İkinci Ergenekon davasında 119’uncu duruşma yapıldı. Aralarında gazeteciler Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın da bulunduğu 25’i tutuklu toplam 117 sanığın yargılandığı davanın dünkü duruşmasında söz isteyen İnönü Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, “Ben hekimim ve hipokrat yemini ettim. Ettiğim hipokrat yemini gereği size burada gördüğüm iki konuyu anlatmak istiyorum” dedi, şunları söyledi:
Tutuksuz sanık avukat Yusuf Erikel geniz tümörlü bir hasta ve tümörün çapı 6-7 cm’ye ulaşmış. 1 yıl boyunca cezaevinde ve duruşmalarda şikayetlerinin devam etmesine rağmen neden hastaneye sevk edilmemiştir? Tümörün çapı 6-7 cm’ye ulaşmış bir hastanın ömrü en fazla birkaç yılla sınırlıdır. Erikel’in yaşını bilmiyorum ama 30 yılı elinden alınmış.
Prof. Dr Mehmet Haberal’ın rahatsızlığı kalp ritim bozukluğu. Ancak onun ritim bozukluğunun ’Ventriküler Taşikardi’ olduğunu burada öğrendim. Ve bu bozukluk ani ölüme yol açabilecek bir ritim bozukluğudur. 30 gün sonra seçimler var, ancak bu hastalık 30 saniye içinde bile Mehmet Haberal’ı, insanı ölüme götürebilir. (Harvard Üniversitesi’nde yayınlanan bu hastalıkla ilgili bir makaleyi mahkemeye sundu) Bu makalenin daha başında ’Ventriküler Taşikardi eşittir ani kalp ölümü’ yazıyor. Bu yazının önünde hipokrat yemini etmiş bütün hekimlerin eğilmesi gerekir, özellikle Haberal’la ilgili raporu hazırlayan hekimlerin.
Meslektaşlarımın gözündeki korkuyu gördüm. Tedavi gördüğüm hastanelerde bana doğrudan da söylediler. Meslektaşlarım üzerindeki bu korku ortamı devam ettiği sürece Yusuf Erikel vakası ne ilk ne de son olacak. Korku ortamını kim yaratmıştır bilmiyorum, ama bu korku ortamını yok etmede size büyük görev düşüyor. Meslektaşlarım üzerindeki bu korkuyu kaldırın. Yusuf Erikel bu salonda kan kustu. Adalet kan kusturuyor. Bir hukuk insana kan kusturuyorsa diyebilir miyiz ki içinde adalet var. Böyle bir şey olabilir mi?