İşte Acun Ilıcalı'dan bir intikam öyküsü:
"Ben o akşam onu duyduğum zaman inanmak istemedim önce. Bana telefonlar geldi, dedilerki; Arda Playstaion'da acayip iddialı, seni kaale bile almadı, o bana rakip falan olmaz dediler. Dememiştir diyorum bir telefon daha geliyor, sonra tabii hemen dvdsini istedim, sonra maalesef o talihsiz görüntüleri seyretmek zorunda kaldım. Benim biricik kardeşim Arda, kalkmış hem de senin gibi çok seyredilen bir programda beni rencide edici ifadeler kullanmış Playstation konusunda. Açık söyleyeyim, ben dünyanın, Türkiye'nin en iyisiyim iddiasında değilim ama böyle bir ifade açıkcası biraz fazla oldu.
Hemen Arda'yı aradım, sen neredesin dedim, abi Florya tarafındayım dedi. Bir yer kararlaştıralım, bakalım bu konuda rakip olabiliyor muyum sana dedim. Tabii dedi, saat 12'de bizim ofiste sözleştik. Dakik çocuktur, 12'yi çeyrek geçe falan geldi. Maça başladık, Ekrem Okumuş var, çok yakın bir arkadaşımız, onu şahit olarak getirdim. Anlaşma yaptık, dedikki; 3 maç kazanan galip olsun. İlk maçı 3-2 yendim. 2. maçta söylemesi ayıptır, 6 tane attım, 6-4 bitti. Orada biraz üzüldüm de sonuçta genç bir kardeşimiz. 3. maçı 90+1'de bir gol atıp 2-1 kazandı. Sonuncu maçta da 3-0 bitti. Son 10 dakika boynu bükük, bu gece oynayamıyorum falan diyor.
Arda'cım dedim, burada yenmek yenilmek önemli değil dedim, bir rezil oldun, Ekrem burada anlatacak herkese. Benim de ağzım çok laf tutmaz açıkcası böyle konularda. Senin de herkese anlatmayacağını düşünerek sana anlatıyorum bunu. bu çocuğun şöyle bir problemi var; halüsinasyonlar görüyor, onları paylaşıyor insanlarla. Bundan sonra hayata bakış açısı değişecektir. En azından insanları rencide etmemesi gerektiğini öğrenecektir. Ben onun ölçüsünü yerine getirdim."