0'dan 3-2'ye gelişin asıl sebebidir.
İŞİN TEFERRUATI
Pozisyonlar, teknik meseleler de önemli ama bir anlamda da işin teferruatı. Önce skoru kabullenmeyeceksiniz. Eğer Fenerbahçeliler, Lens'in izinden gitmek yerine, "Böyle gelmiş, böyle gider" deseydi ne o pozisyonlar gelirdi, ne de goller… Elbette ikinci devre temponun biraz düştüğünü, iki takımın da ilk yarıdaki kadar üretken olmadığını söyleyebiliriz ama eğer ki bu maç 5-0 yerine 2-3 bittiyse takımın yıldızı olmasına rağmen mücadeleden bir an bile olsun kaçmayan Lens en büyük nedendir. Siz bu adamın bonservisini ne yapın ne edin alın!