Mısır asıllı bir Hristiyan olan Madam Martha 1920 yılında Mersin’de dünyaya geldi. Osmanlı Bankası’nın müdürü olan babasının tayini çıkınca çocuk yaşta İstanbul’a taşındı. St. Benoit Lisesi’ni bitiren Madam, 1921’de Sovyet Devrimi’nden kaçarak ilk bale okulunu açan Lydia Krassa Arzumanova’nın öğrencisi ve ilk kadın balerinlerimizden de biri olur. Kendisi gibi bir Ermeni olan Berc Kazar ile evlendikten sonra çift Burgazada’ya yerleşir. Madam Martha, daha sonra kendi adının verileceği Halikya Koyu’nda zaman geçirmeye başlar. Yaz – kış demeden bu koyda anadan üryan halde yüzen Martha hiç gocunmadan koyun temizlik ve bakım işleri ile de kendisi ilgilenir. Yağmur sularını da biriktiren Martha bazen bu sular ile yıkanır. Martha’nın bu kadar popülerleşmesinin nedeni iyi kalbi ve güzel yüreğidir. Topladığı taşlardan takılar yapıp çocuklara hediye eder. Misafirlerini ise koyun çevresindeki incir ağacının altında ağırlar.
Doğum sancısı geldiğinde dahi Madam Martha bu koyda yüzmeye devam eder. Her akşam eşini kocaman küpeleri, ayak bileklerindeki halhallar, renkli elbiseler ve pareolarla karşılar. İkilinin iskeledeki buluşmaları bütün adanın dikkatini çeker. Bu hayat dolu kadının tüm samimiyeti ve canlılığına rağmen adada dedikodular başlar. Bu dedikodular zaman içerisinde Madam Martha’nın da kulağına gelir. Hakkında söylenenlere artık daha fazla katlanamayan Madam 1980’lerin başında ardında “Artık rahat edersiniz’” notunu bırakarak intihar eder. Ada halkı o döneme kadar Halikya olarak bilinen koya Madam Martha Koyu demeye başlar.
Bu koy Burgazada İskelesi’nden inip sağdaki yolu 20 dakika kadar takip ettiğinizde karşınıza çıkar ve Yassıada’nın tam karşısında 1 km’lik bir alanı kaplar.