İşte Onur Erem imzasıyla Birgün gazetesinde yayımlanan o haber:
Yetenek yarışmaları yıllardır televizyonların en ilgi çekici programları. Yayınlanmaya başladığı tarihten beri büyük bir reyting topluyorlar. Peki bu yarışmalara katılanların hangi şartlar altında yarıştığını hiç düşündünüz mü? Veya neden bu yarışmalarla parlayanların ünlü kalamadığını?
YARIŞMACILARIN KİŞİLİĞİNE EL KOYMAK
Bu soruların cevabı, yarışmaların katılımcılara imzalattığı sözleşmede gizli. Acun Ilıcalı'nın Show TV'de yayınlanmakta olan yeni yarışma programı O Ses Türkiye, bu yarışmaların son örneği. O Ses Türkiye yarışmacılara imzalattığı sözleşme ile onların hayatına adeta el koyuyor. Sözleşmedeki ağır maddeler ile katılımcıların geleceği tamamen kontrol altına alınırken, geçmişte yaptıkları besteler, hatta kişilikleri bile yarışmayı düzenleşen şirketlere ait oluyor.
O Ses Türkiye'nin sözleşmesi, yarışmacı ile The Voice Talent Agency, Universal Music Group International , Topkapı Mümessillik ve Ticaret Ltd. Şti. arasında imzalanıyor. Daha sözleşmenin girişindeki maddede sözleşmenin aslında "O Ses Türkiye televizyon formatının dünya çapındaki ticari başarısının geliştirilmesine" odaklandığını gösteriyor.
SÖZLEŞME BİTER, SÖMÜRÜ BİTMEZ
Ayrıca sözleşmenin süresi bittikten sonra bile yarışmacı 9 ay boyunca müzikten kazanacağı gelirlerinin yüzde 20'sini şirketlere ödemek zorunda bırakılıyor. Sözleşmede yer alan başka bir madde de ise yarışmacının o sözleşmeyi hukuk danışmanı eşliğinde okuması gerektiğini belirterek, katılımcının "sözleşmeyi anlamadan imzaladım" diyerek mahkemeye başvurmasını engelliyor. Oysa yarışmanın ön elemelerine giden katılımcılar, yanlarında bir hukuk danışmanı olmadığı için, bir hukukçunun bile anlamakta zorlanabileceği maddeler içeren sözleşmeyi imzalayıp geçiyorlar.
GEÇMİŞİNE DE EL KOYUYORLAR
Yarışmacıların yarışmaya katılmadan önce ürettiği bütün müzik eserleri de şirketin kullanımına devrediliyor. Yarışmacıların kendi şarkıları, besteleri veya bir müzik grubuyla ürettiği eserleri devralma opsiyonu tamamen şirketlerin elinde bulunurken sanatçının buna herhangi bir itiraz hakkı bulunmuyor.
Yarışmacılar, sözleşmenin geçerli olduğu tarihlerde üreteceği bütün eserleri şirkete vermek zorunda. Bu, müzik ürünlerinin tüm mülkiyetinin şirketlere ait olacağı anlamına geliyor.
'KİŞİLİĞİN ARTIK BİZİM MALIMIZ'
Sözleşmenin en ilginç maddelerinden biri ise şirketlerin sanatçının kişiliğine bile el koyduğu madde. Bu maddeye göre sanatçının portresi, sureti, görünümü, adları, sesi, kişiliği, yazı tarzları, logoları, özellikleri, sözleri, sloganları, biyografik özellikleri ve karakteristik özellikleri sözleşme süresi boyunca şirketlere ait oluyor. Sözleşme süresi bittikten sonra bunlar şirketlere ait olmaktan çıksa da şirketler bunu kullanmaya devam edebiliyor.
MÜZİK TARZINI DEĞİŞTİRMEK YASAK
Yarışmacılar istedikleri gibi müzik tarzlarını değiştiremiyor, poptan rocka, veya rapten hip-hopa geçemiyorlar. Sözleşmeye göre sanatçının izin almadan müzik tarzını değiştirmesi durumunda şirketler sözleşmeyi tek taraflı olarak iptal edip sanatçıya ödediği paraları geri alabiliyor. Şirketler, yarışmanın ardından hazırlayacakları yarışma kayıtlarını içeren albümler için yarışmacılara para ödemeyeceklerini de açıkça belirtiyor.
HER BİR İHLAL 25 BİN AVRO
İlgi çeken bir diğer madde ise yarışmacının toplantılara vaktinde, fiziksel ve ruhsal olarak iyi katılma zorunluluğu. Eğer yarışmacı toplantılara kendinden kaynaklanan nedenlerle geç veya fiziksel-ruhsal sorunlarla katılırsa sözleşmeyi ihlal etmiş oluyor. Sözleşme ihlalinde ise yarışmacı şirketlere 25 bin avro ödemek zorunda bırakılıyor.
SİGORTA, PRİM VE CEZALARI YARIŞMACI ÖDER
Yarışmacı ayrıca ürettiği eserlerin "kamu düzeni veya ahlaki değerlere" aykırı olmayacağını beyan ve taahhüt etmek zorunda. Sözleşmedeki bir diğer maddede ise yarışmacının hiçbir şekilde şirketlerin veya yarışmanın çalışanı olmadığı söyleniyor ve yarışmacıya çok ağır maddi yük getirebilecek bir madde daha ekliyor: Eğer maliye ve sigorta kurumları yarışmacının çalışanımız olduğunu düşünürse, bundan doğan her türlü vergi, prim, ceza, faiz ve benzeri giderleri yarışmacı ödeyecektir. Eğer devlet "yarışmacı değil, şirketler ödemeli" derse, şirketler ödeyip ücreti yarışmacının alacaklarından kesecektir!
YARIŞMACININ REDDETME HAKKI YOK
Sözleşmeyi imzalayan yarışmacı, şirketlerin istediği takdirde 6 farklı sözleşmeyi de imzalamak zorunda bırakılıyor. Yetenek sözleşmeleri denen bu sözleşmeler ile şirketler eğer kendileri isterlerse yarışmacılara kayıt yaptırıyor, bunları düzenlettiriyor, turneye çıkartıyor, menejerliklerini alıyor. Ancak sanatçının bu sözleşmeleri imzalamak istememe gibi bir hakkı bulunmuyor. Sözleşmeyi iptal etme hakkı sadece şirketlere ait. Yarışmacı hiç bir koşulda sözleşmeyi iptal edemiyor. Şirketler yarışmaya katılım sözleşmesini iptal etse bile yetenek sözleşmesini devam ettirme hakkına da sahip.
SÖZLEŞME ÖMÜR BOYU SÜREBİLİR
Şirketlerin albüm yaptırmaya karar vermeleri durumunda yarışmacıya verecekleri avans tamamen şirketlerin insiyatifinde. Bu durumda şirketlerin yarışmacıya 10 lira verip "bu parayla bize 6 ay içinde bir albüm yapacaksın" demesi mümkün. Albüm satışa çıktıktan sonra elde edilecek gelirlerin sadece yüzde 12'sinin yarışmacı ile paylaşılacağı da sözleşmede yer alıyor. Üstelik kayıt sözleşmesinde bu sözleşmenin ne kadar süre geçerli olacağı muğlak bırakılmış. Şirket süre olarak 5 albümün yayınlanmasını belirlemiş, ancak 5 albümün ne kadar sürede yayınlanacağı belirtilmediği için sanatçı ömür boyu bu sözleşmeye bağlı olmak zorunda kalabilir. Son olarak, edisyon sözleşmesindeki bir maddeye göre sanatçının meslek birliğine üye olma hakkı da elinden alıyor.
İSYAN ETMEK DE YASAK
Yarışmacılar bu şartlara karşı isyan etme hakkına da sahip değil. Sözleşmenin maddelerinin açıklanması yasak olduğu için yarışmaya katıldıktan sonra sömürülen yarışmacılar yaşadıklarını basına anlatamıyor. Anlatabilseler bile bu işten para kazanan ana akım medya devlerinin bu isyana yer vermesini beklemek saflık olur.
Sözleşmenin dayattığı ağır şartlar ve yarışmacının en sonunda elde edeceği sınırlı gelir, farklı formatlarda onlarca kere düzenlenen yetenek yarışmalarına katılan ve kazananların neden müzik piyasasında kalıcı olamadığının adeta bir resmi.
KİM NE DEDİ?
Avukat Şener Bayar:
Bu sözleşme yarışmaya katılım sözleşmesinden çok yarışmacıların yeteneklerini satın alma sözleşmesi. Sözleşme her ne kadar tek taraflı ve şirketlerin çıkarına göre düzenlenmiş olsa da, bir şeyi unutulması ihtimaline karşı ucu açık ifadeler de kullanılmış. Yarışmacılara somut bir ödül garantisi vermezken şirkete yarışmacılar üzerinden para kazanma hakkı veriyor. Ayrıca katılımcıların müziği bırakmasını engelleyecek maddeler var. Yarışmacılar sözleşme süresi boyunca ve şirketler istediği müddetçe kariyerlerine devam etmek zorunda bırakılıyor.
Bahçeşehir Üniversitesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Profesör Orhan Tekelioğlu:
Bu sözleşmeyi kabul eden insanlar bir çaresizlik içerisinde olmalı. Ünlü olmayı bir ihtiyaç gibi görüp her şartı kabul ediyorlar. Para kazanamayacakları, ünlü kalamayacakları belli olsa da kabul ediyorlar. Bu biraz da kredi kartı borcunu diğer kredi kartıyla ödemeye benziyor. Medya ise bunları ünlü yapmaktan çok reyting almanın derdinde. Reyting için yeni yüzler yaratıp onları kullanıyorlar. Mesela Survivor Aydın diye bir adam var. Pazarcılık yapan bir adam. Daha önce 'Var Mısın Yok Musun?'da, sonra Survivor'da, sonra da dans yarışmasında kullanıyordu Acun bunu. Kazanamayacağı belli olsa bile '15 dakikalığına ünlü olmak' için kendisini kullandırmayı kabul etmiş yarışmacı.
Avukat Handan Balmumcu:
Bu çocuklara ne gibi bir yatırım yapılıyor ki bu denli bir karşılık bekleniyor? Sözleşmedeki "toplantılara ruhsal olarak iyi durumda" katılma yükümlülüğü, Apple'ın işçilerine imzalattığı "intihar etmeyeceksin" taahütlerine benzemiş. Ayrıca 25 bin avroluk cezanın bir üst sınırı yok, yani sanatçı 10 kere sözleşme ihlal etmesi durumunda 600 bin TL'den fazla ceza ödemek zorunda kalacak. Buna karşılık sanatçıya albüm geliri üzerinden verilen yüzde 12'lik payın piyasanın çok altında olduğunu söyleyebilirim.
Zardanadam:
Bu tür sözleşmeler genellikle yurtdışındaki sözleşmeler çevrilerek hazırlanıyor. Ancak "ahlaka aykırı olmamak" gibi absürtlükler sonradan ekleniyor. Sorun sadece sözleşmeler değil, sanatçıların iş ve ücret güvenliği, huzuru gibi pek çok sorun, birlikte mücadele gerektiren birçok konu var. Örneğin müzisyenleri mağdur eden mekanlar, organizasyonlar, medyalar, şirketler vb. birçok olumsuzluğa karşı bırakın mücadele ve dayanışmayı, bilgi paylaşımı bile olmuyor. Bu nedenle Barışarock festivalleri sürecinde dile getirdiğimiz bir müzisyenler sendikası fikri vardı örneğin ama bu coğrafyadaki benzer bir araya gelememe, ayrışma ve rekabet sorunları nedeniyle gerçekleşemedi.