Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, kadına karşı "ısrarlı takibi" müstakil bir suç olarak düzenleyeceklerini ve 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla yaptırıma bağlayacaklarını belirterek, bu suçun, mağdurun okulunu, meskenini, iş yerini, adresini değiştirmesine yol açması hallerinin suçun nitelikli hali olarak görüleceğini, daha ağır bir yaptırım uygulanacağını bildirdi.
Bakan Bozdağ, bir otelde düzenlenen Yargı Teşkilatı Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutladı.
"Kadınlarımızın hakkını, hukukunu korumak, medeniyetimizin, kültürümüzün, ahlakımızın, anayasamızın ve hukukumuzun hepimize ortak emridir." diyen Bozdağ, yasaların bu hak ve hukuku koruyacağını, yargı mensuplarının da bu hukuku korumak için üzerine düşeni yapacağını söyledi.
Bakan Bozdağ, yeni dönemde "ısrarlı takip" ile ilgili düzenleme yapacaklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Israrlı takibi müstakil bir suç olarak düzenliyor, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasıyla bir yaptırıma bağlıyoruz. Israrlı bir şekilde fiziken takip etmek, haberleşme, iletişim araçları veya bilişim sistemleri veyahut da üçüncü şahıslar üzerinden bir kadına karşı ısrarlı takipte bulunmak, tacizde bulunmak bundan sonra ceza kanunumuzda müstakil bir suç olarak yerini alacaktır. Ayrıca eğer bu suç, okulunu, meskenini, iş yerini, adresini değiştirmesine ve daha başkaca nedenlerle yol açıyorsa bu, suçun nitelikli hali olarak görülecek, daha ağır bir yaptırıma tabi tutulacaktır. Böylelikle kadınlarımızın kendini bilmeyen kişiler tarafından ısrarlı bir şekilde takip edilerek taciz edilmesi, rahatsız edilmesi, haklarının ve hukukları çiğnenmesi yönünde önemli bir tedbiri hayata geçirmiş oluyoruz."
- "Katalog suçların arasına 'kadına karşı şiddeti' koyuyoruz"
Atacakları bu adımın, uygulamada pek çok haksızlığın ve hukuksuzluğun önüne geçeceğine ve bu alanda yeni bir çığır açacağına inandığını söyleyen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kadına karşı şiddet sadece darpla olmuyor, işkence var, eziyet var, tehdit var, başka yönlerle de yapılıyor. Yeni düzenleme içerisinde kasten yaralamada, eziyette, işkencede ve tehditte de kadına karşı dönük eylemlerin cezası özellikle artırılmaktadır. CMK'nin 100. maddesinde yer alan tutuklama nedeni varsayılan haller başlığı altında yer alan katalog suçların arasına 'kadına karşı şiddeti' koyuyoruz, artık katalogda yerini alacak. Sağlık çalışanlarına karşı şiddeti de kataloğa koyuyor ve bunlar da bunun arasında yerini alacaktır. Kadınların yüzüne kezzap atmak suretiyle onlara zarar vermeyi de aynı şekilde bu kapsama alıyoruz. Kendini koruyamayacak durumda olan kişilere karşı darp suçunun işlenmesini de yine CMK 100'deki kataloğun arasına alıyoruz. Zira döne döne çocuk dövenler, döne döne kendini savunamayacak insanlara zarar verenlere karşı da hukukumuzun etkin bir şekilde uygulanmasını kendini savunamayacak insanları hukukun savunmasının son derece önemli olduğuna yürekten inanıyoruz."
Bakan Bekir Bozdağ, bunları önemli ve tarihi düzenlemeler olarak gördüklerini dile getirdi.
- Mağdurlara baro tarafından ücretsiz avukat görevlendirilmesi
Şiddet ve diğer konularda, hapis cezası 5 yılın üzerinde olan suçlarda talepleri halinde mağdur kadınlara baro tarafından ücretsiz avukat görevlendirilmesi yapıldığını hatırlatan Bozdağ, "Bundan böyle kadına karşı şiddet içeren her türlü suçun işlenmesi halinde, darp, işkence, eziyet, tehdit, çocukların cinsel istismarı, fuhuş ve diğer bütün hallerde, hapis cezası süresi aranmaksızın, süreye bakılmaksızın talepleri halinde doğrudan ücretsiz avukat görevlendirilmesi sağlanacaktır." dedi.
Bozdağ, böylece hem soruşturma aşamasında hem de yargılama aşamasında kadınları mağdur oldukları suçlar nedeniyle hukuk yönünden de desteklemeyi kanunun ana esaslarından biri haline getirdiklerini bildirdi.
Kadına karşı şiddetle mücadeleyi "amasız, fakatsız, lakinsiz" yapmadıkça başarılı olamayacaklarına vurgu yapan Bozdağ, "Eğer birisi 'ama, fakat, lakin' diye cümleye başlıyorsa bunları dinledikçe de başarılı olamayız. Hem bunları dinlemeyeceğiz hem de bizim mücadelemiz ama ile fakat ile başlamayan, net, kesin, aktif bir mücadele olacaktır." ifadesini kullandı.
Toplumun seferberlik bilinciyle bu meseleye sahip çıkması gerektiğini söyleyen Bozdağ, ayrıca önleyici hukukun da hayata geçirilmesinin önem arz ettiğini vurguladı.
- Hakim ve savcı yardımcılığı
Bakan Bozdağ, hakim ve savcılarla ilgili de yeni ve tarihi bir reforma imza atmayı planladıklarını da belirterek, şu bilgileri verdi:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın da daha önce açıkladığı gibi hakim ve savcı adaylığı müessesesini kaldırıyor yerine hakim ve savcı yardımcılığı müessesesini getiriyoruz. Hakim ve savcı yardımcılığı müessesesi için 3 yıllık bir süre öngörülmektedir. Bu üç yıllık süre içerisinde hakim ve savcı yardımcıları, atandıkları adliyelerde eğitici hakim ve savcılar nezdinde usta-çırak ilişkisi içerisinde büyük bir başarıyla yetiştirileceklerdir. Bir hakim ve savcının yanına en fazla 2 hakim ve savcı yardımcısı ataması yapılacak ve hakim ve savcı nezdine atanan eğitici hakim ve savcının bunlarla daha etkin, daha verimli ilgilenmesi temin edilecek, onlara da ayrıca tayinlerinde, terfilerinde bu işleri iyi yapmaları nedeniyle yeni imkanlar ve fırsatları da yasaya koyacağımızı buradan ifade etmek isterim. Adalet Akademisinde de belli aralıklarla bunlar eğitimlerini alacak. Adalet Akademisi, hakim ve savcı yardımcısı olarak atandıkları yerlerde usta-çırak ilişkisi içerisinde öğrendikleriyle üç yıllık bir tecrübeden ve bizzat pratiğin içinde yetişmeden sonra kürsüye çıkan hakim ve savcılarımızın daha başarılı olacaklarına yürekten inanıyoruz."
Bu önemli düzenlemeyi, kamuoyuyla daha geniş detaylarıyla paylaşacaklarını dile getiren Bozdağ, "Ayrıca il bazında coğrafi teminatı da bu yeni düzenlemenin kapsamında hayata geçireceğiz. Coğrafi teminatı, hakim ve savcıların arzu ettiğini ve buna önem verdiğini biliyoruz. Hukuk devletinin güçlenmesi, adalete güvenin artması, yargı mensuplarının üzerindeki baskıların kalkması bakımından da coğrafi teminatın son derece önemli olduğunu biliyor ve bu konuda da önemli bir adımı hayata geçireceğimizi buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum." diye konuştu.
-"Kararımız doğruysa Türkiye ayağa kalksa dahi kararın arkasında bir durmalıyız"
Yargıyla medyanın arasında çok ciddi bir ilişki bulunduğunu, bazen yargının bazen siyasilerin daha fazla haber olduğunu söyleyen Bozdağ, bunun, yargı kararlarını, medyanın ve toplumun her kesiminin takip ettiğini gösterdiğini söyledi. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, şöyle devam etti:
"Kararlarımızda, yaptığımız iş ve işlemlerimizde medya denetimini de kamuoyu denetimini de elbette göz önünde bulundurmamız son derece önemlidir ama bunu yaparken medyanın ve sosyal medyanın hakim ve savcı yerine geçmesine asla izin vermemeliyiz. Eğer bir savcı, hakim veya mahkeme anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verme yerine medyaya, sosyal medyaya veya kamuoyu baskısına göre karar verirse adaleti ayakta tutmamış, hakkı tespit etmemiş, hak sahibine teslim etmemiş, haksızlığa vesile olmuş olur. Bizim kararımız doğruysa Türkiye ayağa kalksa dahi kararın arkasında bir durmalıyız. Kararımız yanlışsa düzeltmekte de hiç çekingen davranmamalıyız."
Kamuoyu ayağa kalktı diye bir karar değiştiriliyorsa ya kararın yanlış ya da gerekçesinin yetersiz olduğunu söyleyen Bozdağ, "Her iki halde kötü. Karar yanlışsa fevkalade kötü, eğer gerekçesi yetersizse o da ayrıca kötü çünkü doğru bir kararı yanlış bir gerekçeyle veya eksik bir gerekçeyle eğri hale biz kendi elimizle getirmiş oluruz. O yüzden de kararların gerekçelerinin doyuruculuğuna son derece önem vermemiz gerektiğine yürekten inanıyorum." dedi.
Basına, zaman zaman bakanlığın, kurulun, bazen savcıların bazen de komisyon başkanlarının açıklama yaptığını söyleyen Bozdağ, "Bir kararla ilgili bir izahat verme ihtiyacı duyup açıklama yaptığımızda bizim eksiğimiz var demektir. Bizim izahatımız gerekçemiz değil mi? Gerekçeyi okuyan zaten o kararın doğruluğuna ikna olur ama okuyan ikna olmayınca ayrıca basın yoluyla bir de açıklama yapıyoruz. O zaman da yargıya güven gerçekten çok büyük bir yara almaktadır." diye konuştu.
- "Ben hakim veya savcı olsam sosyal medya kullanmam"
Hakim ve savcıların sosyal medya kullanımlarına dikkat etmelerinde büyük fayda olduğunu söyleyen Bozdağ, şunları söyledi:
"Ben kendi adıma söylüyorum, kimseye bir şey demem ama ben hakim veya savcı olsam sosyal medya kullanmam. Çünkü herkes ister başka isim altında kullansın, ister gerçek isim altında kullansın o sosyal medya kullanımından, sizin yorumlarınızdan, değerlendirmelerinizden, kanaatlerinizden sizin hakkınızda fikir sahibi oluyor ve ona göre de size olan güveni sarsılıyor. Kendine yakın gören olduğu gibi uzak gören oluyor ve buna biz izin vermemeliyiz. O nedenle takdir size ait ama bu konuda büyük bir hassasiyeti yargı mensuplarımızdan beklediğimi de buradan ifade etmek isterim."
Hakimler ve Savcılar Kurulu Yargı Etiği Bildirgesi kapsamında, sosyal medya rehberi kullanımına dair de etik ilkeleri belirleyen bir çalışmaya imza atıldığını belirten Bozdağ, Hakimler ve Savcılar Kurulunun bu etik ilkeleri genel kurulda görüşüp karara bağlandıktan sonra kamuoyuyla paylaşacağını aktardı.
Adalet Bakanı Bozdağ, "Umarım ki bu etik ilkelere riayet ettiğimiz takdirde sosyal medya ve medyayla ilgili konularda yargıya dönük eleştirileri azaltan, yargı mensuplarını töhmette bırakan pek çok şeyden hem kendimizi hem yargıyı hem de verdiğimiz kararları kurtarmış oluruz." dedi.
- Stokçulukla ilgili yeni düzenleme yolda
Türkiye'de ve dünyanın dört bir yanında yaşanan hadiseler nedeniyle zaman zaman piyasadaki fiyatları etkileme, stokçuluk yaparak daha fazla kazanma saikiyle hareket edenlerin bulunduğunu belirten Bozdağ, Türk Ceza Kanununun 237 ve 240. maddelerinde, benzer hareketlerde bulunan kimselere ilişkin cezai yaptırım öngörüldüğünü hatırlattı.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, şunları kaydetti:
"Bu tedbirlerin uygulanması son derece önemlidir ama bizim gördüğümüz kadarıyla buradaki cezaların fazla caydırıcı olmadığı da bir gerçek. Onun için yeni dönemde fiyatları etkileme ve stokçulukla ilgili maddelerdeki yaptırımları yeniden ele alıp yeniden düzenleyeceğimizi de buradan ifade etmek isterim. Türkiye'nin iç hukuku içerisinde vatandaşlarımızın her birinin menfaatlerini ilgilendiren bu konuda elbette yargı mensuplarımızın hassasiyetinin son derece önemli olduğunu da buradan ifade etmek isterim. Ama bu konuda yeni düzenlemelerin de hazırlığı içerisinde olduğumuzu da Türkiye kamuoyuyla paylaşmak istedim ve yeni adımları önümüzdeki dönemlerde hayata geçireceğiz."
(Bitti)
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz