ANKARA (İHA) - Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (Türk-İş) yaptığı bir araştırmada, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 496 milyon lira, yoksulluk sınırı ise 1 milyar 509 milyon lira olarak belirlendi. Türk-İş Araştırma Merkezi'nce yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin yapması gereken asgari gıda harcaması tutarı, Kasım 2004 itibariyle 496 milyon 472 bin liraya yükseldi. "Açlık sınırı" olarak tanımlanan bu tutar, son bir yılda yaklaşık 42 milyon lira artış gösterdi.
Araştırmada, dört kişilik bir ailenin gıdanın yanı sıra kira, ulaşım, yakacak, elektrik, su, haberleşme, giyim, eğitim, sağlık, iletişim ve kültür gibi temel ihtiyaçlar için yapması gereken harcama da dikkate alındığında, yapılması gereken toplam harcama tutarının Kasım 2004 itibariyle 1 milyar 509 milyon 33 bin lira olduğu tespit edildi.
"Yoksulluk sınırı" olarak tespit edilen bu tutarın, insanca geçim şartlarının asgari düzeyi olarak nitelendirilerek yoksulluk sınırının haneye girmesi gereken toplam gelirin alt sınırı olduğu kaydedildi. Aile bütçesinde önemli bir payı oluşturan gıda harcaması tutarındaki artışın son 12 ay itibariyle yüzde 9.7 düzeyinde gerçekleştiği vurgulandı. Enflasyondaki gerileme ve düşük enflasyon hedefi temel alınarak çalışanların ücret-maaş gelirlerinde yapılan artışın satın alma gücündeki aşınmanın sürmesine neden olduğu kaydedilen araştırmada, enflasyondaki gerilemeye rağmen çalışanlarının büyük çoğunluğunun yaşam koşullarının düşük gelir artışı nedeniyle iyileşmediği ve
hatta daha da bozulduğu bildirildi.
Son bir yıl içerisindeki yoksulluk sınırındaki artışının 126 milyon lirayı aştığı vurgulanarak, kamu çalışanlarının maaşlarının ortalama Ocak 2005 ayında 37 milyon lira ve Temmuz 2005 ayında 40 milyon lira artacağına dikkat çekildi. Araştırmada, en düşük devlet memuru maaşının yılbaşında 525 milyon 250 bin lira olacağı, net asgari ücretinin ise sadece 318 milyon lira olduğu hatırlatıldı. Araştırmada, "Çalışan kesim, emekli, esnaf, çiftçi, diğer bir ifadeyle milletin büyük bir çoğunluğu elde ettiği gelirle açlık ve yoksulluk şartlarına mahkum edilirken, belli bir azınlığın geçim şartları toplumsal adaletsizliğin ulaştığı boyutu yansıtması açısından dikkati çekmektedir" denildi.